Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Büyük Günlerin Adamı
Şubat 2017

Büyük Günlerin Adamı

Büyük günler ve o günlerin insanlarıOsmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden 1943’teki vefatına dek asker ve siyaset dünyasındaki pek çok önemli olayın aktörü ve tanığı olan Fethi Okyar'ın hayatı, görseller eşliğinde bu kitapta yer alıyor.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU
 
Maalesef, yaşanılan hemen her günün 'tarihi' olarak tarihe not düşüldüğü bir coğrafyada yaşıyoruz. O kadar çok aktör, o kadar çok olay, o kadar çok tarih var ki önümüzde, her birini kayda geçirmek, anımsamak, detaylarıyla incelemek çok mümkün değil. Belki coğrafyanın kaderinden, cumhuriyetin ilk yılları bile halen araştırmaya muhtaç. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra yaşananlar, demokrasi denemeleri, tökezlemeler, yeniden ayağa kalkmalar... Büyük günler, büyük günlerde büyük rol oynamış insanlar.
 
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan "Büyük Günlerin Adamı-Fethi Okyar'ın Hayatından Kareler" kitabı, belgesel nitelikte, önemi büyük bir çalışma. Fotoğraflarla sizi zaman yolculuğuna çıkaran kitapta, fotoğrafların hikayeleriyle Osmanlı'nın son dönemi, Kurtuluş Savaşı yılları, ilk 'çok partili siyasal yaşam' denemeleri Fethi Okyar odağa alınarak anlatılıyor.
Kitabı hazırlayanlar Okyar'ın torunu Ali Fethi Okyar ile Kansu Şarman. Kitap, Okyar'ın yaşam hikayesi ile başlıyor.
 
Kitabın ikinci bölümünde ise Atatürk ile Okyar'ın Manastır Askeri İdadisi'nde 1890'larda başlayan ve Balkan Harbi'nde süren, İttihat ve Terakki'de yol arkadaşlığına dönüşen, Milli Mücadele yıllarında pekişen dostlukları anlatılıyor.
 
Fethi Okyar'ın çok partili yaşama geçilmesine yönelik çabası, Serbest Fırka'nın kurulması ve Atatürk'le 'tarafsızlık' konusunda düştüğü görüş ayrılıkları bu bölümde detaylı anlatılıyor.
Ve görüş ayrılıklarına rağmen dostluklarının yaşamlarının sonuna dek sürdüğününn de altı çiziliyor.
 
Tarihi bir belge gibi
 
Serbest Fırka deneyimi, Türkiye'nin demokrasi macerası açısından büyük önem taşıyor. Ders kitaplarında detaylarını bulamayacağınız bu döneme ilişkin yayın sayısı da ne yazık ki çok fazla değil. Okyar'ın yaşamını anlatan belgesel çalışma, bu anlamda önemli bir boşluğu da dolduruyor.
1890'lardan başlanarak Okyar'ın yaşamının son günlerine uzanan dönemlerin fotoğraflar eşliğinde anlatılması, çalışmayı daha da önemli kılıyor. Fotoğraflar ve sunumu, baskı kalitesi o kadar iyi ve yüksek ki, kitabı elinize aldıktan sonra kendinizi fotoğrafların içinde buluyorsunuz. At yarışlarından pikniklere, mühim toplantılardan aile toplantılarına kadar o dönemlerin gündelik yaşamının neredeyse tüm detaylarının fotoğrafları mevcut. Fotoğrafların kronolojik sunumu da kitaba tarihi bir belge niteliği veriyor.
 
 
Paris yılları 
 
Okyar'ın 'başvekillik' görevini İsmet İnönü'den almasından kısa bir süre sonra, 1925'te bu görevi Şeyh Sait İsyanı nedeniyle yeniden İnönü'ye devretmesi, ardından başlayan Paris Büyükelçiliği yılları kitapta detaylı anlatılmış. Serbest Fırka dönemi için de şöyle deniliyor: "Ali Fethi Bey, 1930 yaz aylarında yıllık iznini kullanmak amacıyla Türkiye'ye geldiğinde artık yeniden Paris'e elçi olarak dönmeyecekti. Çünkü hayatına bambaşka yön verecek Serbest Fırka deneyimi onu beklemekteydi. 23 Temmuz'da Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Yalova'ya giden Fethi Bey, Gazi'den bir muhalif fırka kurması teklifini aldı. Fethi bey, Mustafa Kemal ve Başvekil İsmet Paşa'dan yeni partiye hükümetin hoşgörülü bakması ve valilerin ve mülki idarenin parti üzerinde hiçbir baskı yapmaması konusunda güvence istedi. Mustafa Kemal'den hem CHF'ye hem de SCF'ye (Serbest Cumhuriyet Fırkası) eşit mesafede pozisyon almasını beklediğini istedi. Mustafa Kemal'in istediği güvence ise rejimin temel ilkelerinin korunmasıydı. Partinin ilk üyeleri ve kurucularının önemli bir bölümü Mustafa Kemal'in ısrarıyla bu siyasal girişime katılmışlardı. Nuri Conker, Ahmet Ağaoğlu, Reşit Galip hatta kız kardeşi Makbule Hanım gibi..."
 
Görülmemiş fotoğraflar
 
Ancak daha Serbest Fırka'nın ilk mitingi olan İzmir Mitingi öncesi sorunlar çıktı. Büyük coşkuyla İzmir'de karşılanan Fethi Okyar'ın miting yapması ancak Atatürk'ün devreye girmesiyle mümkün olabildi. Serbest Fırka aleyhinde yayın yapan Anadolu gazetesinin matbaası taşlandı, çıkan olaylarda 14 yaşında bir çocuk yaşamını yitirdi. İzmir olaylarının yankısı ve yapılan coşkulu mitingin yankısı da büyük oldu. Serbest Fırka, hemen ardından belediye seçimlerine katıldı. Olaylı seçim Cumhuriyet Halk Fırkası ile Serbest Fırka'nın iletişimini onarılamayacak derecede bozdu. Bu seçimin sonuçlarıyla oynandığı iddialarını Okyar önerge ile Meclis'e taşıdı. Bu sırada, Serbest Fırka'ya gericilerin destek olduğu iddiaları ve olayların büyümesi Atatürk'ün tutumunu değiştirdi. Serbest Fırka, 16 Kasım 1930 akşamı, Okyar'ın partiyi kapatma kararını bildirmesiyle kapandı.
İzmir Mitingi'nde çekilmiş başka yerde görme imkanı olmayan fotoğraflar, Atatürk ve Okyar'ın Serbest Fırka'ya ilişkin görüşmelerinden notlar, kitabı oldukça doyurucu kılıyor. Kapatılmasından hemen sonra yapılan görüşme, Serbest Fırka'nın kuruluş masraflarını Atatürk'ün karşıladığını da ortada koyuyor. Okyar ise Serbest Fırka'ya alınan arabayı, Atatürk'ün ücretini kendisinin ödediğini söylemesine ve ısrarına rağmen bir daha kullanmıyor. Fethi Okyar, 1934'te Londra Büyükelçiliği'ne atanıyor. Atatürk'ün ölümünden sonra da yeniden milletvekili seçiliyor ve Adliye Vekilliği yapıyor.
Okyar'ın yaşamı, Serbest Fırka deneyimi, Adnan Menderes ve Demokrat Parti'den bugüne uzanan çizgiyi anlamak için araştırılması, öğrenilmesi zorunlu dönemler. Çalışma, bugünün tartışmalarını, toplumsal kutuplaşmaları, yarılmaları ve bir araya gelenleri 1930'lara bakarak görebilmeyi sağlıyor.