Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » ‘İstanbul’u hep hafızasında tutmuş’

‘İstanbul’u hep hafızasında tutmuş’

‘İstanbul’u hep hafızasında tutmuş’28 Temmuz 2016 - 03:07 | İstanbul'da doğmuş ve altı yaşına kadar burada kalmış sanatçının 100. doğumgünü Pera Müzesi'nde bir sergiyle kutlanıyor.
Pera Müzesi’nde doğumunun 100. yılında bir sergiyle ağırlanan sanatçı Mario Prassinos’u serginin küratörü Seza Sinanlar Uslu’dan dinledik
Pera Müzesi, 14 Ağustos’a dek Rum kökenli sanatçı Mario Prassinos’un (1916-1985) eserlerinden oluşan ‘Mario Prassinos: Bir Sanatçının İzinde, İstanbul-Paris-İstanbul’ sergisini ağırlıyor. Sergi, İstanbul doğumlu sanatçının Türkiye’deki ilk sergisi. 30 Temmuz’da sanatçının Beyoğlu’ndaki evine düzenlenecek tur vesilesiyle serginin küratörü Seza Sinanlar Uslu ile konuştuk.
 
Seza Sinanlar Uslu.
 
Sanatçının evine düzenlenecek turu anlatır mısınız?
 
Prassinos, Pera’da dünyaya gelmiş bir sanatçı, sergiyle ilgili çalışmaları yaparken biz de sanatçının adresini keşfettik ve yaşadığı binanın hâlâ var olduğunu gördük. Bina içinde oturan bir mimar aile grubu tarafından restore edilmiş durumda olunca Mario Prassinos’un da söylemleri üzerine oraya gittik. 30 Temmuz sanatçının doğum günü dolayısıyla sanatçının 100. doğum yılına bir atıf gerçekleştirmek amacındayız.
 
Prassinos atölyesinde (1958).
 
Mario Prassinos’un hikâyesini sizden dinlemek isteriz.
 
6 yaşında İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalıyor fakat 6 yaşına kadar yaşadığı bu erken çocukluk dönemi sanatçının üzerinde büyük etkiye sahip. Kendi belleğinden yararlanarak ortaya çıkmış bir sanatçı ancak onun hayatını şekillendiren konulardan biri de savaşın içinde dünyaya gelmesi. Çok kültürlü bir ortamda yetişen sanatçı köklü bir Rum ailesinden geliyor. 
 
Sergiyi düzenleme fikri nereden doğdu?
 
Prassinos’la benim tanışmam oldukça ilginç. Doktora tezimi tamamlamak amacıyla 2005-2006 yılında Paris’te bulunuyordum, o dönemde yaptığım araştırma 1900’lü yıllarda İstanbul’da basılan Fransızca gazetelerin kültür sanat sayfalarının taranmasıydı. Bu araştırma sırasında sanatçının üvey dedesinin adıyla karşılaştım, sonrasındaysa Mario Prassinos’u tanıdım. Bir dosya hazırladım ve müzeyle görüşmeye geldim. 2012 yılından sonra da ileri bir tarihte sergiyi yapma kararı aldık ancak müzenin takvimi oldukça doluydu, dolayısıyla bizim için en erken tarih 2016 yılı oldu, bu tarih kendiliğinden anlam buldu ve sanatçının 100. yılına tekabül etti. Prassinos son derece kendiyle barışık biri. Çoğu insanda ülkesinden ayrılığın keskin acılara döndüğünü görmekteyiz. Ancak Mario Prassinos daima Türkçeyi, İstanbul günlerini hep hafızasında tutmuş ve hiçbir zaman ötekileştirmemiş.
 
Solda, Prassinos'un evinde bulduğu 1920'lerden kalma fotoğraflar, sağda, Prassinos'a ait bir çalışma.
 
‘İstanbul fotoğraflarını buldu’
 
Prassinos eserlerine yansıyan şehir imgesinin İstanbul’a ait olduğuna ölümünden birkaç yıl önce bulduğu bir kutu fotoğrafla emin olabilmiş. Küratör Uslu’nun anlatımına göre, sanatçı vefatından birkaç yıl önce Fransa’daki evinde bir kutu banyo edilmemiş fotoğraf filmi bulmuş. Bunları banyo ettiğinde gördüğü İstanbul’un kendi eserlerindeki imgelerle benzerliğini fark etmiş. Böylece bu banyo edilmemiş fotoğraflar gibi zihninde tam açık yer etmemiş şehrin İstanbul olduğunu netleştirmiş.