Elif Türkölmez

 

Caddebostan'daki deniz manzaralı katı satıp yiyen, tek işi Cağaloğlu'ndaki hanın kiralarını toplamakken onu bile beceremeyen, babanın büfesini batıran, annenin birikmişini eriten, kısacası 'hayırsız' kabilinden evlat için konu komşu, uzak yakın akraba ve de ahbapların dediği bir laf vardır: Bu çocuk nasıl böyle oldu?

 

Karpuzların çekirdeği çatalın ucuyla ayıklanırken ve çaydan son fırtlar çekilirken "Aman bizden uzak olsun böyle dertler" tonuyla tartışılır: "Nazan çok sıktı o çocuğu." "Adnan baskı kurdu." Yahut, "Selma başı boş bıraktı", "Mehmet Bey onu pek şımarttı," gibi. 

 

Neyse ne. Hepsi bahane. O çocuk neden öyle oldu bilemeyiz. Hepsi de olabilir, hiçbiri de. "Grinin Elli Tonu" serisinin, Bay Grey'inin bundan evvelki türlü macerasını okurken ben hep "Bu çocuk neden böyle oldu?" diye düşünürdüm. Zengin, yakışıklı, genç bir insan, ama işte vanilya seksten (bence vanilyalı seks dese daha iyi gelir kulağa. Çikolatalı dondurma ya da acılı ezme gibi) hiç hoşlanmıyor. Yatakta efendilik taslamaktan, bağlamaktan, aşağılamaktan ve işte bunlara benzer şeylerden hoşlanıyor. Vanilya seks nedir derseniz, dümdüz seks. Oyunsuz, oyuncaksız.

 

 

Maceranın Bay Grey'in olduğu yerden anlatıldığı bu kitap, bu adamın neden böyle olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Kitabın hastaları var biliyorum, ipucu vermeyeyim ama bunun nedenini anlamak için yazarın bizi Grey'in çocukluğuna, halının üstünde arabalarla oynadığı zamandan ilk sivilcelerinin pıtladığı ergenlik dönemine kadar götürdüğünü söyleyeyim. Eh, pek klasik. Sürprizli değil. Heyecandan uzak. Ama kitabın geneli için aynı şeyi söyleyemem. Bu kitap, hikayeyi bu 'manyak adamın' gözünden de görmek isteyenler için neredeyse kutsal bir metin. E.L. James filmle uğraşırken Grey'in hikayesine bir süre ara verdi diye millet delirmiş, Türkçe baskısı gecikince buradaki hayranları da çıldırmıştı. Kitap genel olarak beklentileri karşıladı. Ancak, Anastasia'nın ağzından daha evvel dinlediğimiz bazı sahnelerin bu kitaba da noktasına virgülüne dokunmadan alınmış olması azcık üzücü ve yorucu olmuş.

 

 

Kitabın bazı yerlerini atlama isteğiyle okursanız şaşırmayın. Bunun ilk sebebi daha evvel o sahneyi Anastasia'dan zaten dinlemiş olmak, ikincisi de bir sonraki sahneyi Grey'den duymak için heyecanlanmak... Yani, eğer sıkı bir hayransanız. Yok değilseniz, E. L. James'in abartılı erotik sahnelerinden de, üstünkörü sado-mazo bilgisinden de bunalabilirsiniz. Grey, belki de okunup, insanı "Allah'ım neler var," diye şükür etmeye sevkedecek bir kitap olabilir. Grey'e, "Her şeyin var zaten, bi' sakin" dedirtebilir.

 

Geçenlerde Haydar Dümen'in bir söyleşisine denk geldim. Diyor ki özetle, aşk lazım diyor. Seks güzel, ama yani insan kendisine şiir yazılsın da ister diyor. Şiir yazacak âşık kalmadı diyor. Kestim sayfaları, Grey'e göndereceğim yarın Kadıköy Postahanesi'nden. Seattle'a. İadeli taahhütlü. 

 

 

Haziran ayında ABD'de basılan "Grey"in bir kopyası piyasaya sürülmeden bir hafta önce çalındı. Kitabın yayıncısı Penguin Randomhouse, hırsızlıkla ilgili detaylı bilgi vermekten kaçındı ve konuyu avukatlara devretti. ABD merkezli bir dedikodu sitesi ise kitabın kopyasının çalınmadığını ve yayınevinin sansasyon yapmak için böyle bir yola başvurduğunu iddia etti. 

 

Grey karakterinin doğum günü olan 18 Haziran'da okuruyla buluşan kitabın ilk hafta satış rakamları da oldukça dikkat çekiciydi. Yeni romanın e-kitap, sesli kitap ve basılı kitap versiyonları yayımlandığı haftanın bitiminde ulaştığı satış rakamı ise 1 milyon 100 bin adet oldu. 

 

Kitap ABD'de yayımlandıktan sonra Glamour dergisine bir söyleşi veren E.L. James, "Bu kitap sürekli, sürekli, sürekli soran okurlarıma adanmıştır," dedi. Okurlarının Grey karakterinin arzuları, motivasyonları ve karmaşık geçmişiyle hep büyülendiğini söyleyen James, "Herkes bu kitabı okuduktan sonra, her ilişkinin de iki taraflı olduğunu daha iyi anlayacak," diye ekledi. 

 

2012 yılında Londra'da Grey'in hikayesini onun ağzundan anlatmaya karar veren E.L. James, karakterlerinin sesinin kendisinin peşini hiç bırakmadığından da söz etti.