Günümüzden Osmanlı’ya
BELMA DIKMEN
Yazdığı romanlarla büyülü gerçeklik kapılarını aralayarak okurunu masalsı bir okuma serüvenine davet eden Kaan Murat Yanık, yeni kitabı “Uzakların Şarkısı” ile yine bu geleneği bozmuyor. Arapçaya, Osmanlıcaya ve Türkçeye hakim kıvrak dili, mizahi üslubu sayesinde kendinizi bir anda büyülü bir Avrupa filminin içinde buluveriyorsunuz.
1988 yılında doğan, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu, Klasik Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamlayan Yanık; çok sayıda baskı yapan şiir, öykü ve roman kaleme almış bir isim. Kıyafet değiştirerek insanların tepkisini gözlemleyerek yazdığı “Butimar”da da sıradışı bir psikiyatrın hayatını anlatırken hayalle gerçek arasındaki sınırı, puslu bir geçişe çevirmişti. “Uzakların Şarkısı” da Peter Greenaway filmlerinin tadını veren absürd fakat merak uyandıran, akıcı, doyurucu bir hikayeyi yer yer sıkı mizah katılmış şekilde, kimi zaman muzip kimi zaman da ürkütücü bir dille masal tadında aktarıyor.
Pembe dumanlı ev
Çocukken dinlediği masalların kalemine etkisini inkar etmeyen Yanık; “Uzakların Şarkısı”nda geçmişinden kaçmaya çalışan, yalnızlığıyla ve zihnindeki düşüncelerle baş etmeye çabalayan genç bir yazarı zaman geçişleriyle ve farklı mekanlarda okurun karşısına çıkarıyor. İstanbul’da başlayıp Kars’a oradan Osmanlı döneminin İstanbul’una uzanan bu öykü, genç yazar adayı Bünyamin’in etrafında dönüyor. Başından geçen sarsıcı bir olay üzerine alıp başını uzak diyarlara giderek hayatına yeniden başlamak, en azından yazabilmek arzusundadır Bünyamin. Hem ne yazacağını bilmez hem de yazacak çok şeyi vardır. İstanbul’da âşık olduğu kızla ilgili öğrendiği şoke edici olay onu intiharın eşiğine sürükler. Ancak yine de yaşamak, yazmak, geçmişi unutmak arzusundadır. Tren garında gişe memurundan, ilk tren nereye olacaksa oraya bir bilet ister ve böylece Kars macerası başlar. Kars’ta karlar altında ilham verici bir evde yazma çabaları, rüyalar ve sanrılarla boğuşurken karşı evin pembe dumanı ilgisini çeker. Uzaktaki bu eve yapacağı ziyaret, hayatını tamamıyla değiştirecektir.
Bugünün şehir hayatından ve gündelik dilinden birden, Osmanlı sokaklarındaki muskacılara, meddahlara kıraathanelere uzanan romandaki karakterlerin isimleri de bir süre sonra okurun zihnine kazınacak şekilde seçilmiş sanki: Bünyamin, Besti Nine, Eylül, Gülbadem, Zencefil…
18. YY. sokakları
Kitabında özellikle Galata Kulesi ve İstiklal Caddesi’nin hem bugününü hem de 18. YY.’dan bir dönemini kaleme alan Yanık, 18. YY. İstanbul’u hakkında araştımalar yapmış. Verdiği bir röportajda Tarlabaşı, İstiklal, Bomonti, Gümüşsuyu, Karaköy, Eminönü, Unkapanı, Talimhane, Elmadağ gibi semtlerde çokça vakit geçirdiğini söyleyen yazar, karakterlerinin hikayelerinin burada doğup büyüdüğünü de ekliyor. “Butimar” isimli romanından iki yıl sonra “Uzakların Şarkısı”nı yayımlayan Yanık, bu romanı için “Büsbütün gerçektir diyemem, tamamen kurgudur hiç diyemem” sözlerini kullanıyor. Bu arada kalmışlık duygusunu seven okurlar için “Uzakların Şarkısı” bir solukta bitecek bir roman.