Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » “Asla güçsüz kadın karakter yazmayacağım”

“Asla güçsüz kadın karakter yazmayacağım”

“Asla güçsüz kadın karakter yazmayacağım”05 Ocak 2023 - 11:01
Yeni filmi “Sevda Mecburi İstikamet” vesilesiyle Çağan Irmak ile bir araya geldik, sinemasındaki genç bakışı ve değişmeyenleri konuştuk.

MÜJDE IŞIL

mujde.isil@milliyet.com.tr

Çağan Irmak, dört seneyi aşkın bir zamandan sonra yeniden beyazperdede seyirciyle buluşuyor. “Sevda Mecburi İstikamet” Çağan Irmak sinemasıyla hem ortak hem de farklı özelliklere sahip. Filmde Selim Erensoylu adlı eski bir Yeşilçam yıldızının ‘70’lerden 2000’lere uzanan hikâyesine ve kızıyla ‘gerçeklik’ üzerine kurduğu ilişkiye şahit oluyoruz. Irmak “İnsanları mutlu edecek bir film yaptığıma inanıyorum. İnsanların bu filmden mutlu ayrılmasını istiyorum. Bana şifa oldu, seyirciye de şifa olsun,” diyor.

“Sevda Mecburi İstikamet”in geçmişi ne kadar eskiye dayanıyor?

Beş yıl önceye dayanıyor. O zaman daha senaryo yoktu. Kendini dünyada farklı hissedenler, bizim anlaşamadıklarımız ve iletişim kuramadıklarımız üzerine konuşuyorduk. Sedef Erken “Böyle bir senaryo yazmayı düşünmez misin?” dedi. Ben drama yapmak istemiyordum ama sonra bunun eğlenceli şekilde de dramla karışabileceğini fark ettim. Filmin çıkış noktası şuydu: İletişim olanaklarının çok güçlendiği günümüzde biz ne kadar iyi iletişim kurabiliyoruz? Bu senaryoyu yazmak, uzun bir araştırma gerektiriyordu. Rol model olarak Sedef’in oğlu Ozan’ı seçtim. Senaryo bitip de tam film çekilecekken araya pandemi girdi. Artık filmden ümidimi kesmeye başlamıştım ama bu süre zarfında dönüp dönüp senaryoyu tekrar yazma olanağım oldu. Yapımcımız Mine Şengöz beni bu senaryoya tekrar inandırdı ve böylece filmi çekip tamamladık. Selin Şekerci’nin hazırlık süreci olsun, Selçuk Yöntem ile çalışmak olsun, çok keyifliydi. Sevda Aktolga’yı tekrar sinemaya döndürmek inanılmaz bir tecrübe oldu. Kubilay Aka, Elif Ceren Balıkçı ve Günay Karacaoğlu… Hepsinin oyunculuklarından çok memnunum.

Son diziniz “Yeşilçam” da sinemamızın klasik döneminde geçiyordu. Yeni filminizde de Yeşilçam merkezde.

Bu filmde Yeşilçam bir araç. B tipi filmlerde oynamış, hayatı rol kesmekle geçmiş ve söylediği yalanlar hayatına sirayet etmiş bir oyuncu lazımdı bana. Bir taraftan da gerçeği düstur edinmiş, otizm yelpazesinin bir yerinde duran karakterimiz, yani kızı var. Bu çok güçlü bir dramatik çatışmaydı. Bir oyuncunun etrafına söylediği yalanlarla ilgili ben Yeşilçam’ı araç olarak kullandım.

Hikâye seyirciyi ağlatmaya da o dönemle dalga geçip güldürmeye de çok müsait ama bundan kaçınıyorsunuz.

Ben sinemamı ağlatmak ve güldürmek üzerine hiç düşünmedim. Seyirci böyle düşündü. Ben sadece kendi istediğim filmleri yaptım, beni heyecanlandıracak şeylerin peşinde koştum. Temelde hep aynı filmi yapan bir yönetmen olmak istemem. Çünkü hayat tekdüze olmayı gerektirecek kadar uzun değil. Kendi senaryolarını yazan auteur bir yönetmen olsam da ben kendimi sanatçı gibi hissetmedim. Bundan da çok mutluyum. Ben bir zanaatçıyım. Benden önceki mirası asla reddetmeyen biriyim. “Mustafa Hakkında Her Şey”i, “Karanlıktakiler”i, “Prensesin Uykusu”nu da yaptım ama sinemanın anaakım tarafını seviyorum. Seyirciyle daha yüksek perdeden sohbet etmeyi seviyorum.

Sinemanızda sıkça rastladığımızı bir tema da genç kuşak ile yaşlı kuşağın buluşup birbirini etkilemesi. Yeni filminizde de bunu görüyoruz.

Zaman geçtikçe algılar ve değer yargıları değişiyor. Kuşak çatışması ciddi bir damar, hikâye için. Ama bu filmde eski kuşak suçlu aslında. Selim sahtekâr bir yaşlı. Bu durum benim filmlerim için sürpriz. İlk defa yaşlı bir antikahraman var filmimde.

Filmlerinizde kuşak çatışması genelde baba-oğul arasında yaşanır ama bu sefer baba-kız hikâyesi izliyoruz. Büyüklerden ders alma mevzuu ise tam tersine dönmüş.

Filmde yeni kuşak haklı çıkıyor. Gençleri haklı çıkarmayı ve yaşlılardan hesap sormayı genç yaşımda yapmalıymışım. Yaşlı ve bilge olmak günümüzde tamamen anlamını yitirdi. Genç ve bilge olmak daha keyifli. O yüzden zihnen genç olmaya çabalıyorum.

Söyleşinin devamını Millliyet Sanat ocak sayısında okuyabilirsiniz.