Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » “Başarının ölçütü hissiyatın karşı tarafa geçmesi”

“Başarının ölçütü hissiyatın karşı tarafa geçmesi”

“Başarının ölçütü hissiyatın karşı tarafa geçmesi”28 Ekim 2019 - 11:10
Dünya çapında milyonlarca dinlenme sayısı yakalayan Raf şarkılarıyla uzun süre listelerde üst sıralarda yer alan Jabbar ve Deeperise yeni bir tekliyle karşımızda. Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki farklı versiyonu yayınlanan çalışma Jabbar ve Deeperise işbirliğinin yeni bir boyutu. "Uzun uzun" adını taşıyan Türkçe versiyonu ve "Call Me" isimli İngilizce haliyle Universal Music etiketiyle çıkan teklileri üzerine Jabbar ve Deeperise ile konuştuk.

İhsan Dindar - milliyetsanat.com

 

Müziği aynı sözleri farklı biri Türkçe diğeri İngilizce tekliler geldi. Bu noktadan başlamak istiyorum. Sözlerdeki bu farklılığın nedenini öğrenebilir miyiz? Hitap edilen kitle bunda bir etken oldu mu?

Jabbar: Ben buna hissiyatın tercümesi diyorum. Bir şarkının birebir çevirisinin hiçbir zaman için mümkün olamayacağını düşünüyorum. Çünkü o kelimelerin ağırlığı ve dağılımıyla bir sıkıntı yaratabileceği kanısındayım. Yaşanılan hissiyatın Türkçe ve İngilizcede oluşturduğu bir duygu havuzu var ve oradan beslenebileceğimiz kelimeler var. Oradan doğru kelimeleri seçip bu melodik ifadeye yerinde cümlelerle nasıl dağıtabiliriz şeklindeki bir öngörü ile ilgili bu durum. Bu daha önceki çalışmalarımızda da böyleydi, “Uzun uzun” ve “Call me”de de böyle oldu. Aslında iki şarkı birbirinin devamıymış gibi bir durum da söz konusu.

Deeperise: Anılar, içinde bulunduğun durum bir şeyi hatırlatıyorsa orası senin için başka bir er haline dönüşüyor.

Jabbar: Güzel bir şeyi daha farklı kitlelere ulaştırma arzusu da var burada. O ihtiyacı hissediyorsun.

 

Bu açıdan bakıldığında her şey planlandığı gibi gidiyor mu?

Jabbar: Şu anda olması gerektiği gibi ilerliyor.

Deeperise: Projeye yaparken “bu parça şu noktaya gelsin” , “falan listeye girecek” diye bir plan yapmadık. Biz içimizden gelen müziği yapıyoruz. Ortaya çıkardığımızı da yapımcı firma Universal Music’e sunuyoruz. Küresel manada Türkçe bir şarkının hit olması biraz zor.  Örneğin Amerika listelerine Türkçe parçaları almıyorlar. Bu bir gerçek. Biz de bu durumda dedik ki: Neden farklı bir şey yapmayalım?  Farklı bir versiyonla başka kitlelere de ulaşmak istedik.

 

Tam bu noktada şunu sormak istiyorum. Bu durum, uluslararasılaşma ile ilgili mi yoksa bir strateji mi?

Jabbar: Bir strateji olarak bakmamak gerekir buna. Biz ikimiz de müzik icra eden insanlarız. Ben elimde gitarımla , Mesut da (Deeperise) ürettikleriyle buna yön vermeye çalıştı.  Ama bir tarafta da bu işin küresel bazda nasıl çalıştığına dair fikirler kafamızda hep var. Bu işi daha üst seviyede nasl yapabiliriz derdi bu. Bir şeyi hit olsun diye değil  “böyle olsa daha güzel olmaz mı?” düşüncesiyle hareket ederek yapıyoruz. O coşkuyla çalıştığında ortaya bir şeyler çıkıyor.

 

Peki globalde nasıl gitti işler?

Deeperise: Çok iyi gitti. Bulgaristan’da çok uzun süre bir numarada kaldı. Romanya ve Yunanistan’da listelere girdik. Benzeri durum Rusya, Azerbaycan ve Orta Doğu için de geçerli.

Jabbar: Azerbaycan kendimizi zorlanmadan anlatabildiğimiz bir yer. “Daha Türki sesler koyalım da dinlensin” gibi bir düşünceyle hareket etmesek de böyle hissettiğimiz için, zihnimizde bir yerde Neşet Ertaş olduğu için coğrafya şekillendiriyor. Cem Karaca ve Aşık Veysel gibi isimlerle yoğrulduk. O şarkıları dinledik ve içimize kazındı onlar. Bu miras da yaptığımız işlerde bir şekilde kendisini gösteriyor. Bu mirasa müzik üreten insanlar olarak hayır diyemezsiniz. Bizim hikayemizin ilerleyişi de böyle oluyor.

