Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Her dönemin çılgını: Neyzen Tevfik
Haziran 2014

Her dönemin çılgını: Neyzen Tevfik

Hıfzı Topuz, Remzi Kitabevi etiketiyle yayımladığı yeni kitabında Neyzen Tevfik’in yer yer 'çılgın'; ama hep 'özgür' yaşam öyküsünü anlatıyor.
ÖZGE KARA
 
 
“Başı yoktur, sonu yoktur, şu kitabı dehrin (dünyanın)
Ortasından elimizde iki-üç yaprak var
Biri beladır çekeriz, küfr ile (inançsızlıkla) din gayretine
Akıl idrak edemez hangi cihette hak var”
 
Neyzen Tevfik, sosyal medyada dizeleri en çok paylaşılan isimlerinden bir tanesi... Yaşadığı dönemin düzenine karşı sert eleştirileriyle bilinen şairin ölümünün üzerinden 60 yıl geçse de dizeleri hâlâ güncelliğini koruyor. Herhangi bir düzlemde boyunduruk altına girmeyi hayatı boyunca reddeden Neyzen Tevfik bu topraklarda başkaldırının sembollerinden biri. Daha önce Nâzım Hikmet’ten Sabahattin Ali’ye, Namık Kemal’den Tevfik Fikret’e pek çok usta ismin yaşam öyküsünü anlatan Hıfzı Topuz, Remzi Kitabevi etiketiyle yayımladığı yeni kitabında Neyzen Tevfik’in bu sembole dönüşmesini sağlayan, kimilerinin 'berduş', kimilerinin 'asi', kimilerinin ise 'deli' olarak nitelediği hayatına ışık tutuyor. Üstelik Topuz, Neyzen için seçilebilecek en iyi iki sıfatı başlığa çekerek tüm hikayeyi bir çırpıda özetliyor: “Çılgın ve Özgür” Okura ise bahanesi ne olursa olsun kendi doğruları çerçevesinde yaşamaktan vazgeçmemiş bu adamın imrendirici hikâyesinin izlerini takip etmek kalıyor. 
 
 
“Bir padişah gibi yaşadım”
 
Peki kim bu Neyzen Tevfik? Kitap başlarken daha ilk satırlarda “20. YY.'ın ilk yarısında taşlamaları, fıkraları dillerden düşmeyen, berduş kılıklı, yarı çılgın, paraya hiç metelik vermeyen bir halk sanatçısı” ifadeleriyle anlatıyor Hıfzı Topuz, Neyzen’i. Gençliği kendisinin de tasviriyle “Ege Denizi’nin ruhu kucaklayan nazlı hışırtısı ve yeşil enginliği”nden beslenerek Bodrum, Urla ve İzmir olmak üzere farklı kıyı yerleşkelerinde geçer. Henüz okula başladığı yılın bir yaz akşamında babasıyla beraber gittiği bir kır kahvesinde tanışır tüm hayatını değiştirecek neyin sesiyle. O gece Neyzen’in geleceğinde bir dönüm noktası olur; bir ömür dudaklarından eksik etmeyeceği ney ise en büyük hayat arkadaşı, en vefalı dostu... 
 
Neyzen’in öteden beri sivri dizeleri özgürlük açlığıyla daha da bilenir. İktidar ve yanlılarına yönelttiği ağır eleştiriler yüzünden hayatının farklı zamanlarında, farklı sebeplerle kaçak hayat sürer. Hayalini kurduğu 'başkalarına zarar vermeden, baskısız, zincirsiz, boyunduruksuz özgürlük' arayışının altında ezilen Neyzen, geçirdiği bunalımlar sebebiyle birçok kez Bakırköy’de tedavi görür. Kimi zaman ise çareyi İstanbul dışına kaçmakta bulur. Neyzen Tevfik, böyle zamanlarda en uzun süre Mısır’da olmak üzere Kıbrıs, Ankara, Eskişehir gibi pek çok yerde yaşamına, aynı eleştirel tavırla, içindeki tüm öfke ve acıyı neyinin ucundan boşaltarak devam eder. Neyzen Tevfik'in dizeleri, nereye giderse gitsin mevcut sistemin kendisini takip ettiğini keşfetmesiyle güçlenir belki de...
 
