Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Göbeklitepe'nin sembolleri takılara ruh verdi

Göbeklitepe'nin sembolleri takılara ruh verdi

Göbeklitepe'nin sembolleri takılara ruh verdi26 Şubat 2018 - 02:02
Ünlü takı tasarımcısı Meral Saatçi, Göbeklitepe'deki sembollerden aldığı ilhamla takı tasarımına yeni bir yorum getirdi. Kullanılan gizemli semboller ve organik formlarıyla koleksiyon, modern insan ile geçmiş çağların hikayeleri arasında bağ kuruyor.

UĞUR UGAN

 

Gökkubbe & Yerküre ve İnsan, 4’lü Yıldız, Göbeklitepe Aslan Figürü, Kadın ve Kam Davulu isimli beş farklı sembolün yer aldığı tasarımlar oldukça ilgi gördü ve İstanbul1881'in organizasyonu ile bir sergiye dönüştü. Küpe, broş, kolye, kol düğmesi ve bilekliklerden oluşan koleksiyon takı tasarımına getirdiği boyut ile dikkat çekti.

 

Meral Saatçi ve İstanbul1881'in organizatörü İnci Armutlu, Göbeklitepe sergisinin detaylarını ve takı tasarımcılığının aldığı formu anlattılar.

 

Takı tasarımı yapmaya ilk nasıl başladınız ve nasıl karar verdiniz?

 

Meral Saatçi: Aslında karar verdim diyemem. Şahane karşılaşmalar ve akışla böyle gelişti. Şimdi düşününce, olumsuz gibi görünen şeyler, ‘iyi ki …’ diyeceğim gelişmelere dönüştü. Dönüm noktalarım oldu. Ne kadar şanslı ve sahip olduğum her şeyin çok farkındayım. 

Çok zor beğenen, seçici biriyim. Zevkime göre bir takı bulamayınca, tamamen doğal malzemelerden çok sade bir takı yaptım. Bir dostumun davetinde çok beğenildi ve yolum Beymen Club ile kesişti. Yıl 1996… O yıldan bu yana, Beymen Club’ın gümüş takı koleksiyonunu hazırlıyorum. 
Her yıl yeni heyecanlarda buluşuyoruz. Tabii ki bu süreçte birçok gümüş tekniği ve cam eğitimleri aldım. Kendimi sürekli geliştirdim. 
 

 

Asıl eğitiminiz ne üzerineydi?

 

M.S: Filoloji okuyordum. Okulumu bitirmeden aşık olduğum adamla evlendim. Benim yapımda birinin bunu yapması olasılık dışı… Fakat hep şükrettiğim, en özel dönüm noktalarından biri bu. Şu an hayatımda yolumu birlikte mutlulukla, keyifle yürüdüğüm kişi.

 

 
 
 
Onun öncesinde bir el becerinizi ya da yatkınlığınızı hiç keşfetmiş miydiniz?
 

M.S: Emeğe, estetiğe, güzel olan her şeye hep zaafım olmuştur. Detaylar benim için önemli. Dolayısıyla, gümüş eğitimi aldıktan sonra, ilerlemek benim için zor olmadı. Zevkim, bakış açımla birlikte kendi tekniklerimi geliştirdim. Bazen bir şeyi çok iyi bilmek yetmiyor. Zevkiniz, ruhunuzu nasıl beselediğiniz, üzerine ne koyduğunuz, kendinizi nasıl yansıttığınız çok önemli. 

 

 

Bir Meral Saatçi takısını diğerlerinden ayırabileceğimiz şey nedir? Sizi diğerlerinden farklı ve özel kılan, sizin imzanızı görür görmez anlayacağımız bir tarzınız var mı?

 

M.S: Ben zamansız takılar yapıyorum. 5-10 yıl önce aldığınız takıyı bile şu an farklı bir parçayla tamamlayabilirsiniz. Çok minimal, sıradışı ve kendi içinde iddialı diye tanımlayabilirim.

 

 

Herhangi bir kıyafete aksesuar oluşturmak için zaman aralığı taşımayan takılar diyebilir miyiz?

 

M.S: Kesinlikle öyle. Moda takılar yapmıyorum. Moda sadece rehberim…

Çalışmalarımı ikiye ayırıyorum; Kendim için yaptıklarım ve her sezon için farklı tasarımlar yaptığım Beymen Club Koleksiyonum. Kendi koleksiyonumda düşüncelerim, yapmak istediklerim ve malzemelerimde sınırsızım.

Club Koleksiyonumda konsepte, renklere ve Club kadınına özel takılar hazırlıyorum. Tabii ki Meral Saatçi tarzını yansıtarak. 
 

 

Dünyada bununla ilgili trendler ne yönde? Bunun Türkiye'ye yansıması nasıl?

Sosyal medya, yurtdışı bianeller, her şey çok etken. Herkes her şeyden haberdar. Ben yalnız çalışıyorum. Modadan ve dünyadaki trendlerden çok etkilenmiyorum. Benim takılarımın gelişmesi kendimi nasıl beslediğimle alakalı. Yurtdışı seyahatleri, konserler, gittiğim etkinlikler, insanlar daha çok etkiliyor. Takılarım onların yansıması… 

 
 
 
Göbeklitepe insanlık tarihinin kronolojisini değiştirdi. Önce tarım toplumunun sonra dinin ortaya çıktığı sanılıyordu ki dinin önce çıktığı bulunmuş oldu Göbeklitepe sayesinde. Siz de oradaki sembolleri yorumladınız. Çok zengin bir coğrafya üzerinde yaşıyoruz. Bu topraklardaki hangi kültürel  unsurlardan etkileniyorsunuz ve besleniyorsunuz?

