Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » ArtBlog » Mone(t) o ne?

Mone(t) o ne?

Mone(t) o ne?25 Ekim 2012 - 07:10
Bu sıralar Sabancı Müzesi'nde eserleri sergilenmekte olan Fransız izlenimci ressama "geniş açılı" bir bakış...Bugün bir Monet kolay yetişmiyor. O halde onu daha yakından tanıyalım.

Hayatına standart normlarla değil geniş açıyla bakalım. Kah gülelim kah ağlayalım.

1.Sürünmüş mü?

Bir Van Gogh gerçeği var ki on yıllardır ‘Bak tek tablo satamadan göçtü gitti... Yalnızlıktan kulağını kesti’ diye belleğimize kazınmıştır. Şu an ‘dahi’ olarak nitelendirilen ancak zamanında emaresi okunmayan, soğuk yataklarında amansızca ölen onlarca sanatçı vardır. Monet onlardan biri midir? Elbette sürünmeyen sanatçı olmaz. Ancak kazandığı paralarla yaptığı yatırımlar akılcıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında ortalık kan gölüne döndüğünde, Monet kendi arazisinde yarattığı göletindeki nilüferleri resmederek vatandaşlık görevini yerine getirmiştir.

2.Peki ya intihar?

Haliyeti ruhiyesini dengede tutmakta zorlanan büyük sanatçıların en az bir kere intihara meyletmesi adettendir. Monet de düzeni bozmamış 1868 yılında ilk oğlu doğduktan bir sene sonra Seine Nehri’ne atlayarak intihar girişiminde bulunmuştur. Onun başarısızlığı bizim şansımızdır.

3.Kimileri tarafından hor görülmüş mü?

Neden olmasın, Monet’in neyi eksik? Dönemin ressamlarını ve koleksiyonerlerini buluşturan Salon’a ilk başvurduğunda kabul edilmemiştir. Salon’a kabul edileceğim diye hırs yapıp bunalıma girmek yerine kendisi gibi kabul edilmeyenlerle birlikte ‘Reddedilenler Salonu’nun bir parçası olmuştur. İzlenimciliğe adını veren ve bugün devrim yarattığına inanılan İzlenim:Gündoğumu adlı eseri meşhur eleştirmenler tarafından ‘bitmemiş’ küfürünü yemiştir. Bu bölümde eleştirmenleri saygıyla anıyoruz.

Gezinti, şemsiyeli kadın
(La promenade, la femme à l'ombrelle),
1875, National Gallery of Art,
Washington DC. Resimde Camille Monet
ve çiftin oğlu Jean yer alıyor.
4.İhtiraslı bir aşk hikayesi var mıdır?

Aşık olduğu kadınla evlenmeyi başaran nadir sanatçılardandır. Eşi Camille Doncieux’yü sayısız kez resmetmesinden karısına çok aşık olduğu kabul edilebilir. Eşi öldükten sonra sık sık evlerine gelen ve hatta bir dönem aynı evi paylaştıkları aile dostu Alice Hoschede ile evlenmesi sevenlerini tedirgin etmiştir. Ancak Bayan Hoschede’yi hiç resmetmemesi de ev hanımları tarafından ilahi adalet olarak tanımlanmıştır.

5.Tembellikten mi sürekli aynı nilüfer havuzunu resmediyordu?

Asla, bunu aklından geçirdiğin için utanmalısın. Monet eğer bir bilim adamı titizliğinde ışığın doğa üzerindeki etkisini aynı manzarayı baz alarak defalarca incelemeseydi izlenimciliğin isim babası kim olacaktı? Sürrealizmciler kimden esinlenecekti hiç bir fikrin var mı?

6.Babası sanatçı olmasını desteklemiş mi?

Bakkal olan babası, her baba gibi aile mesleğinin devam ettirilmesinden yanaymış. Babasını dinlemeyen çocuğun bir kez daha nasıl başarıya tırmandığına sayesinde tanık oluyoruz.

7.Ya ressam olmasaydı?

Muhtemelen adını tarihe yine altın harflerle kazırdı ama peyzaj mimarı olarak. Doğaya ve özellikle çiçeklere duyduğu aşkı tartışmak anlamsız. Bahçesini gönlüne göre yapması tam 15 senesini almıştır. Epte Irmak’ının bir kolunu kendi bahçesinden geçirebilmek için devlet adamlarını araya sokmuştur. Büyük maddi sıkıntılar içerisindeyken bile bahçesinin bakımı evdeki ekmekten önce gelir. Çok sevdiği nilüferleri, mavi zambak veya güllerinin solması sebebiyle evdekileri hırpaladığı bilinen bir gerçektir.

8.Görme yetisini neredeyse kaybettiği yıllarda resim yapmış mıdır?

Açık konuşalım, evet. Özellikle bahçesindeki Japon köprüsünün resimleri üzerinde en yoğun çalıştığı yıllardır. Sadece görme oranı azalmamış aynı zamanda renkleri de sarımsı görmeye başlamıştır. Çok korktuğu katarakt ameliyatını yaptırdıktan sonra gözleri bir nevi düzelmiştir. Bu dönemde yaptığı resimlerle karşı karşıya kaldığında zamanımızın kült tabiriyle ‘şoke’ olmuştur. Esas ilginç olan gözleri görmezken yaptığı resimlerin Sürrealizm’in atası olarak kabul edilmesi ve nice sanatçılara ilham kaynağı olmasıdır. Hayat sizce de biraz garip değil mi?

Japon köprüsü (Le pont japonais), 1918, Musée Marmottan-Monet, Paris. 1914 öncesi çizimleriyle 1914-19 arası renk farklılığını en iyi gösteren çalışmalardan biridir.


9.Hayatta yaşadığı en büyük hayal kırıklıkları nelerdir?

Ölüm herkesi sarsar ama kalbiyle var olanları başka türlü çalkalar. Daha 16 yaşındayken annesini, evliliklerinin 9. yılında sevgili eşini ve 47 yaşındayken büyük oğlunu kaybetmiştir. Hepsinde tekrar ayağa kalkan Monet’i en özel kılan ise ‘an’lık mutlulukları insanlara sunmak için gösterdiği çabadır. Eserlerinden umut akar. Tabi ki anlayana sivrisinek saz, anlamayan davul zurna az.

10. Ölüm döşeğinde huzurlu muydu?

İnsanoğlu karmaşık yapısıyla birbirini şaşırtmayı başarıyor. Bir insan daha ne ister ki diye düşünürken, o hayatını ‘başarısızlık’ olarak tanımlayabiliyor... Ben daha ne diyeyim?