Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Gündelik hayatı yazmak
Ağustos 2014

Gündelik hayatı yazmak

Tuba Akyol yeni kitabı "Romantik İroni"de iyi bir iş ve mutlu giden bir ilişkinin son bulmasıyla değişen bir hayatı anlatıyor.
 
 
Buket Öktülmüş
 
Tuba Akyol’un "Romantik İroni" kitabı, “İşaretler (ya da estetik kararlar)” mevsimi ile açılıyor: Yaz. The Rolling Stones’un "She’s Rainbow" şarkısında geçen “She comes in colors everywhere” cümlesini, Akyol’un, “Bir renk cümbüşüyle gelir her yere...” diye çevirdiği mevsimle.
Biraz değişik bir kitap bu. Roman desen, değil; hikaye değil, şiir? Hiç mi hiç değil. Daha çok bir günlüğü andırıyor. Gündelik hayata dair kişiler, olaylar, izler ve izlenimlerin kaydının tutulduğu bir günlük... Aslında günlük de denemez. Çünkü bu kısa kısa aktarılan kayıtlar birer başlığa sahip, fakat tarihe değil. Altta akan metinler italik dizilmiş başlıklarla tamamen uyumlu fakat bu başlıkların yanında yazıldıkları günün tarihi yok. 
Günlük, adı üstünde, gün be gün ilerler. "Romantik İroni" bir aydan diğerine, mevsimlerle ilerliyor ve sanki bir daire çiziyor. Kitabın uçucu yaz aşklarını akla getiren bir mevsimle başladığını söylemiştik. Dingin, huzurlu, ışık ve sükûnet içinde akan güneşli günleri akla getiren bir mevsimle... 
 
Mutlu sonlardan sonra ne olur?
Sadece aşkı ve mutlu sonları mı? Hayır, elbette hepsi bu kadar değil; bir de, “Mutlu sonlardan sonra ne olur?” türü abuk sabuk bir soru var ki; eşsiz diyelim. Ya da tam Yeşilçam filmlerine göre. Onun da aklımızın bir köşesine sıkışmasına yol açıyor Akyol, ki eşsiz olan belki de budur. Mutlu son bir film cümlesidir çünkü. Yakışıklı ama zengin mi zengin esas delikanlı ile güzeller güzeli genç kız, bin bir zorluğun üstesinden gelir ve film, genellikle nikâh masasında, illa mutlu sonla biter. Daha sonrası mı? Meçhul; filmde anlatılmaz. Tabudur sanki.
Akyol, "Romantik İroni"de, bu tabuyu yıkıyor. Mutlu sonlardan sonra kış mevsiminin gelip çattığını okutuyor bize. Elbette bir sonbahar yaşanmıştır. Aşkın kurumuş yaprakları birer birer dökülmüş ve rüzgarlarla oraya buraya savrulmuştur. Şimdi ise hava iyiden iyiye soğumuş, buza kesmiştir. Karanlık gökyüzünde kar bulutları toplanmıştır. Romantizm ironisini içinde taşır; tamam. Peki, yaz mevsimi de mi ironisini içinde taşır?
Akyol’un kitabında, tıpkı gerçek yaşamda olduğu gibi, yazı sonbahar; sonbaharı kış, kışı ilkbahar, ilkbaharı yaz takip ediyor. İroni mevsimlerde değil, mevsimlerle aynı ritimde akan yaşantılarda aranmalı belki de.
 
Atölye gibi zihin
Yazdan yaza akıp giden hayat çevriminin, belki de kendi içine kapanan bir dairesi yazıya dökülüyor sanki... Bu daire içinde olması beklenenle, gerçekte yaşananın zıtlığı kitabın adına yansıyor: "Romantik İroni". Birlikte yaşama kararı alınan mutlu bir ilişki; hayli dinamik, gelecek vaat eden, kazancı yüksek, ikide bir yurt dışına çıkmayı öngören, pek çok kişinin rüyada görse hayra yormayacağı imkânsızlıktaki bir iş; her şeyin yolunda gittiği pürüzsüz bir hayat ve evliliğe varması beklenen tutkulu bir aşkın sonu... Bütün bunları kaybettikten sonra, sanki bütün bunlar yetmezmiş gibi, dibine vurulan eğlence hayatının kabak tadı vermeye başlaması. Daire işte böyle tamamlanıyor. Eski mutlu-güzel dosyalar kapanıyor. Ufukta görülen tamamen yenilenmiş bir hayat mı? İşteTuba Akyol, günlük hayat üstüne düşünüyor bu noktada.  
Gündelik hayat ve bizde bıraktığı izleri takip ediyor. Zihni bunlar üstüne düşünüp tartıştığı bir atölye sanki. Bu atölyede alabildiğine zengin bir fikri malzemeyi işliyor. Daha çok belirli bir kültürel kesime ait kişilerin, iyi eğitimli ve yüksek gelirli, hayata bakış açısı ile onu yaşama biçimi üstüne kafa yorarken değersiz metalden değer çıkarmaya çalışıyor sanki. Simyacılar gibi çalışıyor yani. Kitabın ta en başında 'işaretler' diye ipucu veriyor zaten yazar. Hatırlayın: “İşaretler” çoğu kişinin hayatına Coelho’nun "Simyacı" romanından sonra girmedi mi? Akyol, gündelik hayatın gelip geçiciliği içindeki kalıcı olanı görmeye çalışıyor. Gündelik hayatın şifresini çözmeye çalışıyor. Bu şifreyi kırmak için gereken araçlara sahipmiş gibi görünüyor. Çünkü bir tür görünmezliği sahip olana, gündelik ve sıradan olana bakıyor. Bu görünmezliğin zırhını delmeye çalışıyor.
Üstelik bunu bizimle paylaşacak kadar da cömert. 
"Romantik İroni", zihnin değişik yollarında yürüme talimi gibi okunabilecek bir kitap.