 

M.S:  Tarzım genel olarak minimal, geometrik, bazen soyut formlardan oluşsa da, sonuçta kültürel zenginliğe sahip bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunun etkilerini taşıyorum, bundan besleniyorum. Mutlaka çalışmalarıma yansıyor. Göbeklitepe Koleksiyonumu İstanbul1881 için hazırladım. Teklif geldiğinde, proje çok heyecan vericiydi. Bu projede olmak, küçük dokunuşlar yapmak benim için çok kıymetli ve şans…

 

İnci Armutlu: İngiliz ressam ve mimar Ned Pamphilon, Göbeklitepe ile ilgili 60-70 resim yapmıştı. Ned, Türkiye'deki değerleri bizden çok farklı görüyor. Global bir bakış açısından bakıyor. İşin içinde 'İngiliz humour' dediğimiz resimler var. Bu resimleri Meral Saatçi'nin standının yanına koyduk. Meral o resimleri daha önce hiç görmemişti. Öyle bir denk geldi ki Ned'in yaptığı figürlerle Meral'in üzerine çalıştığı figürler denk düştü. Birebir Göbeklitepe ile ilgili figürler değil sanatçının nasıl ilham aldığı ile ilgili. Bir takı tasarımcıyla bir ressamın benzer figürler ortaya çıkarması çok güzel bir şey. Sanatçıların vizyonunun nasıl yansıdığını görüyorsun.

 
 

İstanbul1881 ile tanışma hikayeniz nasıl oldu ve bu sergi fikri nasıl doğdu?

 

M.S: Zaten bu sergi fikri vardı. İnci bana bu fikri getirdi. Ben de onun üzerine yoğunlaştım.

 

İ.A: Zamanla yeni fikirler de doğuyor. Örneğin küpeyken broşa dönüşüyor, broşken başka bir formata geçebiliyor. Bizim buradaki çıkış noktamız; Türkiye’deki önemli değerleri ön plana çıkarabilmek. Onun için İngiliz ressamla Atatürk’ü, Göbeklitepe’yi, İstanbul’u anlatmaya çalışıyoruz. Aslında takı yalnızca kadının üzerindeki bir aksesuar değil çok sanatsal bir boyutu da var. Ben bunu Meral’le öğrendim. Resim sanatı çok farklı bir kitleye hitap ederken, takı sanatı gerçekten insan üzerinde anlam buluyor. İnsanların üzerinde Göbeklitepe’den bir şey taşımaları çok anlamlıydı ve bunu başardık.

 

 

 

Peki neden özellikle Göbeklitepe?

 

İ.A.: Bizim sergimiz Göbeklitepe üzerineydi. Göbeklitepe hem siyasal hem dini platformda oyunu değiştiren bir unsur. Klaus Schmitd’in buraya gelerek kazıları yapmasından sonra birilerine devredildi. Bizim bunu Türkiye’deki herkese anlatmamız gerekiyor. Göbeklitepe üzerinde dünyanın bir siyaseti var. Biz de farkındalık yaratmak ve dikkat çekmek için bunu yaptık.

 

Bu coğrafya bu yönüyle çok zengin bir yer. Troya, İyonya, Likya, Hitit, Mezopotamya gibi büyük kültürlerin üzerinde oturuyoruz. Dünyanın belki ilk kültürel nüvelerinin doğduğu, felsefenin, matematiğin, düşüncenin ilk kez yeşerdiği bir bölge. Takı tasarlarken taşlara kadar sirayet eden bu görsel hafıza sizin sanatınızda ne kadar yer kaplıyor?

 

M.S: Benimki sadece bir dokunuş… Okudukça, öğrendikçe, düşündükçe büyüleniyor insan. Bu zenginliğin, medeniyetlerin bizim topraklarımızda olması paha biçilemez bir değer. Bunun farkında olmamızı diliyorum…

 

Yakın zamanda başka bir projeniz var mı?

 

M.S: Projelerimiz ve görüşmelerimiz var. En yakın Kadınlar Günü için hazırladığım çalışmalarım var. Kadının gücünü, zenginliğini, estetiğini temsil eden takıdaki yansımaları…

Sosyal sorumluluk projeleri, her zaman benim için çok önemli. Önce kişisel, sonra toplumsal sorumluluğum. Destek vermek, farkındalık yaratmak için birçok projede yer aldım ve proje başlattım. ‘Güçlü Kadınlar Mutlu Yarınlar’ Nar Taneleri, ‘Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz’ Down Türkiye, ‘El Ver Hayata Tutunsun’ Koruncuk Vakfı, TEGEV, ‘Bi Sihir Yaratmak İçin’ KAÇUV…
 
Daha mutlu gelecek, yaşanılabilir yarınlarımız için hepimizin yapacağı çok şey var. Bu projeler büyüyerek, yaşamım boyunca hep devam edecek.