Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Gerçeklik, evren ve bilinç
Mayıs 2015

Gerçeklik, evren ve bilinç

Portekizli gazeteci yazar Jose Rodrigues Dos Santos, gerçek bilimsel bilgilerle donattığı ve CERN'den esinlenerek kaleme aldığı “Süleyman’ın Anahtarı”nda polisiye bir hikayeyi bilimsel bir bakış açısıyla sunuyor.
"Süleyman’ın Anahtarı"
Jose Rodrigues dos Santos
Çev: Hakan Tansel
Pegasus Yayınları
Fiyatı: 35 TL
 
ORHAN TÜLEYLİOĞLU
 
İsviçre ve Fransa sınırında yer alan ve kısa adı CERN olan dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı yıllardır bir deney yürütmekte. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı denilen düzenek ile protonların hızı, hızlandırıcının çevresinde 27 kilometre uzanan, saç teli kadar ince bir huzme boyunca ışık hızının yüzde 99.9’una ulaşıyor. Protonlar daha sonra, dünyanın başlangıcını oluşturan Büyük Patlama’nın ilk anlarında var olan koşulları tekrar yaratabilecek kadar enerji yüklü çarpışmalar eşliğinde paramparça oluyor. Umulan şey bu çarpışmaların daha önce görülmemiş parçacıklar meydana getirmesi. Dahası insanlığın en temel sorularından bazılarına yanıt bulmak. Evren nasıl oluştu? Kaç boyut var? Anti evren var mı?
 
İnsanlığın tasarladığı en karmaşık ve en mükemmel bu makinenin çalıştırılacağı 2008 yılı sonu yaklaştığında deneyin dünyayı imha edeceğine dair gülünç görüşler öne sürülmüş, kıyamet senaryoları yazılmış, ancak deney gerçek bir korku nedeni olmaktan çok bir kamuoyu eğlencesine dönüşmüştü. CERN, 2012’de 'Tanrı Parçacığı' da denen Higgs bozonunu keşfettiğini açıkladı. Açıklamada deneylerin sürdürüleceği de kaydediliyordu.
 
İlk romanı “Tanrı’nın Formülü” ile uluslararası alanda çok satanlar listesine giren Portekizli gazeteci yazar Jose Rodrigues Dos Santos, gerçek bilimsel bilgilerle donattığı “Süleyman’ın Anahtarı” adlı yeni romanını CERN’den esinlenerek kaleme almış. Sürükleyici, ilginç bir serüven romanı ortaya koymuş. 
 
Bir bulmacanın peşinde
 
CIA'in Bilim ve Teknoloji Müdürü Frank Bellamy'nin cansız bedeni CERN’in en önemli parçacık dedektörü olan ATLAS’ın yanında bulunur. ATLAS ünlü Higgs bozonunun tespit edildiği makinedir. Bellamy’nin parmakları arasında bir kağıt parçası fark edilir. Kağıt parçasında her şeyin anahtarının Tomas Noronha olduğu söylenmektedir ve bir de, kimsenin anlamadığı bir sembol bulunmaktadır. Bunun üzerine CIA, hiçbir somut kanıt olmamasına karşın, Portekizli bir tarihçi ve kriptolog olan Profesör Noronha’nın peşine düşer. Öldürüleceğini anlayan profesör kaçmaya başlar. Bir yandan Frank Bellamy'nin ölümünün ardındaki gizemi çözmeye, bir yandan da çok gizli bir proje olan Kuantum Gözü’nün yerini bulmaya çalışır. Masumiyetini kanıtlamanın tek yolu Bellamy’nin bıraktığı bulmacayı çözmektir. Kovalamaca sürerken profesör, arkadaşı Maria Flor ile evrenin, zamanın ve maddenin gizemi üzerine tartışmaya ve bulmacayı çözmeye çalışır.
 
Kuantum fiziğinin derinlerinde
 
Günümüzde, örneğin maddenin kaynağına, evrenin oluşum şekline, fizik kurallarına dair birçok inanılmaz şey bildiğimiz halde neden beynimizde olup bitenden bihaberiz? Milyarlarca nöron, iki yarım küre, dört ana lob ve korteks adı verilen birleşik bir yapıdan meydana gelen ve ancak bin 500 gram ağırlığında jelatinimsi bir bileşim oluşturan insan beyni nasıl oluyor da hayal gücü, rüya, aşk ve dostluk duyguları; güzellik, adalet ve özgürlük fikirlerinin yanı sıra, bilinç kadar karmaşık ve zengin bir şeyi üretebilir? Bilincin gerçekliği yaratması nasıl mümkün olabiliyor? Paralel evrenler var mı? Gelecek geçmişi etkileyebilir mi? Bilimin açıklayamadığı gerçekler var mı? Neden elektron atom ve moleküller belli yasalara uyarken hücreler, canlı varlıklar, taş ve su gibi önemli cansız nesneler başka kurallara tabi oluyor? Evrenin yasalarının nesnelerin büyüklüğüne göre değişmesi mümkün mü? Ayrıca kuantum yasalarının birden geçersiz hale gelip klasik kuralların yürürlüğe girdiği herhangi bir sınır var mı?
 
Profesör Noronha bu sorular ışığında, zamanla Bellamy'nin notunda yer alan sembolün, Schrödinger’in dalga denklemini ima eden Yunanca psi harfi olduğunu anlar. Dalga fonksiyonu, en temel ölçekte, maddenin bir özelliğini betimleyen bir fotonun, elektronun, atomun, hatta bir molekülün aynı anda birçok yerde olabileceğini söyleyen ve son tahlilde gerçekliğin sadece biz yarattığımız için var olduğunu açıklayan şaşırtıcı bilimsel keşiflerden biridir. Bu bilgi onu 'Kuantum Gözü'ne yaklaştırır. Bulmacanın çözümü ve hangi nedenle profesörden anahtar diye söz edildiği, Kral Süleyman’a atfedilen ve büyülü bir metin olduğuna inanılan bir el yazmasında ortaya çıkacaktır...
 
Jose Rodrigues dos Santos gerçeklik, evren ve bilince dair bu romanında 20. YY.'ın başta Albert Einstein, Niels Bohr, Erwin Schrödinger, Werner ve Heisenberg'in aralarında olduğu büyük fizikçilerini bir araya getiriyor. Kuantum fiziğinin derinliğine dalarak, bilim adamlarının 1900’den beri gerçeğin niteliği hakkında yaptıkları şaşırtıcı buluşları tanıtıyor. Her zaman tartışmaların merkezinde yer alan, gözlemin gerçekliği kısmen yarattığı düşüncesini benimserken, gerçeğin bilinci, bilincin de gerçeği yarattığı sonucuna varıyor ve şu tezi öneriyor: “Tıpkı elektron gibi, ay da ancak gözlemlendiğinde var oluyor. Böyle bir ‘garipliği’ aşmanın ve gerçekliğin bizim gözlemimizden bağımsız var olduğunu ispat etmenin tek yolu, bana göre, evrenin bilinçli olduğunu ve devamlı kendini gözlediğini kabul etmekten geçiyor.”
 
Jose Rodrigues dos Santos “Süleyman’ın Anahtarı”nda evrene ilişkin yeni ve bilimsel bir bakış açısı sunuyor.