Aslı İzmirli

 

Ölmekte olan bir şamanın, dört kardeşe dört fildişi taş vermesiyle başlayan hikayeyi konu alan, her kitabında tarihteki farklı olayların altında yatan gerçekleri irdeleyen yedi ciltlik "Gizli Tarih" çizgi roman serisinin ikinci kitabı okuruyla buluştu.

 

Leo Pilipovic, Igor Kordey, Goran Sudzuka'nın çizimleri ve Jean-Pierre Pécau yazılarıyla kaleme alınan çizgi roman serisinin ilk kitabında “Papa niye Katharları yok etti?”, “Yenilmez Armada Nasıl Bozguna Uğradı?”, gibi tarihi konular irdelenirken ikinci kitapta “Büyük Londra yangını neden çıktı?” ,“I. Dünya savaşının gerçek tarafları kimlerdi?”,  “Napoleon'un Mısır seferinin gerçek amacı neydi?” sorularının cevapları aranıyor. Pécau seri boyunca okuru milattan önce 14. YY. Mısır'ından, 16. YY. Roma’sı, 17. YY. Londra’sı ve 20. YY. Fransa’sı gibi tarihteki kilit dönemlere götürüyor.

 

Mistik güçler

Dyo, Reka, Aker, ve Erlin isimli dört kardeşin başından geçenlerin anlatıldığı çizgi romanda, bir şaman tarafından kardeşlere mistik güçlere sahip dört fildişi veriliyor. Şaman kardeşleri, taşları aynı anda kullanmamaları için uyarıyor. Çünkü aynı anda kullanılması durumunda olağanüstü bir güç ortaya çıkıyor. Mistik güçlere sahip fildişleri şamanın ölümüyle birlikte, kardeşlerin birbirinden fildişlerini alma kavgasına sebep oluyor. Nihai güce erişme çabasıyla kardeşler birbirlerine komplolar kuruyor. Aralarında yalnızca Erlin başından beri bunun iyi bir fikir olmadığının farkında. Erlin iyi olan karakterken diğer kardeşler seride kötü karakterler olarak gösteriliyor.

 

Tarihi değiştirme çabası

Kitaptaki dört kardeş de Arkon adlı bir türe ait. Yunanca yönetici anlamına gelen Arkonlar seride aslında ölümsüz insanlar anlamında kullanılıyor. Kitaplar okundukça Arkonların kim olduklarına, nasıl yaşadıklarına ve nasıl ittifak kurduklarına dair bilgiler okurun kafasında netleşiyor. Bu dört Arkon, insanüstü zekâlarını ve süpergüçlere sahip taşlarını kullanarak tarihi olayları değiştirmeye çalışıyorlar. Seri boyunca Arkonları, şamandan taşları aldıkları milattan önce 3000 yılından, II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar takip ediyoruz. Bu süreç boyunca da gerek Avrupa gerekse Avrupa dışındaki tarihi olaylara ve kişilere yakından tanık oluyoruz. Pablo Picasso da bu kişilerden yalnızca biri olarak yer alıyor kitapta.

 

Ancak seri boyunca karakterlerin derinleşmediğini ve gelişmediğini görüyoruz. Erlin gibi sempatik karakterlerde bile bu tekdüzelik görülüyor ama bunun sebebinin de olay örgüsünün, karakter derinliğinden daha ön planda olması olduğu rahatça fark ediliyor. Serinin tarihi olayları yansıtmasıyla ön plana çıktığını düşünürsek okur olarak bu durumu normal karşılıyoruz.

 

Görsel bir çeşitlilik

 

Serinin yazarı Jean-Pierre Pécau Paris doğumlu bir yazar. Şu anda da Fransa’nın Saint-Ouen bölgesinde yaşıyor. Hayatı boyunca yaptığı tarihi çalışmalar, kariyerini tarih konulu çizgi roman yazma konusunda yönlendirmesine sebep olmuş.

 

Kitaptaki çizimler hep aynı çizerlerin kaleminden çıkmadığı için görsel bir çeşitlilik var ve çizimlerin tasvirleri okurunu tatmin ediyor. Çizerlerden Kordey’yi çoğu kişi Grant Morrison’ın "X-Men"indeki çizim faciasıyla hatırlıyor. Kordey, "X-Men" çizimleri çirkin olduğu gerekçesiyle oldukça fazla eleştiri almıştı. Ancak Kordey’nin çizimleri başarısız değil, yalnızca yarattığı karakterler tip olarak çirkindi. Çoğu eleştirmen ve sanatçı tarafından başarılı bir çizer olarak tarig edilen Kordey, "Gizli Tarih"te de bu başarısını net bir şekilde kanıtlıyor. Her ne kadar Sudzuka ve Pilipovic gibi narin çizgiler kullanmasa da, aksiyon sahnelerini doğru bir şekilde yansıtıyor. Bu durumda hangi çizerin daha çok beğenileceği okurun zevkine kalmış durumda.

 

"Gizli Tarih", tarihe meraklı okurlar için oldukça bilgilendirici ve eğlendirici bir çizgi roman serisi. Kurguyla tarihi ilgi çekici bir şekilde birleştiren bu seri, tarih meraklıları için kesinlikle okumaya değer. Ayrıca serinin ikinci kitabının birinciden daha yakın bir tarihi ele alması sebebiyle, birincisinden daha ilgi çekici olduğu da dünya çapındaki okurlar arasında oldukça yaygın bir görüş. Hatta ilk iki kitabı okuyan bir okurun üçüncü çeviriyi heyecanla beklememesi neredeyse imkansız.