Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » İstanbul'da yeni bir 'Requiem'

İstanbul'da yeni bir 'Requiem'

İstanbul'da yeni bir 'Requiem'07 Mart 2016 - 10:03 | Fotoğraflar: Nathalie Ritzmann
Müzik tarihinin en gizemli eserlerinden Mozart'ın 'Requiem'i, yeni notalar ve yeni bir yorumla Notre Dame de Sion'da seslendirildi
SELAY SARI
 
Müzik tarihinin en ünlü ve bir o kadar da gizemli yaratılış hikâyelerinden birine sahiptir Wolfgang Amadeus Mozart'ın 'Requiem'i. Mozart'ın eşi Konstanze'nin farklı zamanlarda verdiği çelişkili bilgileri özetlersek: 1791 yılı Temmuz ayında bir gün besteciye bir ulak gelir. Adını vermediği patronu, yakın zamanda ölmüş genç eşinin anma töreni için bir Requiem bestesi sipariş etmektedir. Mozart teklifi kabul ederken ne zaman bitireceğinden emin olmadığını söyler. İki opera ve bir konçerto üzerine çalışır, Requiem yazımını erteler. Bu arada sağlığı da giderek kötüleşmekte, Konstanze'ye kendi cenaze müziğini yazdığını, birinin onu zehirlediğini söylemektedir. Gizemli ulak bir numaralı kabusu olur. Aynı yıl kasım ayında yatağa düşer, 5 Aralık'ta hayatını kaybeder - 'Requiem'i tamamlayamamıştır. Mozart hayattayken anlaşılan ücretin ancak yarısı ödendiğinden, Konstanze Mozart'ın öğrencilerinden önce Joseph von Eybler, sonra da Franz Xaver Süssmayr ile çalışır; bestenin orkestra bölümlerinin önemli kısmını Süssmayr 1792'de tamamlar. Beste bu hâliyle üzerinde sahte bir Mozart imzasıyla, siparişi veren Kont von Walsegg'e gönderilir. Kontun gizli siparişinin nedeni de eseri kendisi yazmış gibi göstermek istemesidir, ancak Konstanze Mozart eseri göndermeden 'Requiem'in çalındığı bir konser düzenleyerek eserin yazarının Mozart olduğunu dosta düşmana duyurur. Çoğunluk bu hikâyeyi, bestecinin yaşamının nedense şeytanlaştırılan rakibi Salieri'nin gözünden anlatıldığı Oscarlı Milos Forman filmi 'Amadeus'tan (1979) bilir. Forman, iki bestecinin gerçekte kötü olmayan ilişkisini yeterince sinemasal bulmamış olacak ki, Salieri'yi gizemli ulak ve Mozart'ın katili olarak gösterir.
 
İstanbul Avrupa Korosu, performans için 4 ay boyunca prova yapmış.
 
Biletler tükendi
 
İşte ne kadarının kime ait olduğu, nasıl duygularla yazıldığı üzerine birçok spekülasyonun döndüğü bu eser, önceki akşam Notre Dame de Sion Lisesi'nde, lisenin desteklediği Orchestra'Sion, şef Onur Burak Erdem yönetimindeki İstanbul Avrupa Korosu ve solistler soprano Dilruba Akgün, alto Seda Taşpınar, tenor Bülent Bezdüz ve bas Taner Akgün tarafından seslendirildi. Orkestranın daimi şefi Orçun Orçunsel, orkestra, koro ve solistlerle yaklaşık 130 kişinin seslendirdiği eseri yönetmenin yanı sıra, Mozart'a ait olduğu düşünülen kısımların dışındaki şeyleri tamamlamayı da üstlenmişti. Böylece biletleri tükenen konserde Notre Dame de Sion'un yaklaşık 500 koltuklu salonunu dolduran müzikseverler, o ana kadar duymadıkları bir 'Requiem'i dinleme şansı yakaladılar.
 
Şef Orçun Orçunsel, konzertmeister Nilay Sancar ve çellist Çağlayan Çetin ile.
 
Yüzde kaçı Mozart?
 
Standart icradan en büyük fark, '60'lı yıllarda bulunmuş ve çeşitli müzikologlar tarafından esere entegre edilmiş, Süssmayr edisyonunda var olmayan 'Amen' fügüydü. Konser sonrasında konuşma imkanı bulduğumuz Orçunsel, 'Requiem'i icra etme fikrinin uzun süredir gündemde olduğunu belirtirken, neden farklı bir versiyonla bunu gerçekleştirdiğini şöyle açıklıyor: "Süssmayr versiyonu ile eseri yorumlamak ilk aklıma gelen fikirdi. Ancak eserin tamamlamasını inceledikçe hem 'requiem formu'nun deforme edildiğini hem de içerdiği müzikal fikirlerde ve çalgılama tekniğinde yavanlık olduğunu gördüm. Bunu aşma yönteminin de rötuş yaparak değiştirilebilecek ölçeği hayli aşan bir yeniden yapılandırma çalışması olduğuna kanaat getirdim. Böylelikle Requiem'in yeni bir tamamlamasını yapma fikri ortaya çıkmış oldu." Oldukça zorlu koro partilerinin, İstanbul Avrupa Korosu'nu dört ay boyunca prova yapmaya sevk ettiğini belirten Orçunsel, bu yüzden koro kısımları üzerinde çalışmayı bir hafta içinde bitirdiğini, orkestrasyon üzerinde ise üç ay boyunca çalıştığını anlatıyor. Orçunsel'in, çalınan eserin ne kadarının Mozart'a ait olduğu sorusuna ise şu yanıtı veriyor: "Eserde koronun söyleyeceği ve kontrabasların çalacağı bölümler, çoğunlukla Mozart tarafından yazılmış. Birkaç bölümünse sadece giriş ölçüleri yazılmış. Ben orkestra partilerinde rötuşlar yaptım, 'Hosanna' ve '60'larda keşfedilen 'Amen' füglerini yeniden yazdım, bazı geçişleri değiştirdim diyebilirim. Ortaya çıkan sonuç yüzde 70 Mozart'a ait."