Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Evvel zaman içinde
Ocak 2018

Evvel zaman içinde

Özlem Narin Yılmaz’ın “Kapıyı İçeriden Kilitledim”i, yıllar öncesinde kalan kirlenmemiş bir aşkı anlatıyor

 CEYDA AKHAN

 

Özlem Narin Yılmaz’ın ikinci ro­manı “Kapıyı İçeriden Kilitle­dim” asla unutulmayan, yaşa­nıldığı müddetçe her daim yaşatılacak olan bir aşk, tutku ve özlem hikayesi. Ruhi Bey’in Ruhan’a olan büyük, son­suz ve karşılıksız aşkının romanı şöyle başlıyor: “Beklemek gümüş yelkovan­dı; hatırlamak altından akrep.” Bu öyle bir aşk ki Ruhi Bey’in Ruhan’a karşı hissettikleri, günümüzün modernizme kurban edilmiş, beklentisi yüksek aşk­larının aksine, her şeyi ama akla gelebi­lecek her şeyi dışarıda bırakıyor...

Apelyan Apartmanı

Ruhan, Ruhi Bey’in ilk aşkı. Ruhan’ı görmezken bile onun her halini hayal eder yıllarca. Bu hikayede zamanlar, mekanlar, olaylar, insanlar ve duygu­lar iç içe. Uzun zamandır unutulmuş, özlediğimiz, hasret kaldığımız duygu­ların romanı. Kitabın başkarakteri Alin; bir yazar, tanınmış bir romancı. Alin sayesinde tanışıyoruz Ruhi Sezer ile. Apelyan Apartmanı’nın ikinci katın­daki çalışma odasının penceresinden düşünceli bir şekilde dışarı bakan Alin, Ruhi Sezer’le gerçekleştireceği rande­vuyu merak eder. Apelyan Apartmanı birçok döneme tanıklık etmiş, onca ba­dire atlatmış olmasına rağmen halen Beyoğlu’nda ayaklarının üzerinde du­ran tarihî bir yapı ve bu yapı da aslında romanın karakterlerinden biri.

Alin ve Ruhi Bey’in tanışmalarıyla beraber roman, iç içe geçmiş zamanlar bütünü olarak akmaya başlıyor. Çünkü Ruhi Bey Alin’den romanını yazmasını ister. Şimdiye kadar ısmarlama tek bir kelime dahi yazmayan Alin’in ilk ceva­bı “Hayır”dır. Bu reddedişe rağmen ro­man bambaşka bir yere akar. Alin, Ruhi Bey’in verdiği defterleri okumaya baş­lar çünkü. O andan itibaren de büyüle­yici bir zamanın, büyüleyici duyguların, büyüleyici bir aşkın içine girer.

‘Toz pembesi şapka’

Mesela anılarının bir yerinde şöy­le der Ruhi Bey: “Toz pembesi şapkayı dağınık saçlarının çevrelediği başına geçirdiğinde, önünde gevşekçe bağla­dığı pembe kalpli sabahlığı, ayağındaki kadın özentili tüylü terliğiyle benim için gerçek bir prensesten farksızdı. (...) Tanrı, başka hiçbir kadına dönüp bakmamam için onu çıkarmıştı karşı­ma. (...) Bana doğru dönüp ‘Nasıl yakış­tı mı?’ dediğinde olduğum yere yığılıp kalacaktım. Boğazımdan çıkan hayvani ses beni bile ürküttü. Söylediğim ‘güzel’ sözü, içinde o kadar çok şey barındırı­yordu ki şimdi bunu düşündükçe geç­mişin anılarına sığınmaktan başka bir şey gelmiyor elimden.”

Ruhi Bey defalarca ve defalarca, Ruhan ona hiç bakmazken ona âşık ol­maya devam eder. Ruhi Bey’in hayatı Ruhan’ın üzerinden şekillenmeye baş­lar. Beyoğlu’nun ünlü şapkacısı Madam Marin’in yanında çırak olarak çalışma­ya başlayan Ruhi, Ruhan’a duyduğu bu aşkla birlikte büyümeye başlar. Arzular, hayaller, hayal kırıklıkları Ruhi’nin et­rafında döner.

“Kapıyı İçeriden Kilitledim” bir dönemi ve o dönemde yaşanan aşkı an­latırken aynı zamanda bir ömrün bir aşk uğruna nasıl değişebildiğini, nasıl bambaşka bir yere gidebileceğini, bir insanın aşk karşısında defalarca ve de­falarca düşmesine rağmen tekrar tekrar ayağa nasıl kalktığını ve Türkiye tari­hinin aynı Ruhi Bey’in hayatı gibi duy­gusal bir kaderin pençesinde bambaşka bir yöne nasıl evrildiğini anlatıyor. Za­manda, mekanlarda, insan ilişkilerinde aşka dair bir yolculuğa çıkıyoruz.

Apelyan Apartmanı’nda bir zaman­lar Ruhan’ın yaşadığı daireyi kiralayan Alin, Ruhi Bey’in hikayesine kayıtsız kalamıyor ve kabul ediyor teklifi. Aşkı, o yıllar öncesinde kalan kirlenmemiş aşkı Ruhi Bey anlatıyor okuruna ve biz de aşkı Ruhan üzerinden hissediyoruz