Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » "Caz büyük bir tutku"

"Caz büyük bir tutku"

"Caz büyük bir tutku"25 Nisan 2021 - 06:04
Türkiye’nin sayılı vibrafon sanatçılarından Can Tutuğ son yıllarda yıldızı giderek parlayan isimlerden biri. İlk albümü "Huzursuzluk"u yayınlayan müzisyen, bir yandan psikiyatri uzmanı olarak çok yoğun bir şekilde çalışmayı sürdürüyor.
 
İTÜ MİAM’da Amy Salsgiver ile vibrafon, Tony Miceli ile caz armonisi ve doğaçlama çalışan; 2015 yılında kurduğu The Cold Vibes adlı caz grubuyla 22. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nin Genç Caz yarışmasını kazanan Can Tutuğ ile ilk albümü “Huzursuzluk” vesilesiyle sohbet ettik.
 
 
*  İlk albümde iki perküsyon kullanmak her şeyden önce cesur bir hareket. Aradığınız, duymak istediğiniz sesleri tamamıyla yakalayabildiniz mi?
 
 
Erdem Uvalıoğlu ile seslendirdiğimiz tüm eserlerde dört mallet kullanarak müziği icra ettim. Özellikle bas ya da bir başka armonik enstrümanla beraber çalmaktan kaçındım. Sesi, kendi tasarladığım gibi dinleyiciye aktarmayı tercih ettim. “Dönemler, Olaylar ve Akımlarla Caz” seminerlerimde anlattığım bir örnek vardır. Bir hanımefendiyle/beyefendiyle yürürken aranızdaki romantik yakınlığı gözler önüne sermek amacıyla fiziken yakınlık kurmanıza, elini tutmanıza vs. gerek yoktur. Sadece aranızda bir bağ vardır, sizin bildiğiniz. Bu, bir açıdan beraber yürümektir. Bunu “göze sokmadan” sergilemek istedik Erdem’le. İlerleyen dönemlerde “Bir Başına” adlı solo projemi de kaydetmek istiyorum.
 
 
* "Huzursuzluk" albümün çıkış yılına mükemmelen uyan bir isim olsa da bazılarımızda varoluşsal bir veri. Ve yine ilk albüm namına riskli. Neden bu ismi seçtiniz? 
 
 
Hayatımın başlangıcından bu yana içsel huzursuzlukla baş etmek nâmına kendimi boşlukta bırakmamaya, sürekli bir şeylerle uğraşmaya gayret ettim. Belki de pandemi dönemine dek aynı zamanda iki işle uğraşmamın, ayda 15-20 gece konser çalıp sıfır uyku sabah işe gelmenin, 48 saatlik nöbetlerin ardından tekrar çalmaya gitmemin sebebi de budur; bilemiyorum. Pandemide kendime -ve biraz da Erdem’le kendimize- kalarak bu içsel huzursuzluğun kendini daha da belli etmesiyle oluştu albümün adı. Biraz da Kırklareli’de sıkça karşıma çıkan “Yağmursuz yağmur havası” da etkili oldu. Albüm kapağında görülebilir. Öte yandan, “Kötü Başladık” ile başlayan ve çocukluk dönemi kâbusum “Yıldız & Ay Dede” ile ilerleyen bir albüm benim için tam olarak “Huzursuzluk” oldu. Şimdi bir de “Siyah Güneş” var. Yakında dinleyicilerimizle buluşacak.
 
 
* Türkiye'de vibrafonun lead ettiği pek fazla kayıt yok. “Huzursuzluk” bu anlamda hak ettiği ilgiyi görüyor mu?
 
 
Çevreden, ülkedeki ve ülke dışındaki müzikseverlerden gelen geri bildirimler beni motive etti ve albümün kendi içinde söylemek istediği sözü söylediğine dair amacı gerçellenmiş oldu. Bu albümü kaydederken aklımdaki amaç, bu zamana kadar gerek müzikal gerek hayata dair biriktirdiklerimin aktarımı ve ifadesiydi. “Sözünü söylemek” de buradan geliyor. Dört malletın sınırlı duran sınırsızlığıyla konuşmaya gayret ettim, yer yer “ne kalabalık konuşmuşum” diyorum. 
 
 
* Konser yapamadan albüm yapmak demotive edici olabilirken bu tuzağa düşmemeyi nasıl başardınız?
 
 
Pandemide kendime çalmak ve kendimi daha sık kaydederek dinlemek beni motive etti. Hiç bitmeyen öğrenme sürecime yardımcı oldu. Çok fazla konser çalmak yerine enstrümanımda ilerlemeye gayret etmem için bana bir ayna tutmuş olduğunu söyleyebilirim pandeminin. Aslında bir süre sonra her prova bir konser edasında oldu. Birkaç arkadaşımız da bizi dinledi, sadece aynı kayıt odasında bulunmaları bizi motive etti. Belki de motivasyonumuz içten geliyordu, bu sebeplerle akla uygunlaştırarak açıklamış da olabilirim. Aslolan albümün çıkmış olması, sözünü söylemesiydi.
 
 
* Müzisyen gözüyle, konserler ne zaman başlar?
 
 
Konserler -henüz oldukça aheste olsa da- başladı bile. 5 Mart 2021’de Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde Türkiye tarihindeki ilk solo vibrafon performansını “Bir Başına” adlı projeyle gerçekleştirdim. Virüs yükünün azalması ve vaka sayılarının normale dönmesiyle adım adım konserlerin artacağını düşünüyorum. Ancak bu hususta mutasyonu da göz önünde bulundurursak, pandemi öncesi aktif dönemin yoğun konser takvimine ulaşmak şimdilik zor görünüyor.
 
* Yazının tamamını Milliyet Sanat’ın nisan sayısında okuyabilirsiniz.