Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » İğne Deliğinden Dünya
Şubat 2017

İğne Deliğinden Dünya

Büyüklerin dünyasında küçük bir kahramanVirginia Macgregor dokuz yaşında, dünyaya küçük bir iğne deliğinden bakan ve görme yetisini kaybetmek üzere olan Milo aracılığıyla parçalanmış aileler, modern dünyanın güzellik anlayışı, savaşlar, mülteci sorunu, ırkçılık, yoksulluk ve yoksunlukla ilgili yanlış kanılara da bir kalem darbesi ile dikkat çekiyor.
Deniz Yıldız
 
"İğne Deliğinden Dünya" dokuz yaşında, görme bozukluğu yaşayan, yüreği iyilikle dolu Milo Moon’un hikayesini anlatıyor. Milo 92 yaşındaki büyük büyük büyükannesi, şişman ve güzellik uzmanı olan diyet bağımlısı annesi ile evcil hayvanı cüce keçi Hamlet’le birlikte İngiltere’de, Slipton adında küçük bir kasabada yaşamaktadır. Milo’nun babası ise, 'Şıllığı' ve yeni doğan bebekleriyle birlikte Abu Dhabi’de refah içinde bir hayat sürmektedir. 
 
Büyükanne Lou, iyice bakıma muhtaç hale gelmiştir ve onun tüm sorumluluklarını Milo yüklenir. Sandy, bu yükün Milo’nun küçücük omuzlarına ağır geldiğini düşündüğü için büyükanne Lou’yu bakımevine gönderme kararı alır. Büyükanne yıllardır konuşmadığı için derdini dile getiremez, ancak Milo onunla iletişime geçmenin çeşitli yollarını bulur. Evde nedeni bilinmeyen bir yangın çıkınca Sandy’nin tepesi iyice atar ve zaten görme yetisi sınırlı olan oğlu Milo’nun ihtiyaçlarını karşılayamazken bir de büyükannenin bakımının onların üstüne kalmış olmasının sıkıntısını çeker. Bu da yetmezmiş gibi evin bodrumunda tutulan Hamlet, yangından beri evde onlarla birlikte kalmaktadır. En sonunda büyükanne Lou, Unutmabeni adındaki yaşlılar evine yerleştirilir ve Sandy güzellik salonunu işletip sigorta parasını almayı bekleyerek hem Milo’nun ihtiyaçlarını hem de Lou’nun yaşlılar evi ücretini karşılayabileceğini düşünür. Zira kocası giderken onlara bir kuruş dahi bırakmamıştır. 
 
Noel gecesi planları
 
Oysa Milo, çok iyi anlaştığı büyükannesinin bakımevine gönderilmesini istemez. Şartlardan dolayı annesinin fikrini kabul eder ama tek bir amacı vardır: Noel’e kadar büyükanneyi bakımevinden kurtarmak. Çünkü Milo’nun doğum günü de Noel’dedir ve o gün hep birlikte 'mutlu bir aile' olmanın hayallerini kurar. Bu konuda Milo’nun en büyük yardımcısı ise Hamlet’tir. Ancak Sandy, kocası onu bırakıp daha genç ve güzel bir kadınla kaçtığından beri kendini abur cubura vermiş, bir hayli kilo almış ve yine de diyet bağımlısıdır. Sandy’nin güzellik salonu, şişman bir güzellik uzmanından hizmet almak istemeyen müşteriler yüzünden iş yapamaz hale gelir. 
 
Empati yeteneği
 
Milo, büyükannesi sayesinde diğer bütün duyularını geliştirmeyi öğrenir. Yetişkinlerin bile kaçırdığı, çoğu zaman görmezden geldiği veya görmek istemediği rahatsızlık verici gerçekleri tüm ayrıntılarıyla görür, durumu düzeltmek için bir şeyler yapması gerektiğini düşünür ve anında da eyleme geçer. 
 
Büyükanne Lou’nun kaldığı bakımevindeki skandal durumu ve diğer yaşlıların orada gördüğü şiddeti fark edebilen çok özel bir çocuktur o. Bakımevinin mutfağında çalışan ve kız kardeşiyle birlikte Suriye’deki savaştan kaçarken kardeşi Ayşe’yi Suriye-Türkiye sınırında kaybeden Tripi'nin yolculuğuna şahit olur. Tripi, yaşadığı trajik olayın sonunda yine kaçak yollarla İngiltere'ye gelmiş ve bakımevinde aşçılık yapmaya başlamıştır. Milo, Tripi’nin bitmeyen umudunu ve kimi zaman da düştüğü umutsuzluğu anlamaya çalışır. Bir taraftan da 92 yaşında, hiç konuşmayan ve hayatının son deminde aşkı yeniden tadan büyükannesinin yaşama tutunmaya çalışırken bakımevinde solup gidişine çare olmaya çabalar ve daha kimsenin fark edemediği pek çok şeyi mini minnacık bir iğne deliğinden görüverir. 
 
Dünyanın gamı
 
Tüm bunları düzeltmek için kolları sıvar. Ancak yetişkinlerin dünyasında yine yetişkinlerin sebep olduğu sorunları çözmek o kadar kolay olmayacaktır. Zira Milo’nun hikayesi yalnızca gözleri doğru dürüst göremeyen, iyi kalpli küçük bir çocuğun öyküsü değildir. Virginia Macgregor, Milo aracılığıyla parçalanmış aileler, modern dünyanın güzellik anlayışı, savaşlar, mülteci sorunu, ırkçılık, yoksulluk ve yoksunlukla ilgili yanlış kanılara da bir kalem darbesi ile dikkat çekmiş. 
Milo, kitap boyunca tüm bu yanlış yargıların karşısında durur, onlarla mücadele eder ve bizi de mücadelesine katılmaya teşvik eder. Bizim, çoğu zaman görmezden geldiğimiz pek çok şeyi fark etmemizi, onları 'görmemizi' sağlar. Macgregor bu eleştirel tavrı Milo aracılığıyla, okurun gözüne sokmadan ve öylesine ince bir mizahla yapmış ki, biz romanı okurken yalnızca Milo ile üzülür, dünyaya bakışındaki nüktedanlıkla karnımızı tuta tuta güleriz ancak bu gülme bile damağımızda acı bir tat bırakır.
 
Bu romanı okuyan herkes Milo’ya âşık olacak, onu cüce keçisi Hamlet ile kucağına alıp sevmek isteyecek. Çünkü 'iyi insanları birleştiren bağlar' sayesinde dünyayı daha iyi görecek, diğerkâmlığı bilen insanların varlığıyla dünya da daha 'iyi' bir yer olacaktır.