Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Daldan dala gezmeyi seven kitap
Haziran 2015

Daldan dala gezmeyi seven kitap

"Kitabın Adı", gençliğe adım atan Caner'in iç dünyasını yansıtırken aile ilişkilerini ve büyümenin zorluklarını irdeliyor.
"Kitabın Adı"
Necati Tosuner
Günışığı Kitaplığı
Fiyatı: 14 TL
Roman
 
HÜLYA AVTAN
 
Çocuklara okuma sevgisi aşılamanın önemi üzerinde sıkça duran Necati Tosuner, kısa bir söyleşisinde şöyle diyor: “Pilav seven çocuklara da, makarna seven çocuklara da, ikisini de seven çocuklara da kitap öneririm.” Karakterleri de kendi gibi muzip olan Tosuner için en mühim mesele çocuklara kitap sevgisini aşılamak, çünkü kitap okuma alışkanlığı 40’ından sonra edinilebilecek bir şey değil. Bundan önce yine Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan "Keleş Osman", "Arda’nın Derdi Ne?", "Dur Bakalım Petek", "Dayım Balon Olmuş" ve yazının bundan sonraki kısmında bahsedeceğimiz son romanı "Kitabın Adı" ile beraber beş kitaplık bir çocuk koleksiyonunun da yazarı aynı zamanda Tosuner. Kitabı çikolataya benzeten yazar için kitapların çikolata ile ayrıldıkları en önemli nokta ise, çikolata gibi yenince bitmemesi, bittikten sonra bile yine karıştırılabilmesi ve aynı zamanda hayatta pek çok işe yaraması. 
 
Ciddi meseleler
 
"Kitabın Adı"nın çok sık rastlamadığımız bir özelliği var. Kitap başkarakterinin başından geçen tek bir olay üzerinden ilerlemiyor. Aksine kitapta, başkahraman Caner’in başından geçen pek çok olaya tanık olduğumuz gibi, etrafındaki insanlara, okuluna, mahallesine ve hatta hayata dair düşüncelerinin de nasıl geliştiğine şahit oluyoruz. Bu haliyle okurunu farklı serüvenlere götürüyor kitap, Caner’in henüz kitabın başlarında “Ben böyleyim: Daldan dala gezmeyi severim,” demesi boşa değil yani. Hayata dair ciddi meseleleri bir çocuğun bakışıyla anlatırken neşesini de yitirmeyen bir roman "Kitabın Adı". 
 
Caner’in evvela dedesini tanıyoruz kitapta, dedesiyle arasındaki şakalaşmalardan, Caner’in hazırcevaplığını dedesinden aldığını anlıyoruz. Sonra annesi babası geliyor Caner’in, bir de Ece var elbette.
 
"Canerik"in defteri
 
Ece, Caner için bir ‘bilmece’. İkisinin birbirleriyle inatlaşmaları kadar birbirlerine laf yetiştirmeye çalışırkenki hallerinin gitgide aralarında nasıl kuvvetli bir bağa ve paylaşıma dönüştüğüne tanık olmak kitabın en zevkli yanı. Caner’in ilkin dedesi, ikinci olarak da Ece sayesinde dünyaya bakışındaki değişiklik, okurunda da benzer bir etki yaratma niyetinde belli ki. Balkonda yenilen üzümlü keklerin, içilen limonataların damağında artık farklı tatlar bırakmaya başladığını fark eden Caner, Ece’nin deyişiyle "Canerik", dedesinin ona armağan ettiği defterle de yeni bir maceranın peşine düşüyor. Bu macera ona sokakta yürürken etrafına daha dikkatli baktığında aslında ne kadar çok şey görebileceğini de öğreten bir yolculuk aynı zamanda. 
 
Dille ve kelimelerle oynamaktan zevk alan Caner’in hayata karşı bitmek bilmeyen enerjisi ve öğrenme arzusuyla, hem mahalle hayatının hem de çocuk olma durumunun kendine has zorluklarına tanık olmak "Kitabın Adı"nın en önemli özelliği. Öte yandan bu sadece Caner’in bakışıyla sınırlı da kalmıyor, çünkü bir de Ece var. Ece ve Caner’in bir araya geldiği kısımlarda ikisi arasındaki diyaloglar bu bakış açısının derinleşmesine sebep oluyor. Çocukluğunun son demlerini yaşayan Caner’in gençliğe adım atmak üzereyken nasıl büyüyüverdiğini, büyüme denilen şeyin kendine has çelişkilerinin yanında aynı zamanda nasıl eğlenceli olduğunu anlatan Tosuner, bunu incelikli ve kendine has bir üslupla gerçekleştiriyor.