Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » 'Babamın mirası insan sevgisi'

'Babamın mirası insan sevgisi'

'Babamın mirası insan sevgisi'23 Aralık 2016 - 10:12
Aramızdan ayrılışından yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Fikret Otyam, dostları olan sanatçıların eserlerinin yer aldığı bir sergiyle anılıyor. Fulya Sanat'ta açılan 3 Ocak 2017'ye dek sürecek sergi vesilesiyle küratör Döne Otyam babası Fikret Otyam'ı anlattı
FİSUN YALÇINKAYA
 
Geçen yıl 9 Ağustos'ta hayatını kaybeden ressam, yazar ve fotoğrafçı Fikret Otyam’ın 19 Aralık 2016'daki 90. yaş günü için bir sergi hazırlandı. Sanatçının kızları Elvan Baransel, İrep Otyam Bilgiç ve Döne Otyam’ın girişimleriyle düzenlenen sergi, 'Bitmeyen Bir Yolculuk: Gide Gide Fikret Otyam'ın Ardından' adını taşıyor. 3 Ocak 2017'ye dek Fulya Sanat'ta görülebilecek sergide aralarında Ara Güler, Ahmet Elhan, Emre Zeytinoğlu, Necla Rüzgar, Nuri Bilge Ceylan, Orhan Cem Çetin, Serkan Taycan ve Volkan Aslan'ın bulunduğu 46 sanatçı fotoğraflarıyla yer alıyor. Fotoğraf tarihçisi Engin Özendes ve sanat tarihçisi Fırat Arapoğlu’nun yazılarının bulunduğu bir katalog da sergiyi belgeliyor. Beşiktaş Belediyesi’nin desteği ve Fikret Otyam'ın sanatçı dostlarının işbirliğiyle hazırlanan sergi vesilesiyle küratör Döne Otyam’la bir söyleşi gerçekleştirdik...
 
Döne Otyam.
 
Sergiyi hazırlamaya nasıl karar verdiniz? Nereden yola çıktınız?
 
Babamı kaybedeli yaklaşık 16 ay oldu. Birinci yılına denk gelen ağustos ayında üç kız kardeş böyle bir projeyi gerçekleştirmek üzere yola çıktık. Ancak bu tarih sergi için doğru bir zamanlama değildi. 90. yaşgününde onu bu sergiyle anmak istedik. Bir baba sanatçıysa onu bir sergiyle anmaktan anlamlı ne olabilirdi? Biz de ona böyle bir yaş günü hediyesi vermek istedik. 
 
Daima çevresiyle kurduğu yoğun ilişkilerinden beslenen ve bulunduğu yerle ve tanıdığı insanlarla güçlü bağlar kurmuş bir isim Fikret Otyam. Onu böylesi çok sayıda ismi bir araya getiren bir sergiyle anmak bu anlamda size neler ifade ediyor?
 
Babamız artık yok, ancak ardından da yine bize çok güzel duygular yaşattı bu projeyle. Ondan çok şey öğrendik. Rahmetli annemiz ve babamızın bize en büyük öğretisi insan sevgisiydi. Bizim için en büyük miras budur. Bu sergiyle yine bize çok şey anlattı ve yine öğretti. İnsan sevgisini tekrar hatırlattı bize. Eski dostlarıyla paylaşmak, bir araya gelmek, onları tanımak... Yola ilk çıktığımızda gerek eski dostları gerek genç sanatçılarla görüşmelerimizde aldığımız tepkilerin değeri çok büyük bizim için. İnanın hep birlikte yaptık bu sergiyi. Tüm dostları/dostlarımız bize inanılmaz destek verdi. Kısa bir zamanda bu destekle başardık. Bundan duyduğumuz haz ve mutluluk bize yeter. Babam birleştirici biriydi ve yine bizi bu sergiyle bir araya getirdi. Eğer görüyorsa çok mutlu olmuştur. İnsan sevgisi düsturuydu. Babam bunun karşılığının ne olduğunu bu sergiyle bize tekrar yaşattı. 
 
Sergide yer alacak isimleri nasıl seçtiniz?
 
Sergi fikrini Fırat Arapoğlu’na ilk kez açtığımda daha orta ölçekte bir sayıyla yaparız diye düşünmüştüm. Ama gerek Fırat’ın gerek Ahmet Elhan gibi sanatçı dostlarımızın ve gerekse dostu fotoğraf tarihçisi Engin Özendes’in katkılarıyla sergimiz daha da güçlendi. Muazzam bir ağ kurduk ve 46 sanatçıda zor durduk. Birçok fotoğrafçı dostu da isim vererek daha anlamlı kıldı sergiyi. Mekan daha da büyük olsaydı sayı daha da büyürdü. Sergi kurulumunda Sergikur’dan tutun da basın ve sanat camiasına uzanan kolektif bir sergi oldu bu. Katılımcı sanatçıların dışındaki paylaşımlar bile bize müthiş bir haz verdi. Ne büyük bir mutluluk arkasından bu güzellikleri yaşamak.
 
 
'Gezilerden dönünce masal anlatırdı'
 
Fikret Otyam’ın sergiye de adını veren ‘Gide Gide’ röportaj serisi size göre bugünden bakınca ne gibi anlamlar taşıyor?
 
Çok küçüktüm. Babamı nadir görürdüm. Hep seyahatteydi. Ankara’dayken de gazetede nöbette olurdu. Doğu ve Güneydoğu seyahatlerinden döndüğünde en güzel masallar, onun bu gezilerde yaşadıkları olurdu. En güzel şarkılar, derlediği türküler olurdu. Yayımlandığında ise bunları daha önce duymuş olmak bana mutluluk verirdi. Bir ayrıcalıktı. Ablalarım daha da hâkimdi tabii konulara. Şimdi en büyük hatıra, arşivim. Onlardan dinlemek artık beni mutlu ediyor. Onun röportaj serileri ve fotoğrafları benim hayatımı yönlendirdi. İlgi alanlarımı, hayata bakışımı biçimlendirdi, tıpkı ablalarımda da olduğu gibi. Çok özel ve dolu dolu bir çocukluk yaşattı bana. Babamın 'Gide Gide'leri bitmiyor. İşte şimdi biz de ardından 'Gide Gide' diyoruz. Sonrasında da torunları diyecek mutlaka.
 
 
'Muazzam bir duygu seli yaşadık'
 
Sergiyi hazırlama süreci sizin için babanızı anmak bakımından nasıl bir zamandı. Babanızla ilişkinizi düşündüğünüzde bu sergi size neler ifade ediyor? Geçen zamanda yaşadığınız yas içinde bu sergi nasıl bir yer tuttu?
 
Bir ressamı, fotoğrafçıyı, gazeteciyi böylesi bir sergiyle anmak bize muazzam bir duygu seli yaşattı. Ablalarımla beraber her birimizdeki arşivimizi taramak, mektuplarını bulmak, bizlere yazdığı notlara tekrar bakmak acıdan ziyade bize güzel duygular yaşattı. Onun ardından kısa sürede hazırlanmak başka projeleri doğurdu. Son zamanlarda neredeyse buna odaklandık. Her gelen güzel haberi paylaştık, heyecanlandık ve mutlu olduk. Ona bir sürpriz yaş günü yapmak istemiştik ama sosyal medyada hiç tanımadığımız insanların paylaşımları, gelen mesajlar, bu sevgi selini yaşamak bizim mutluluk kaynağımız oldu. Her zamanki gibi sadece gururlandık. Devri daim olsun ve hep 'Gide Gide' olsun.