Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Geçmişe tutsak bir dedektif
Kasım 2015

Geçmişe tutsak bir dedektif

Kardeşinin katilini bulmak için cinayet masası dedektifi olan kimya öğretmeni Tracy Crosswhite, 20 yıl önce gizemli bir biçimde ortadan kaybolan kız kardeşinin peşine düşüşer ve onun ölümünü ortaya çıkarmak için elinden geleni yapar
EKREM BUĞRA BÜTE
 
 
Son zamanlarda polisiye edebiyat alanında yaşanan hareketlilik fark edilemeyecek gibi değil. Piyasaya ısrarlı biçimde çıkan yerli polisiye edebiyat yazarları bir yana, artık yalnızca polisiye dalında yayın yapan yayınevlerimiz, dergilerimiz var. Bunu yakın zamanda Sherlock Holmes’ün telif haklarının serbest hale gelmesi ve memleket yayıncısının durumu coşkuyla karşılamasıyla ya da her daim takipçisi bulunan bir türün zamane şartlarında çeşitlenerek nüks etmiş olmasıyla birlikte düşünmek mümkün. Ancak şu bir gerçek ki yerli polisiye yazarları da yurt dışında meşhur olmuş, çok satmış muadilleri de Türkiyeli yayıncı ve okurun ilgisine mazhar olmayı fazlasıyla başarıyor. 
 
 
Geçtiğimiz günlerde Altın Kitaplar’dan yayımlanan “Kardeşimin Mezarı”, ikinci gruba dahil olanlardan. ABD’de oldukça popüler olan ve büyük 'best-seller' listelerinin hemen hepsinde kendisine yer bulmuş bir polisiye / gerilim romanı. Bu vesileyle son dönemde ABD’nin öne çıkan popüler polisiye / hukuk romanı yazarlarından Robert Dugoni ise ilk defa Türkçeye çevrilmiş oluyor. Bu 'best-seller' adayı kitabı Türkçeye Esat Ören kazandırmış. 
 
 
Tek hikaye iki zaman
 
 
“Kardeşimin Mezarı”, aslında Hollywood filmlerinden sıklıkla aşina olduğumuz estetik dünyayı bolca refere eden bir kitap. Tracy Crosswhite adlı ana karakterin 20 yıl önce gizemli bir biçimde ortadan kaybolan kız kardeşinin peşine düşüşünü, ölümünü ortaya çıkarışını ve akabinde gerçekleşen çeşitli olayları takip ediyoruz. Bu esnada Amerikan polis teşkilatını, toplum yapısını ve tipik taşra yerleşkesi dinamiklerini bolca gözlemleme şansına sahip oluyoruz. 
 
 
Roman, başarılı bir cinayet masası dedektifi olan Tracy’nin hemen her gün aldığı cinayet haberlerinden farklı biçimde ilgisini çeken bir cesedin bulunmasıyla başlıyor. Bu noktada, 20 yıl öncesine gidiyoruz ve Tracy’nin geçmişte bir dönem kimya öğretmeni ve başarılı bir silah atıcısı olduğunu, çok yakın bir ilişkiye sahip olduğu kız kardeşinin enteresan bir biçimde ortadan kaybolduğunu öğreniyoruz. Tracy, yıllar boyunca bu olayın gizemini çözmeye çalışıyor. 20 yıl sonra kız kardeşiyle beraber büyüdükleri ve kardeşinin kaybolduğu bölgede bulunan bu ceset haberi ise Tracy’nin kardeşini bulma ümitlerini güçlendiriyor. Sonrasında ise Tracy’nin, kardeşi Sarah’nın ve onların etrafında gelişen olayların geçmiş ve bugün arasında mekik dokur bir kurguyla anlatılan hikayesini okuyoruz. 
 
