Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Fotoğrafın gözü Ara Güler

Fotoğrafın gözü Ara Güler

Fotoğrafın gözü Ara Güler18 Ağustos 2018 - 10:08
Türkiye, fotomuhabirliğin ve fotoğraf sanatının usta ismi Ara Güler adına açılan bir müzeye, Güler’in dünyaya tanıklık eden arşivi de yuvasına kavuştu.
FİSUN YALÇINKAYA
 
 
"İnan olsun, bu devirde hiç kimsenin kafasında kötülük yok. Örneğin ben, uzun boylu denizci, bugüne kadar yaptıklarımın hiçbirinden pişman değilim. Bugüne kadar isteklerimi yerine getirdim, bundan sonra da getireceğim. Canları istiyorsa dünyada yaşayan herkes bana darılsın. Ben yine de onların acılarına ortak olacağım. Herkes dilediği gibi yaşasın." Bu cümlelerin yazarı, dünyanın acısına, sevincine, özlemine ortak olan fotoğraflarıyla tanıdığımız Magnum üyesi, fotomuhabirliğin Türkiye’deki en saygın ismi Ara Güler. Aras Yayıncılık’tan Ermenice, Türkçe ve İngilizce olarak çıkan ‘Babil’den Sonra Yaşayacağız’ isimli fotoğraf ve öykü kitabında yer alan bu cümlelerle Ara Güler, hayata ve insanlığa duyduğu merakı, sevgiyi anlatıyor. Ara Güler’in bu sevgisi ve merakının somut hâli olan fotoğrafları, arşivi, belgeleri, yazıları artık bir müzeye kavuştu.
 
Güler de önceki akşam, 90. yaş gününü, adına kurulan  Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) ve Ara Güler Müzesi’nin bomontiada’daki açılışı ile kutladı. Tekerlekli sandalyesinde, yoğun ilgi eşliğinde müzedeki sergiyi gezen Ara Güler, kendi fotoğraflarını ve çektiği fotoğrafları izledi.
 
 
Doğuş Grubu’nun desteğiyle açılan müze, bomontiada’nın alt katındaki dört büyük galeri odasına yayılıyor. Müzenin girişinde bir video gösteriliyor. Videoda Ara Güler’in yaşamından kesitler, fotoğrafları kendi anlatımı eşliğinde sunuluyor. Bu kısım ziyaretçiler için bir tanıtım niteliğinde. Ardından ise içeri kısma geçiliyor. Buradan itibaren müzenin geri kalanında Ara Güler Müzesi’nin açılış sergisi olan ‘Islık Çalan Adam’ yer alıyor. Bu sergi kapsamında da sanatçının arşivinden fotoğraf, hikaye, video ve maket kitaplardan oluşan bir seçki, ilk kez sergileniyor.
 
 
 
 
Küratöryal metinde, belirtildiği üzere sergi hazırlanırken rastlantısal bir biyografik akış izlenmiş. Bu akışta da sergi, Ara Güler’in yaşamındaki belli başlı izlerin peşinden giderek kendi özgün anlatısını kurmayı amaçlamış. Arşivin içinde yapılan araştırmaların yönlendirmesiyle sergi, hikaye anlatıcısı olarak da Ara Güler’i ön plana çıkarmayı hedeflemiş. Sergi alanının duvarlarında yer alan hikâye parçaları izleyiciyi Güler’in dünyasına sokuyor. Yanı sıra sergide ‘Babil’den Sonra Yaşayacağız’ adlı öykü kitabının Ara Güler tarafından uzun yıllar önce yapılmış maket hâli de yer alıyor.
 
Sergide, Ara Güler’in aile hikâyesinin yer aldığı ‘Ara’, lise yıllarını anlatan ‘Hareketli Görüntünün Peşinde Küçük Adımlar’ bölümleri de var. Ayrıca gazeteciliğine odaklanan ‘Fotoğrafçı / Muhabir Olarak Tanıklık’, ‘Nuh’un Gemisi’, ‘Kumkapı Balıkçıları’ röportajları da bölümler hâlinde verilmiş. Güler’in Anadolu’ya bakışı ve gezilerini gösteren ‘Yüzlerinde Yeryüzü’, İstanbul fotoğraflarının yer aldığı ’Deli Saraylı’, Ara Güler’in dünyasını kuran çağdaşlarıyla ilişkisini ortaya koyan ‘Göresim Geldi’, Marc Chagall, Salvador Dali ve Pablo Picasso’nun aralarında bulunduğu isimlerin fotoğraflarından oluşan ‘Yeryüzünün İzleri’ ve yazı ve söyleşilerinin yer aldığı ‘Fotoğraf Üzerine’ bölümleri de izleyicilere sunuluyor.
 
 
“Ara Güler’in fotoğrafları büyük bir Anadolu destanıdır” sözlerinin sahibi Yaşar Kemal’i bir kez daha anlıyorsunuz müzeyi gezerken. Hem Anadolu’yla ilişkisini kavrayabileceğiniz hem de oldukça kişisel bir kısım ise babasıyla olan ilişkisinin yazdığı bölüm. Babasıyla beraber köylerine yaptıkları yolculuğu okuyoruz burada fotoğraflar eşliğinde… “Bir köy sadece bir köydür, ama seninle gidersek anlamı olur” diyen babasıyla Güler’in bu seyahati başlı başına lezzet dolu ve düşündürücü.
 
Sergi aynı zamanda, 20’inci yüzyılın ikinci yarısında özellikle İstanbul’a tanıklık ediyor. İstanbul’un kent tarihini görmek için farklı bir fırsat sunuyor. Balıkçılar, gemiler, kahvehaneler 20. Yüzyıl ortasındaki yorgun ama güzel İstanbul’u görmek için bir vesile.
 
Girişi ücretsiz olan müzede, ‘Islık Çalan Adam’ sergisi 15 Kasım’a dek sürecek. Süreli sergiler müzede periyodlar hâlinde düzenlenecek.
 
 
En önemli misyonu arşive sahip çıkmak
 
Türkiye’de sanatçılar adına özel olarak açılan müze sayısı fazla değil. Sait Faik Müzesi, Reşat Nuri Güntekin Müze Evi, Haldun Taner Müze Evi’nin aralarında olduğu örnekler bulunsa da daha çok müzenin açılması sanatçıları yakından tanımak için halen bir ihtiyaç. Bu bakımdan da ayrı bir önem taşıyan Ara Güler Müzesi’nin belki en önemli misyonu Güler’in arşivine sahip çıkmak olacak. Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nin (AGAVAM) proje direktörü Çağla Saraç, Hürriyet Kitap Sanat’a verdiği röportajında müzenin önce bomontiada yerine Güler Apartmanı’nda açılmasını istediklerini ancak arşivi buraya kurunca müzenin de yakınında olmasını daha uygun gördüklerini belirtti.
 
Arşivin bir portalı olacak
 
Doğuş Grubu Sanat Danışmanı Çağla Saraç’ın yönetiminde iki yıldır çalışmalarına devam eden arşiv ekibi, Ara Güler’in yüzbinlerce eserinin tasnif, envanter, koruma, sayısallaştırma ve indeksleme işlemlerini yürütüyor. Arşiv koleksiyonlarının önümüzdeki dönemde bir portal üzerinden fotoğraf meraklıları ve araştırmacılara açık hale getirilmesi, online bir platforma kavuşması da hedefleniyor.