Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Don'a uygun bir eş aranıyor
Nisan 2015

Don'a uygun bir eş aranıyor

Daha önce hiç kız arkadaşı olmayan dahi genetik profesörü Don, sayısal verielere güvenerek kendine uygun kişiyi bulmak için 'Eş Projesi' geliştirir ama hayat bu sırada ona beklemediği sürprizler hazırlar.
Derya Ülkar
 
Türkiye'de otizm netameli bir konu. Otizmli olduğu gerekçesiyle okula alınmayan, ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin önüne çadır kurduğu Ozan'ın hikayesine çoğumuz tanık olduk. Graeme Simsion'ın kitabı "Rosie Projesi" de yine büyük bir çoğunluğun mesafeli olduğu otizm üzerine. Kitabın baş karakteri Don, otizimli biri. Onunla tanışmamızın başladığı noktaysa evlenme isteğiyle birlikte bir 'Eş Bulma Projesi’ hazırlaması.
 
Daha önce hiç kız arkadaşı olmayan Don’un yakın arkadaşları Gene ve Claudia, ona bu konuda randevular ayarlayarak yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak randevu yönteminin her defasında başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Don, kendince bir yöntem bularak 16 sorudan oluşan bir 'Eş Bulma Projesi' geliştiriyor. Bir genetik profesörünün sayısal verilerine güvenerek kendisine uygun kişiyi bulmak için kriterler belirleyip bir proje geliştiriyor. Ama maksadı sadece kendisi gibi birini bulmak. Yani matematik problemlerini kolaylıkla çözebilen, randevularına tam zamanında gidebilen, sigara içmeyen, düzenli ve yemek yapmasını bilen bir kadın. Bu romanı diğer hikayelerinden farklı kılan, değişik bir aşk hikayesi olması değil, yolları aşkla kesişen ama 'alışılmamış tipler' olması.
 
Çocuk saflığında bir adam
Romanda bize her şeyi Don anlatmıyor olsaydı, ondan nefret etmemiz kaçınılmaz olurdu. Çünkü Don, bazen tahammül sınırlarını zorlayacak düzeyde düz mantık biri gibi geliyor başta. Her konuya sistemli yaklaşımı, matematiksel hesaplamaları onun hayatını düzenli olmasını sağlayarak kolaylaştırsa da, kitabı okurken rahat bir nefes alma ihtiyacı hissetmemize sebep oluyor. Günlük yaşamındaki programının saatleri arasında hiç esneklik payı olmayışı, aşırı derecedeki zaman kaygısı, sistematikliği ve planları bazen "Bu kadarı da olmaz" dedirtse de okurken Don'a kızamıyoruz çünkü 39 yaşında masum bir çocuk gibi. Aslında yazılı olmayan kurallara herkesten daha fazla uyduğu için garip bulunuyor Don. Yalan söylememesi, lafı dolandırmaması gibi özellikleri garipliğini tamamlayan şeyler. Kitap boyunca Graeme Simsion, Don'un yaşamını en ince detaylarına kadar görmemizi sağlıyor. 
 
Okura empati kurduruyor
Romanın ilerleyen sayfalarında bir an duruyor ve Don'un kaç yaşında olduğunu düşünüyorsunuz. Çünkü yetişkin bir adamın hayatına değil de, sekiz yaşındaki bir çocuğun iç dünyasına dahil ediyor sanki yazar bizi. Yaptığı olumsuz davranışlar için kızılamayacak kadar sevimli olan bir çocuk hem de bu. Don, bize hayatına kendi gözlüklerinden bakmamızı ve anlayış yetimizi sonuna kadar kullanmamızı sağlıyor. Böyle düşünmemize çoğu zaman çocuk saflığındaki özeleştirileri neden oluyor.
 
Don, 'Eş Bulma Projesi' üzerinde çalışırken alışkın olduğu hayatının tam tersi bir hayata sahip olan ve karakter olarak tam zıddı bir yerde duran Rosie’ye âşık oluyor. Rosie’nin hayatına girmesiyle beraber 'Eş Bulma Projesi' yerini 'Baba Projesi’ne bırakıyor. Dahi bir genetikçi olan Don'un Rosie ile yaşadıkları sonucunda, onun aşkın genetiğinden bihaber olduğunu da öğreniyoruz. 'Eş Bulma Projesi', 'Baba Projesi'ne, 'Baba Projesi' de 'Don Projesi'ne, 'Don Projesi' ise 'Rosie Projesi'ne dönüyor ve kitap da eğlenceli bir romana evriliyor bu sayfalarda.