Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » 'Geleneğin üzerine kendi hikâyemizi yazmalıyız'

'Geleneğin üzerine kendi hikâyemizi yazmalıyız'

'Geleneğin üzerine kendi hikâyemizi yazmalıyız'27 Şubat 2017 - 11:02
Kerem Görsev, 17. albümü 'Spring Water'ı yayınladı. Piyano, kontrbas, davul ve yaylı çalgıların seslendirildiği albümü Görsev ile konuştuk
SELAY SARI
 
"Benim İstanbul Belediye Konservatuvarı'na girişimin 50. yılı bu sene, piyanoyla dostluğumun 50. yılı da diyebilirim." Türk cazı denince akla gelen ilk isimlerden Kerem Görsev, 17. albümü 'Spring Water'ı geçtiğimiz hafta yayınladı. Los Angeles'ta kaydedilen albümün aranjmanları ve yönetimi, ünlü caz müzisyeni Alan Broadbent'e ait.
 
Albüm eşiniz Pınar Hanım'a adanmış...
 
Ona ben 1995 yılında Türkiye'ye döndüğünde, evlendiğimiz sene 'I Love May' adında bir kayıt yapmıştım, mayıs ayında dönmüştü çünkü. Aradan 20 sene geçti, bu albümü de ona adamak istedim.
 
Alan Broadbent'le birlikte çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
 
Alan Broadbent'i takipçisi olarak 25-30 senedir tanıyorum, müzisyen, orkestra şefi ama esas aranjör olarak. Örneğin Charlie Haden'ın 'Quartet West' albümünün hem bütün yaylı aranjmanlarını yapar hem de albümde piyano çalar. Natalie Cole'ün Grammy Ödüllü albümünün aranjmanları aynı şekilde Alan'a ait. Mükemmel bir piyanisttir. Ortak yönümüz Bill Evans hayranlığımız. 2013 yılında Prag Filarmoni Orkestrası'yla 'To Bill Evans' isimli bir albüm yaptık, Alan yine benim bestelerimi büyük orkestraya uyarladı ve Prag'da hem albümü kaydettik hem de bir belgesel çektik. Ondan önce 2010'da Londra Filarmoni'yle çalışmamızı da Alan Broadbent yönetmişti. Biz 7-8 senedir sıkı bir şekilde çalışıyoruz.
 
Albümün kayıt sürecinde başka önemli isimler de var.
 
Davulda Joe LaBarbera var, Bill Evans'ın son dönemlerinde çaldığı davulcu, benim idolüm olan bir insan. Kontrbasçı Darek Oles ise hem Alan'ın hem de efsane saksofoncu Ernie Watts'ın önerdiği, benim jenerasyonumdan bir isim. Los Angeles'ta United Records'da yaptık kayıtları. Stüdyonun içine bir giriyorsunuz, her yerde Frank Sinatra'nın resimleri, Dean Martin, Count Basie Orkestrası, Duke Ellington Orkestrası... Bütün efsanelerin altın plakları...
 
Gelecekteki projelerinizden bahseder misiniz?
 
2019 yılında yapacağım 'Olive Tree / Zeytin Ağacı' adlı albümün bütün parçalarının aranjmanlarını Alan Broadbent bitirdi. Şimdi ben o zamana kadar yavaş yavaş o albüme çalışacağım. Bu arada tabii ki konserlerimiz olacak. Bu yaylı orkestra projesini 12 Mayıs'ta İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'yla İzmir Adnan Saygun Konser Salonu'nda çalacağım. 'To Bill Evans' projesini Ankara'da 26 Mayıs'ta CSO ile çalacağım.
 
'La La Land'in mesajı doğru'
 
Los Angeles ve caz ilişkisi bu aralar 'La La Land' filmiyle ön planda. Filmde "Yenilik adı altında yapılan şeyler cazın özünü kaybettiriyor; cazı kurtarmamız, Charlie Parker ruhuna dönmemiz lazım" tarzı mesajlar işleniyor. Aynı yönetmenin 'Whiplash' filminde de bu mesajlar mevcuttu. Bu yaklaşımı nasıl buluyorsunuz?
 
Çok doğru bir yaklaşım. Ben akustik ve tahtacıyım; gelenekselciyim. Biz müzisyen olarak Amerikan caz armonisini, ritimlerini öğrenmek zorundayız. Üstüne yaşadığımız bugünlerdeki hikayeleri yazmak zorundayız. Bu geri kafalılık değil; müzikte kendini ifade etmenin bir tarzı.