Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Ayşe Tüter’in ev yemekleri
Ağustos 2014

Ayşe Tüter’in ev yemekleri

Televizyon programlarının gedikli aşçısı Ayşe Tüter, yeni kitabı "Ev Yemekleri"nde basit, kafa karıştırmayan ve doyurucu 593 tarif veriyor.
 
 
Levent Özata
 
Çocukluğumda en sevdiğim şeylerin başında gelirdi ekmeğin içine katık edilmiş beyaz peynir, domates ve soğan. O kadar severdim ki bu (güya) yemeği, günde üç ana, iki ara olmak üzere beş öğün yiyebilirdim. Şimdilerde devir değişti, her şey şatafatlı oldu. Neyse ki, Ayşe Tüter sadelikten, kolaylıktan ve lezzetten yana. 
 
Yemeği, sadece yemek yemek isteyenler için yazmış Tüter. Lafı dolandırmamış. Hikayeler anlatıp, masallarla bezememiş, efsaneler düzmemiş, kendi hayatından örneklerle süsleme gereği duymamış, yemeklerin hikayesini anlatmamış. Neyse, onu vermiş. Eğer domatesli pilav yapacaksanız, o da size domatesli pilavı anlatmış. Ne eksik, ne fazla.
 
Yemek programları gediklisi
Ayşe Tüter kim mi? Bir yerlerden muhakkak gözünüz ısırmıştır. Tam adıyla Hükümran Ayşe Tüter. Ön adı Hükümran’ı atmış. Belki de, televizyon programlarının sabah kuşağında son on beş yıl içinde en çok karşımıza çıkan isimlerden. Hep bir stüdyoda, bir mutfak bulmuş yemek yapacak. Kendi deyişiyle İstanbul Boğaziçi doğumlu. Üsküdar Kız Koleji'nden mezun olmuş. Yemek konusunda alaylı değil mektepli. Coğaloğlu Meslek Okulu’nda yemek pişirme ve pasta eğitimi almış. Bu konuda birincilikleri var. Türkiye televizyonlarında canlı yayında yemek yapan ilk kadın. Öyle kolay bir iş de değil pek, dile kolay on beş yıldan beri ekranda sürekli görüyorsunuz onu. Neredeyse üçüncü kuşak yemek programı izleyicilerini yetiştirmeye başlayacak. O nedenle, madalyaları saymakla bitmez... 
 
Ev yemekleri hiç bir zaman gösterişli gurme mutfağının bir parçası olmadı. Basit sıcak yemekler. Kafa karıştırmayan ama doyurucu. Lezzeti yerinde, tuzu tam ayarında bol sulu, mide ısıtan yemekler. Genelde evde anne ya da anneanne, en olmadı teyze tarafından yapılacak, onlar da olmazsa öğrenci evlerine konu komşu tarafından gönderilen, fast food’a çok dadandığınız günlerde, damağınızı yumuşatacak, şöyle olsa da yesek tadındaki yemekler. 
 
Ayşe Tüter de bu rahatlatıcı yemekleri yazmış, bazen mahalle arasındaki dönerci, lahmacuncu, pideci, hamburgerci veya pilavcıdan sıkılırsanız diye... Kitabın içinde düğün çorbası, Arnavut ciğeri, tavuk kalça dolması, balık köftesi, pazı sarması, zeytinyağlı enginar, Özbek pilavı, spagetti, Boşnak böreği, fava, güllaçın da bulunduğu 593 tarif var. Biraz daha uğraşsa Ayşe Tüter, küçük çaplı bir ev yemekleri ansiklopedisi yazarmış. "Ne var ki bunda?" demeyin. Önemli olan kimi zaman her yerde kolaylıkla ulaşabileceğiniz tarifleri, layıkıyla sofranıza koymak ve bunları kendinizin yaptığını bilmenin gururunu yaşamak. 
 
Herkes için, ucuz, kolay
Önsözünde yazılana göre Tüter kitabını kadınlar için yazmış. Bence eksik kalmış. Bu kitabı Bolu Mengenli aşçı da ara sıra unuttuğu tarifleri hatırlamak için kullanır, üç kişilik bekar evinde, dürüm - ayran yemekten sıkılmış öğrenci de okur. Dokuz-altı çalışıp fazla mesaiye kalmaktan sıkılmış iş kadınının da ara sıra annesine selam göndermek için el altında bulundurmasında fayda var.
Ucuza mal olan, kolayca ve hızlı bir şekilde yapılabilen ve olabildiğince sağlıklı yemekler rehberi bu kitap, bir nevi Türkiye’nin ‘fakir mutfağını’ sunmuş bizlere. Fakir mutfağı dediysem yanlış anlaşılmasın; mutfak fakir değil, tersine oldukça zengin yalnız maliyetler düşük. Porsiyon başı maliyetleri taş çatlasa 5 lirayı geçmeyen yemekler. "Bir tabağı nasıl daha ucuza getirebilirsiniz?" sorusunun püf noktaları. Başlı başına bayat ekmeklerle hazırlanan bir bölüm bile var. Hatta, belki dünya tarihinde bir ilki gerçekleştirerek o meşhur ‘papara’yı yemek kitapları literatürüne bile sokmuş Ayşe Tüter. 
 
Yemeklerin yapılma hızı hiç fena sayılmaz. Kimi dünyaca ünlü yabancı şefler gibi on beş dakikada mükellef bir sofra kurmuyor belki önünüze, ama eğer saat 19.00'da yemek yapmaya başlıyorsanız, sofranız en geç yarım saatte bilemediniz kırk beş dakikada oturulmaya hazır. Son derece pratik yemekler.  
 
Papara yemenin tadı
Bu kadar fakir mutfağından, paparadan bahsedip bir tarif vermemek de olmaz. Kibarlaştırılmış adı ekmek mantısı olsa da papara yemenin lezzeti kelimelerle anlatılamaz. Malzemelerimiz, 4-5 dilim bayat ekmek (eğer kıyıda köşede kalmış Ramazan pidesi varsa onunla daha da güzel olur). Bizim evde bayat ekmek olmaz derseniz, siz ekmeklerinizi tost makinesinde ya da bir tavada kızartın en iyisi. 1 adet soğanın rendesi, 1 kahve fincanı zeytinyağı, çiçek yağı, tereyağı, artık elde ne varsa, 1 tatlı kaşığı nane, 3 su bardağı su ya da et suyu, 1 kase yoğurt ve kırmızı pul biber. 
Önce zeytinyağı tavada kızdırılır, ince ince doğranmış, kıyılmış ya da rendelenmiş soğanlar yağa eklenir ve kavrulur, su ilave edilir ve kaynatılır. Kaynayınca naneyi ve küp küp doğradığınız ekmekler ilave edilir ve iyice bir karıştırılır. Her ekmeğin iyice ıslanması olmazsa olmazdır. Kısık ateşte ekmekler suyu çekene kadar pişirilir. Ateşten alındıktan sonra üzerine yoğurt gezdirilir ve kırmızı pul biber serpilir. Tabak başına maliyeti 1 lira civarında. Daha ucuzunu bulmak zor. Afiyet olsun.