Neyzen Tevfik, zamanının çok büyük bir bölümünü meyhanelerde dostlarıyla birlikte dertleşerek, söyleşerek geçirir. “Dostlarım hırsızlar, yankesiciler ve esrarkeşlerdi. (…) Onlarla birlikte efsanevi bir yaşam sürdüm. Bir padişah, bir derebeyi gibi yaşadım,” diye anlatır. Mehmet Akif, Namık Kemal, Orhan Veli, Fikret Mualla, Nâzım Hikmet, Abidin Dino ve Sait Faik'in de aralarında olduğu, döneme ve Türk sanat dünyasına damgasını vurmuş pek çok ustanın hayatından geçen bir isim... Hepsi Neyzen’in uzaktan yakından dostudur: “Kimini Küllük kahvesinden tanıyordu, kimini havuzlu Beyazıt Meydanı’ndan, kimini Samatya’dan, Degüstasyon’dan, Çiçek Pasajı’ndan, Fisher’den, Özcan Meyhanesi’nden...”
 
 
Bir dönem hikâyesi
 
Kitap, Neyzen Tevfik’in kişisel hikayesine olduğu kadar dönemin siyasi ve kültürel ortamına da ışık tutuyor. Hıfzı Topuz, Hegel’in de dediği gibi insanı tarihsel bir bütünlük içinde ele alarak Abdülhamit’in baskıcı rejiminden, Meşrutiyet’in getirdiği hayal kırıklıklarına; Milli Mücadele’den, yeni Türkiye’nin yapılandırılmasındaki sancılı süreçlere kadar Neyzen’in yaşamı boyunca tanık olduğu pek çok önemli gelişmeyi kitaba dâhil ediyor. Kimi zaman Neyzen’in dostlarıyla rakı masalarında söyleşirken yaşanan bu gelişmeler, kimi zaman da Topuz’un anlatımıyla kendini gösteriyor. 
 
Kitabın en can alıcı özelliklerinden bir tanesi de Neyzen Tevfik’in anlatılan konu ve durumlara ilişkin kendi ağzından sözlerini içermesi... Her biri en az şiirleri kadar anlamlı olan bu sözler, anlatılanları doğrular nitelikte. Üstelik kitabın bütünlüğüne de ayrı bir samimiyet katıyor. Kitap boyunca sık sık karşılaşabileceğiniz alıntılardan en dikkat çekenlerden bir tanesi ise Neyzen’in ölümünden kısa bir süre önce kendisiyle konuşan İhsan Ada ile paylaştığı “Barış da, özgürlük de, silahla ve boyunduruklukla bağdaşamaz. Boğazında tasma bulunan insanlar özgür olamaz. Bencillik duygusu sürdükçe eşitlik de olamaz,” sözleri... Neyzen’in özgürlük ve eşitlik kavramlarına ilişkin yaptığı bu yorum Topuz’un kitap boyunca çizdiği profilin en özet hali belki de. 
 
Hıfzı Topuz, özel yaşamı konusunda derli toplu ve kronolojik araştırmalar olmaması nedeniyle son yıllarda yazdığı yaşamöyküleri içinde kendisini en çok uğraştıranın Neyzen’in öyküsü olduğunu söylüyor. Hikaye oldukça yalın bir dille okura sunulurken Neyzen’in dizelerinin ağırlığı günümüz koşullarıyla örtüştükçe daha da artıyor sanki. "Çılgın ve Özgür", kimseye kendisini sansür etme, sözlerini kısıtlama, içkisine karışma hakkı vermeyen bir neyzenin hayatına odaklanıyor. Yazarın da belirttiği gibi bugün sokaklarda özgürlük talepleriyle haykıran pek çok insanın hikayesine benzer bir hikaye sunuyor.