Milliyet Sanat »Etkinlik »Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası-Solist: Fazıl Say
Etkinlik
- Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası-Solist: Fazıl SayKonser31 Temmuz 2014 Perşembe | 21:00 Şehir: Muğla
Adres: D-Marin Turgutreis
İletişim: www.biletix.com
Etkinlik Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Fazıl Say'ın solist olarak katılacağı D-Marin Turgutreis 10. Uluslararası Klasik Müzik Festivali açılış konserinde 31 Temmuz'da D-Marin Turgutreis'te sahne alıyor.
Tüm Etkinlikler
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
Dünyada bugüne kadar kesintisiz yaşamını sürdürebilen en eski senfoni orkestralarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 1826 yılında Padişah Sultan II. Mahmut devrinde başlayan Batılılaşma hareketleri ile kısa zamanda kurumsallaştı.
Tüm çalışmaları saraya özel olan ve Sultan Vahdettin'e kadar "Mızıka-i Hümayun" olarak anılan orkestra, 1924'te Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile çıkarılan özel kanunla Ankara'ya getirtildi ve bu kanunla "Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası" ismini aldı. "Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası", yepyeni bir anlayışla halkın kültür ve sanat düzeyini yükseltmek amacıyla faaliyet gösteren bir eğitim kurumuna dönüştürüldü.
1924'te Musiki Muallim Mektebi ile birleşen orkestra, yine aynı tarihte müzik eğitimi vermeye başladı ve bu kurumda yetişen yetenekli Türk gençleri, Avrupa'ya gönderildi. Aralarında Ahmet Adnan Saygun, Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Anlar, Necil Kazım Akses gibi isimlerin yer aldığı bu gençler, öğrenimlerini tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönerek, 1934 yılında Çağdaş Türk Beste ekolünü kurdular.
1934 yılında orkestranın başına geçen Ahmet Adnan Saygun'dan sonra, tanınan Alman Orkestra Şefi Dr. Ernst Praetorius orkestranın yöneticiliğine getirildi; Praetorius'un ardından başta Ferit Alnar ve G. E. Lessing olmak üzere pek çok ünlü şef orkestrayı yönetti.
6940 sayılı özel kanunun çıkarıldığı 1957 yılından sonra uluslararası platformda da adını duyuran Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara'da çok sayıda radyo, televizyon, gençlik ve halk, açıklamalı okul ve çocuk konserleri, ayrıca yurdun her köşesinde konserler vererek, çoksesli müziği tanıtma, yayma ve sevdirme alanında öncülük etti.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, günümüzde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesi içinde yer alıyor.
Doğuş Grubu, Kasım 2007 tarihinde orkestranın ana sponsoru olmak ve Konser Salonu Teknik İyileştirme Projesi'ni başlatmak için T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bir anlaşma imzaladı. Tüm bina içi, konser salonu, peyzaj çalışmaları ile diğer teknik iyileştirme hususlarını kapsayan yenileme çalışmaları, bir yıldan kısa bir sürede, Ekim 2008'de tamamlandı.
Doğuş Grubu, 2009 yılında Türkiye Cumhurbaşkanlık Senfoni Orkestrası sponsorluğu kapsamında, "Kampüste Senfonik Akşamlar" adı altında yeni bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi başlattı. Bu projenin amacı, orkestrayı daha önce hiç ziyaret etmediği Anadolu şehirlerindeki devlet üniversitelerine götürmek ve bu şekilde üniversite öğrencileri ile yerel halka klasik müziği tanıtmaktır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, "Kampüste Senfonik Akşamlar" projesi dahilinde şimdiye kadar ziyaret ettiği 19 ilde yaklaşık 21.000'i aşkın ulaştı. Projenin, gelecek yıllarda daha fazla bölgeyi ve üniversiteyi kapsayacak şekilde sürdürülmesi planlanmaktadır.
Doğuş Grubu, halen orkestranın ana sponsorudur.
Fazıl Say
"O, sadece dahi bir piyanist değil; şüphesiz kendisi 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından birisi olacak." - (Le Figaro)
Beste yapmak, her zaman bir doğaçlama biçimidir: Fikirler, müzik parçaları ve hayali şekillerle... Besteci ve piyanist Fazıl Say'ın sanatsal rotası ve dünya görüşü de işte bu açıdan yorumlanmalıdır. Bir besteci olarak öz-algısının temelini oluşturan estetik bakış açısı da, Cortot'un öğrencisi Mithat Fenmen ile piyano dersleri sırasında aşinalık kazandığı bu özgür formlardan gelir. Fazıl Say, 25 yılı aşkın bir süredir, giderek daha materyalistleşen ve daha karmaşık şekilde yapılanan klasik müzik dünyasında eşine ender rastlanan bir şekilde hem dinleyiciler hem de eleştirmenlere dokunmaktadır. Bu sanatçıyla gerçekleşen konserler bambaşkadır. Çok daha direkt, daha açık, daha heyecan vericidirler; kısacası, doğrudan kalbe ulaşırlar. Aynı şey, besteleri için de söylenebilir.
Fazıl Say; ilk eserini -bir piyano sonatı- henüz 1984 yılında 14 yaşında, memleketi Ankara'da konservatuvar öğrencisiyken besteledi. Gelişiminin bu erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için “Siyah İlahiler/Schwarze Hymnen“ ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilen birçok oda müziği eseri izledi. Ardından, kendisine New York'ta Genç Konser Sanatçısı Seçmeleri'ni kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca'nın Dört Dansı'nı opus 1 olarak kabul etti. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyar: Rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği... Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Bela Bartok, George Enescu ve György Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin geleneğinde yer alır. John Cage ve hazırlanan piyano eserlerinden aşina olduğumuz teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda dikkatleri çekti.
Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara dönüştü. Nazım Hikmet ve Metin Altıok'un şiir (ve biyografilerinden) aldığı ilhamla, solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nâzım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren eserler besteledi. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye'den de kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanıyor. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk katıyor. 2007 yılında aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan "Harem'de 1001 Gece" adlı keman konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi topladı. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda seslendirildi. Sanatçı, birinci senfoni eseri olan İstanbul Senfonisi'nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri "Mezopotamya" ve "Universe" eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayımladı.
Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund'ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi "İstanbul" ile daha da büyük bir başarıya ulaştı. 2013 yılında Fazıl Say'a üçüncü Echo Klasik Müzik Ödülü'nü kazandıran "İstanbul" senfonisi, WDR ve Konzerthaus Dortmund tarafından Ruhr 2010 kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi'ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır.
Aynı yıl, diğer eserlerinin arasında "Boşanmak" adlı (atonal prensiplere dayalı) Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Salzburg Festivali için "Nirvana Yanıyor" adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gabor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen bir trompet konçertosu gibi sipariş eserlerin bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından verilen sipariş üstüne Say; Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam'ın hayatı ve eserlerini anlatan bir klarnet konçertosu yazdı. Fazıl Say'ın eserleri, günümüzün en tanınan yayımcılarından, Schott of Mainz tarafından tüm dünyaya dağıtılıyor.