Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Günümüzden Osmanlı’ya
Ocak 2018

Günümüzden Osmanlı’ya

Yanık “Uzakların Şarkısı”nda geçmişinden kaçmaya çalışan genç bir yazarı zaman geçişleriyle ve farklı mekanlarda okurun karşısına çıkarıyor.

BELMA DIKMEN

 

 Yazdığı romanlarla büyülü ger­çeklik kapılarını aralayarak oku­runu masalsı bir okuma serü­venine davet eden Kaan Murat Yanık, yeni kitabı “Uzakların Şarkısı” ile yine bu geleneği bozmuyor. Arapçaya, Os­manlıcaya ve Türkçeye hakim kıvrak dili, mizahi üslubu sayesinde kendini­zi bir anda büyülü bir Avrupa filminin içinde buluveriyorsunuz.

1988 yılında doğan, Türk Dili ve Edebiyatı mezunu, Klasik Türk Edebi­yatı Anabilim Dalı’nda yük­sek lisansını tamamlayan Yanık; çok sayıda baskı ya­pan şiir, öykü ve roman ka­leme almış bir isim. Kıyafet değiştirerek insanların tep­kisini gözlemleyerek yazdı­ğı “Butimar”da da sıradışı bir psikiyatrın hayatını anlatırken hayalle gerçek arasındaki sınırı, puslu bir geçişe çevirmişti. “Uzakla­rın Şarkısı” da Peter Greenaway film­lerinin tadını veren absürd fakat merak uyandıran, akıcı, doyurucu bir hikayeyi yer yer sıkı mizah katılmış şekilde, kimi zaman muzip kimi zaman da ürkütücü bir dille masal tadında aktarıyor.

Pembe dumanlı ev

Çocukken dinlediği masalların ka­lemine etkisini inkar etmeyen Yanık; “Uzakların Şarkısı”nda geçmişinden kaçmaya çalışan, yalnızlığıyla ve zihnin­deki düşüncelerle baş etmeye çabalayan genç bir yazarı zaman geçişleriyle ve farklı mekanlarda okurun karşısına çı­karıyor. İstanbul’da başlayıp Kars’a ora­dan Osmanlı döneminin İstanbul’una uzanan bu öykü, genç yazar adayı Bün­yamin’in etrafında dönüyor. Başından geçen sarsıcı bir olay üzerine alıp başını uzak diyarlara giderek hayatına yeniden başlamak, en azından yazabilmek arzu­sundadır Bünyamin. Hem ne yazacağını bilmez hem de yazacak çok şeyi vardır. İstanbul’da âşık olduğu kızla ilgili öğ­rendiği şoke edici olay onu intiharın eşi­ğine sürükler. Ancak yine de yaşamak, yazmak, geçmişi unutmak arzusunda­dır. Tren garında gişe memurundan, ilk tren nereye olacaksa oraya bir bilet ister ve böylece Kars macerası başlar. Kars’ta karlar altında ilham verici bir evde yaz­ma çabaları, rüyalar ve sanrılarla boğu­şurken karşı evin pembe dumanı ilgisini çeker. Uzaktaki bu eve yapacağı ziyaret, hayatını tamamıyla de­ğiştirecektir.

Bugünün şehir ha­yatından ve gündelik di­linden birden, Osmanlı sokaklarındaki muska­cılara, meddahlara kıra­athanelere uzanan ro­mandaki karakterlerin isimleri de bir süre sonra okurun zihnine kazınacak şekilde seçil­miş sanki: Bünyamin, Besti Nine, Eylül, Gülbadem, Zencefil…

18. YY. sokakları

Kitabında özellikle Galata Kulesi ve İstiklal Caddesi’nin hem bugününü hem de 18. YY.’dan bir dönemini kale­me alan Yanık, 18. YY. İstanbul’u hak­kında araştımalar yapmış. Verdiği bir röportajda Tarlabaşı, İstiklal, Bomonti, Gümüşsuyu, Karaköy, Eminönü, Un­kapanı, Talimhane, Elmadağ gibi semt­lerde çokça vakit geçirdiğini söyleyen yazar, karakterlerinin hikayelerinin burada doğup büyüdüğünü de ekliyor. “Butimar” isimli romanından iki yıl sonra “Uzakların Şarkısı”nı yayımla­yan Yanık, bu romanı için “Büsbütün gerçektir diyemem, tamamen kurgudur hiç diyemem” sözlerini kullanıyor. Bu arada kalmışlık duygusunu seven okur­lar için “Uzakların Şarkısı” bir solukta bitecek bir roman.