Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bridget, Hannah, spagetti bolonez ve ÖYS
Temmuz 2015

Bridget, Hannah, spagetti bolonez ve ÖYS

Bridget Jones yeni kitap "Bridget Jones - Deliriyorum Bu Çocuğa"da artık 51 yaşında; Mabel ve Billy adında iki çocuğun annesi. Hâlâ çikolata, peynir ve şaraba bayılıyor. Bir de tabii flörte.
Elif Türkölmez
 
Bridget Jones, bir kuşağın sesiydi. Yani İngiltere’de. Ve tabii Avrupa’da, ABD’de filan. Bizde ise onu taklit etmek, ona benzemeye çalışmak, yani paket paket çikolatayı kırmızı şaraba banarken eski sevgiliye "Özledim, teninin kokusunu özledim"vari mesajlar atmamak için kendini zaptetmek pek bir havalıydı. Verilemeyen kilolar, geri döndürülemeyen sevgililer, olmayan işler, bitmeyen dertler hep ‘Biricitimsi’ hayatlar yaşadığımız içindi. Kıçımız büyük değildi, o gördüğünüz şey ayrılık acısının verdiği ıstırabı bastırmaya çalışırken yediğimiz domates soslu makarnaların vücudumuzda yarattığı yan etkiydi. Cildimiz solgun değildi, yoğun stres dolayısıyla içtiğimiz sigaraların sebep olduğu ölü deri hücrelerini peeling yöntemiyle arındırmadığımız için öyle görünüyordu. Birlikte yağsız sütle hazırlanmış şekersiz lattelerimizi yudumlarken dedikodu yapmaya bayıldığımız gey arkadaşımız belki de doğumgünümüzde bize, şu yeni açılan butik otelin spasında bir peeling paketi hediye ederdi. Üstelik bunun için bir ödeme de yapmazdı. Çünkü yüksek ihtimalle otelin halkla ilişkiler müdürünü ‘yakınen’ tanıyor olurdu. Tabii ki, şanslı 30 kişinin davet edildiği şu gizli ev partilerinden birinde tanışmış, anında can ciğer kuzu sarması olmuşlardı. Ama en ufak bir krizde küfür kıyamet küseceklerdi. İşte böyle yıllar geçti...
 
Mark'sız hayat
Bu dediklerim aslında, şükürler olsun ki, benim bir üst kuşağıma oldu. Biz biraz daha şanslıydık. Zaten ÖYS’ye de girmedik. Aslında düşününce şu an 40’ları sürenlerin 30’larındakilere bir yudum su vermemesi gerekiyor. Neyse, biz daha şanslıydık. Bizim Bridget Jones’umuz "Girls" dizisindeki Hannah Horvath’dı. O da şişmandı, makarnaya bayılıyor, tuhaf ve başarısız ilişkiler kuruyor ve tıpkı Bridget gibi günlük yazıyordu. Ama işte daha gerçekti. Şekilsiz ve kocaman dövmeleri vardı ve erkeklere verdiği tavizler konusunda Bridget Jones’a göre kesinlikle daha az dayaklıktı. Eksiğini gediğini erkekler için kapamaya çalışmıyor, fazlalıklarını erkekler görmesin diye dertlenmiyordu. Nice ‘güzel, başarılı, seksi’ kadının yanında olduğu gibi duruyordu. 
Bridget Jones ise artık 51 yaşına geldiği yeni kitap, "Bridget Jones - Deliriyorum Bu Çocuğa"da hâlâ aynı kafada. Yani bir sürü şey değişmiş durumda tabii ki ama erkeklerle ilişkisinde aynı şekilde ilerlemeye, daha doğrusu ilerlememeye, devam ediyor. Aradı aramadı, mesaj attı atmadı, seviyor sevmiyor... 
 
Bu kitap biraz trajik aslında, baştan söylemek lazım. Çünkü Bridget hayatına artık Mark’sız devam ediyor. Kitap, Bridget’in kocası Mark’ın ölümünün üzerinden beş yıl geçtikten sonraki tarihten başlıyor anlatmaya. Bridget Mark’ın ani ölümünün ardından iki çocuğuyla baş başa kalmış, kendini dış dünyaya kapatmış. Makarna pişirip, sosis kızartıyor. Çocukları uyuttuktan sonra, bir saklama kabı dolusu rendelenmiş peynirle (rendelenmiş peynir ne Allah aşkına?) bir şişe şarabı götürmek en kıymetli rutini. 30 yaşındaki sevgilisi Roxster ve filme çekilecek olan senaryosu ise hayattaki en büyük heyecanı. Ama iki parkurun da engeline bereket. 
 
Zellweger’dan Bridget olur mu?
Bütün bu olmayan işler, aramayan erkekler; sürekli bir şeyler kıran, ishal olan, yere işeyen, kusan, bağıran çocuklar arasında Bridget’in en büyük derdi ise kocası ölen Mark’ı özlemek. Özlemini dindirmek için sürekli içen Bridget’in halini gören arkadaşlarının en büyük derdi ise ona birini bulmak. Çünkü çivi çiviyi söker. 
Bridget Jones’un ilk iki kitabında da olan şey şuydu: Bridget sorunlardan kaçıyor, kaçıyor, kaçıyor, en sonunda bu sorunlarla yüzleşmeye karar veriyor; azmediyor, çalışıyor ve dertlere birer yumruk çakıyordu. ‘Modern kadının’ isterse ne kadar güçlü, kararlı, iradeli olabileceğini, bütün o suni bela bulutlarını patlata patlata ilerleyebileceğini gösteriyordu. Bu kitapta da benzer bir sıralama var. Bridget’in en önemli sorunlarından biri olan fazla kilolar bu kitabın da en önemli konusu. Hatta kahramanımız bu kez bir obezite kliniğinden yardım bile alıyor. Tabii 80 kiloyla gittiği obezite kliniğinin en zayıfı olunca, aslında çok da fazlası olmadığını düşündüğü bir an da geliyor.
Bu arada kitabın filmi de yapım aşamasında ve Bridget’i pek tabii ki Renee Zellweger canlandıracak. Zellweger’in geçirdiği estetik operasyondan sonra eleştirilmesine fevkalade delirmiş ve eleştiren insanlara, "Size ne?" demiş biri olarak, oyuncunun botoksu düşünen ama yaptırmayan 51 yaşındaki Bridget Jones’u nasıl canlandıracağını bu defa merak ediyorum.