 
Kitapta biçimsel olarak iki farklı akış olduğunu söyleyebiliriz. Biri, günümüz olarak sunulan ve malum olayın 20 sene sonrasını anlatan ana metin, diğeri ise italik olarak akan ve “flashback”ler biçiminde ifade bulan geçmişe yönelik kısım. Bunlar birbirini takip eden, ancak birbirlerine bulaşmayan bir biçimsel tercihle kullanılıyor. Tabii beklenildiği üzere, birbirlerine yönelik bazı soruların cevaplarını vermek için kullanıldığını söylemek de mümkün. Aslında tek bir hikaye iki farklı zamansal düzlemde kurgulanarak anlatılıyor ve bu da kitabın okur nezdinde sinematografik bir estetiğe gönderme yapmasını mümkün kılıyor. 
 
 
Polisiyenin temelleri
 
 
“Kardeşimin Mezarı”, okurunu metinde tutmayı beceren, çeşitli duygusal reaksiyonları birbiriyle konuşturup keyifli bir okuma deneyimi yaratabilen bir metin. Akıcı bir dili, iç içe geçmiş, çok katmanlı bir kurgusu var. Geçmiş ve bugün arasında kurduğu düzlemsel ve anlatısal bağ da ilgi çekici. Bir süre beklenen ve sonrasında karşılanan bir kar fırtınasıyla örülmüş, katmanların arka arkaya çözüldüğü, uzun ve heyecanlı finali de keyifli unsurlar arasında yer alıyor. 
 
 
Bu bağlamda polisiye janrının temel formüllerinin kitapta sıklıkla kullanıldığını söyleyebiliriz. Merak ve gerilim unsurlarının kritikliği, parçalı anlatı yapısı, gizemli bir cinayetin hikayedeki taşıyıcı rolü, dedektif merkezindeki hikaye, kitabı polisiye okurunun oldukça alışık olduğu sınırlarda tutuyor. Ancak Dugoni’nin kullandığı akıcı dil, anlatının içerisine işlenmiş güçlü duygu yapısıyla birleşince romanın piyasada tonla bulunan benzerlerinden bir ölçüde ayrıldığını söyleyebiliriz. 
 
 
Kitabın yazarı Robert Dugoni, Türkçede ilk defa yayımlanıyor ama kendisi çok sayıda roman kaleme almış, ABD başta olmak üzere birçok farklı ülkede satış başarısı yakalamış bir yazar. Kendisi hukuk eğitimi almış ve uzun süre mesleğini icra ettikten sonra işi gücü bırakıp roman yazmaya karar vermiş. Görünen o ki, bunda başarılı da olmuş. İlk yazdığı hukuk / gerilim romanlarından itibaren kitapları hep 'best-seller' listelerinde kendine yer bulmuş. 
 
 
Bu dönemde yarattığı David Sloane serisinden birçok roman yazan Dugoni, şimdilik üç kitap olacak gibi görünen Tracy Crosswhite serisine “Kardeşimin Mezarı” ile başlıyor. İngilizcede “My Sister’s Grave” adıyla 2014 Kasımı’nda yayımlanan kitap büyük bir satış başarısı elde etmiş. New York Times, Wall Street Journal ve Amazon’un çok satanlar listelerinde kendine yer bulmuş. Serinin ikinci kitabı “Her Final Breath” geçtiğimiz Eylül ayında İngilizcede yayımlandı. Üçüncü kitabın ise Mayıs 2016’da çıkması bekleniyor. 
 
 
“Kardeşimin Mezarı”, okura iyi vakit geçirme vaadi sunan romanlardan. Rahat okunan, diyaloglara dayalı anlatısı da, olaylar arasında kurduğu görünür neden-sonuç ilişkisi de buna işaret ediyor. Okuru edebi olarak zorlayacak, insan ruhunun derinliklerine sızan bir başyapıtla karşı karşıya değiliz belki. Çok güçlü ve orijinal bir fikre sahip olduğunu söylemek de zor. Ancak ait olduğu janrın unsurlarını okuma deneyimini zenginleştirecek şekilde kullanan, okuruna merak ve gerilim dolu bir hiakye vad eden bir romanla karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.