Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Çalışlar'ın Tarsus özlemi
Temmuz 2014

Çalışlar'ın Tarsus özlemi

Gazeteci yazar Oral Çalışlar, doğduğu ve çocukluğunun geçtiği Tarsus'u "Çocukluğumun Tarsus'u" isimli kitabında anılar ve fotoğraflar eşliğinde anlattı.
 
 
MUSA KESLER 
 
Anadolu bir köy-kasaba medeniyetidir. Köy ve kasabalar büyük ve süslü bir kilimi oluşturan ilmek ve motifler gibi bu zengin çoğrafyanın en güçlü renklerine sahiptir. Buralarda hayat zor ve çileli olduğu kadar canlı ve renklidir de. Geçim dar, kavgalar serttir. İmkansızlıklar içinde ele geçen her şey kıymetli ve lezzetlidir. Hele çocuklar için... Köy ve kasaba çocukları hayatı dolu dolu yaşar. Eldeki kıt imkanlara inat tabiatın zenginliklerinden azami düzeyde istifade eder, yokluk içinde zengin bir dünya kurar. O kısa çocukluk devresi o kadar yoğun ve dolu geçer ki insanın ruhunda yer eder, ömür boyu onu terk etmez. Hayatın geri kalanı nasıl geçerse geçsin, nerede yaşanırsa yaşansın o çocukluk zamanı hiç unutulmaz. Köy ve kasaba hayatı hiç ummadığı bir zamanda burnunda tütmeye başlar. Mahallenin delisi, bıçkın delikanlılar, tatlı dilli komşular, gün görmüş ak sakallılardan dinlenen hikayeler... 
 
 
Oral Çalışlar'ın "Çocukluğumun Tarsus'u" adlı biyografisini masamda bulduğumda bunlar geçti aklımdan. Ömrü türlü siyasi hengamelerin içinde geçmiş, hapisler, sürgünler görmüş Çalışlar, unutamadığı çocukluğunu, çocukluğunun ve ilk gençliğinin geçtiği Tarsus'u özlemle anlatmış. 
 
 
'Beyaz Altın' memleketi
 
Tarsus, Osmanlılar döneminden beri canlı sosyal hayatı ve ticari imkanlarıyla öne çıkmış. İngilizlerin 19. YY.'dan itibaren pamuğa gösterdiği ilgi ile kısa sürede 'Beyaz Altın' diye anılmaya başlamış ve Tarsus'taki ticari hayat hareketlenmiş. Türkiye'de ilk hidroelektrik santralı, bu pamuk fabrikalarının ihtiyacını karşılamak için 1902 yılında kurulmuş. İstanbul'da bile sokaklar fenerlerle aydınlatılırken, Tarsus sokakları elektriğin ışığıyla aydınlanmaya başlamış. Bu canlılık sadece sokakları değil; insanları da aydınlatmaya başlamış. Gelişen ticaretle birlikte sosyo kültürel ortamda gelişmeye başlamış. Kadim medeniyetlerden izler taşıyan Tarsus her dönem müreffeh olmuş. Çalışlar'ın doğduğu Tarsus da o yıllarda 20 bin nüfuslu, zengin ve büyük bir kasaba. Anadolu'nun yokluk ve imkansızlıklar içinde kıvrandığı o dönemde Akdeniz cömertliği bu güzel kasabanın hizmetinde. Sosyal hayat da oldukça canlı. Yazlık ve kışlık sinemalar yoğun ilgi görür. Hatta bu sinemalardan birinin bulunduğu bina şehrin en güzel binalarından biridir. Sosyal doku da çeşitli ve zengindir. Rumlar ve Yahudiler çoktan göçmüştür ama Türkmen, Arap, Ermeni, Giritli, Acem ve Afganlar Tarsus'un kimliğine renk katar. Çalışlar'ın çocukluk hatıraları bu komşularından da izler taşır.
 
 
Kolej yılları 
Tarsus'ta bir misyoner okulu olarak açılan Tarsus Amerikan Koleji, kasabanın eğitim ve kültür hayatının lokomotiflerinden biridir. Amerikalı hocaları, zengin kütüphanesi, çeşitli etkinlikleri Tarsus için kıymetli imkanlardır. Bu yönleriyle hem öğrenciler hem de veliler için çok caziptir. Ama okula girmek bir o kadar da zordur. Annesi ve babası memur olan Çalışlar, okumayı seven bir aile ortamında büyür. Annesi Fazilet Çalışlar, Aziz Nesin öyküleri ve Yaşar Kemal romanlarına düşkündür. Baba Murtaza Çalışlar ise sıkı bir gazete ve dergi okurudur. Dönemin taşrasında bir çocuk için en büyük şans okuyan bir aile ortamında olmaktır. Çalışlar bu ortamı iyi değerlendirir. Hem kitaplara ilgi gösterir hem de anne babasının birikimlerinden faydalanır. Okulun zor sınavlarını geçmeyi başarır ve okula her yıl kabul edilen 20-30 öğrenciden biri olur. Bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldığı okul, onun sonraki hayatı için de kalıcı izler bırakır. Zira bir taşra kentinde evrensel kültürle ilk karşılaşması olacaktır. 
 
 
Çalışlar, lisede aktif ve etkili bir öğrencidir. 1960'lı yıllarda dünyada fikir hareketleri hızlanırken, Tarsus'ta da kıpırdanmalar çoktan başlar. Çalışlar da yıllarca devam edecek siyasi faaliyetlerinin ilk adımını böyle bir ortamda atar. Türkiye'nin taşradaki ilk fikir kulübünü Tarsus Lisesi'nde kurar. Bu ilk adımı üniversitede ve sonrasındaki yeni adımlar izler. Çalışlar kitabının devamında ailesini, komşularını, Tarsuslu tanıdıklarını ve Tarsus'ta geçen anılarını anlatıyor. Her satır, her cümle özellikle çocukluk günlerindeki Tarsus'a duyduğu özlemi gösteriyor.