GÜLDEN ÖKTEM

 

Charlotte Bronte'nin 1847 yılında yayımlanan bildungsromanı "Jane Eyre", Viktorya dönemi İngilteresi'nde, genç bir kadının özgürlük mücadelesi üzerine önemli bir yapıt olarak kabul edilir.

 

 

Romantik edebiyatın da öncülerinden olan roman, yoksul bir mürebbiyenin (Jane Eyre'in), mürebbiyelik yaptığı evin sahibi Rochester'a âşık olması ile başlar. Rochester'la ilişkileri evliliğe doğru ilerleryen Jane, düğün günü Rochester'ın malikanesinin çatı katında gizlediği, akıl sağlığını kaybeden karısını öğrenir. Bunun üzerine evi terk eden ve kuzenlerinin yanına yerleşen Jane Eyre, kendilerine yüklü bir miras kaldığını öğrenir.

 

 

Artık ekonomik özgürlüğünü kazanan Jane, misyoner olmak üzere İngiltere'yi terk etmeye karar verir. Ülkesinden ayrılmadan önce rüyasında Rochester'ı ve malikaneyi gören Jane, kısa süre içinde çalıştığı malikanede büyük bir yangın çıktığını ve Rochester'ın gözlerini kaybetmek pahasına tavanarasında saklanan karısını kurtarmaya çalıştığını öğrenir. Ancak Rochester, hem gözlerini hem karısını kaybeder.

 

 

Jane Eyre, bunun üzerine sevdiği adamın yanına gider ve onunla evlenir. 

Charlotte Bronte, kendi hayat hikayesi üzerinden, toplum ve insan gözlemlerinden esinlenirken, A. Ömer Türkeş'in de dediği gibi, romantik akımın ve kadın edebiyatının en önemli temsilcileri arasına girmiştir.