 

Bizim ülkemizde dans müziğinde ortaya çıkan çalışmalarda ses açısında iyi şekillendi mi?

Deeperise: Bizde deep house temeli hep vardı. Ama Türkçe deep house diye bir şey yoktu. Önceden de üretim yapıyorduk ama bunu global manada yapıyorduk. Sonrasında Jabbar ile birlikte ilk Türkçe deep houseu yaptık. Bunun beraberinde çok sevilince deep housea bakış değişmeye başladı.  Üstelik bu, kendisine has bir ses olma özelliği de taşıyor. Olaya sadece Londra gibi yerlerden bakmamak gerekiyor.

Jabbar: Bir de yayıldığı kaynaklara bakmak gerekiyor. Mesut’un da dediği gibi zaten var olana başka bir açıdan baktığımız bir şey bu. İnsanların gönlünde de bir şekilde yer etti bu.

 

Küresel anlamda bu işi yapanlarla mutlaka bağlantılarınız vardır. Oralarda yaptığınız işlere tekiler nasıl?

Deeperise: Evet, ikimizin de yurt dışında böyle bağlantıları var. Sürekli olarak “gitarları nasıl kaydettiniz?” , “canlı mıydı?” gibi sorular geliyor. Müzikte en önemli şey basit ve akılda kalıcı olabilmesi. Biz bestelerimizi yaptıktan sonra mutlaka yakınlarımıza dinletiyoruz.

Jabbar: Yakınımızdaki insanlara dinlettiğimizde verdikleri olumlu tepkileri görünce insan daha mutlu oluyor. Bizim hissettiğimizi onlar da hissediyor. Bu noktada başarının ölçütü hissiyatın karşıya geçmesi. Hikayenin karşı tarafa aktarımı sadece böyle gerçekleşebilir. Müziğin büyüsü tam olarak bu. Neredeyse metafizik bir şiir gibi.

 

Türkiye’de dinleyiciler müzik konusunda muhafazakar olmakla birlikte bir yandan da yenilik istiyor. Seslerin bir noktadan sonra aynı olması risk teşkil edebilir mi?

Deeperise: Mevcut soundunu bir yana bırakıp aniden rap yapmaya başlayamazsın. Biz besteye ne yakışıyorsa onu yapıyoruz.

Jabbar: Biz iyi hissettiğimiz şeyi yapmaya çalışıyoruz. Parçaya da ne yakışıyorsa onu yapıyoruz.

 

 

Bu birliktelik bir kimya işi. Birbirinizle tutan bu kimyayı bundan sonrasında ne gibi projelerle devam ettireceksiniz?

Deeperise: Her gün farklı bir projenin üzerinde çalışıyoruz. Ama her şeyin de bir zamanı var.

Yaptığınız işlerde ne gibi tepkiler alıyorsunuz?

Deeperise: Türkçe deep house müzikte ilk olduğumuz için bizi Oscar and the Wolf’a benzetiyorlar. Jabbar’ı müzikal olarka Daft Punk’a benzetenler var. Yaptığımız işlerde ne yönde tepki geleceğini kesinlikle çok önemli.  Heyecan yaratıyor. İster istemez olur bu durum.

Jabbar: Gelen tepkileri çok önemsiyoruz. Örneğin Youtube’daki bir videomuza gelen yorumlara mutlaka bakıyoruz.  Çok da güzel yorumlar alıyoruz. O kucak dolusu sevgiyi hissediyoruz. Ama tek aradığımız şey kabul görmek değil. Daha önce de dediğim gibi insanlarla bir şey paylaşmak.

 

Çalışmalarınız yurt dışında da büyük beğeni topladı. İnternet ortamında izlenme ve dinlenme sayıları bunu apaçık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada gelecek projelerinizde bir baskı unsuru olarak görüyor musunuz bunu?

Jabbar: Hep söylediğim bir şey var. Kuşlar düşmekten korkarak uçmazlar. Bu çok sevdiğim bir sözdür. Biz bildiğimiz şeyi yapmaya devam ediyoruz aslında. Müzik o an hissettiğini en doğru şekilde o an aktarmakla ilgili bir şey.

 

Son dönemde genel manada özellikle Youtube’da tıklanma ve Spotify’da dinlenme sayıları yeniden gündemde. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Deeperise: Ben dedim ki madem Türkiye’de böyle rakamlar var Ariana Grande gelsin Türkiye’de şarkı çıkarsın. Madem Türkiye’de bu kadar çok izleniyor… Ben inanmıyorum o rakamlara açıkçası. O rakamların doğru olduğuna inanmıyorum. Bir günde 15 milyon izlenme oluyor. Nasıl olabilir böyle bir şey?

Jabbar: Canlı performans yapmak önemli bir şey bu noktada. Er meydanı burada. Zaten ikimiz de sık sık performans gerçekleştiren insanlarız.

 

ihsan.dindar@milliyet.com.tr