Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » İyi bilenler için Türkiye
Temmuz 2015
İyi bilenler için Türkiye
'Yeni başlayanlar için Türkiye' tadındaki pek çok kitabın aksine Alev Scott'un "Turkish Awakening"i detaylı, karmaşık ve çok katmanlı bir Türkiye portresi sunuyor.
KAYA GENÇ
Türkiye'ye dair Türkçeden farklı dilde yazılan kitapları, Türkiye'ye dair Türkçeden farklı dilde yazılan her şeyi okuduğumuz gibi merak, heyecan ve endişeyle okumayı alışkanlık haline getirmişiz. Bizim hakkımızda X Times gazetesinin yazarı ne tür gözlemlerde bulunmuş, Y Week'deki kültür yazarı tiyatrolarımıza dair ne diyor, Die Z'nin ülkemizdeki küçükbaş hayvancılık ve arıcılığa dair makalesinde ne tür maddi hatalar yapılmış, bunları milli mesele haline getirmeyi de severiz. Alev Scott'un Faber & Faber tarafından yayımlanan "Turkish Awakening" kitabını okurken nasıl temsil edildiğimize yönelik bu endişeleri düşünmeden edemiyor insan.
Kendini keşfetme aracı
Bir Türkiyeli anne ve Britanyalı babanın kızı olarak Londra'da 1987 yılında dünyaya gelen Scott'u bir kere 'yabancı' olarak görmek kolay değil. Kişisel bir keşif yolculuğunu anlattığı kitapta Türkiyeli dediğimiz insanın karmaşık şahsiyetini ne kadar iyi gözlemlemiş olduğunu her farklı bölümde gösteriyor. İthaf sayfasına "Anneciğime" yazdığı kitabına taksi şoförleriyle yaptığı konuşmalarla başlamış Scott. Taksicilerden meyve sebze satıcılarına uzanıyor, otoparkçılardan işsizlere gidiyor, Cihangir'den Levent'e farklı İstanbul semtlerinde çalışıyor, gözlemliyor, insanlarla konuşuyor, tartışıyor, onları seviyor ve onlara kızıyor; Mardin'e, Karadeniz'e seyahatler gerçekleştiriyor. Ülkenin ruhunu keşfetmek üzere yaptığı bu yolculuk aynı zamanda Scott'un kendi şahsiyetini keşfetmesine de aracı oluyor.
Kişisel bir uyanış
Alev Scott, Oxford'da Yunan Klasikleri eğitimi almış bir genç Londralının perspektifiyle bakıyor şehr-i İstanbul'a. Ama snobizmin, kültürel farklılıkların yaratabileceği önyargıların, tepeden bakmanın tuzağına düşeceğini zannettiğiniz her anda bir adım geri gidip kendi konumunu ele almayı tercih ediyor. Az başarı değil bu. Bir bölümde mesela, doğrudan Oryantalizm, Edward Said ve Şark dünyasının Batılı seyyahların gözlem malzemesine dönüşmesi üzerine fikirlerini ayrıntılandırıyor. Tarlabaşı'nın sokak hayatını anlattığı bölümlerde de, bir Tatlıses Turizm otobüsünde yaptığı seyahatte de, dindar-milliyetçi bir Karadenizli'den ya da Gezi olayları sırasında seküler-ilerlemeci bir teyzeden gördüğü şefkati anlattığı yerlerde de hep nüanslarla görüyor baktığı şeyi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile sancılı ilişkisinden Arap Baharı'nın ertesinde memleketin değişen dış politikasına, cumhuriyet modernleşmesinin yaptıkları ve yıktıklarından imparatorluk mirası ve nostaljisine, daha formel diyebileceğimiz analiz bölümleri, Scott'un gündelik hayattan ve ufak durumlardan gelen gözlemleriyle içiçe giriyor "Turkish Awakening"de. Kitapta yaşanan uyanışlardan daha ilginç olanı da zaten, Scott'un bir yazar ve gözlemci olarak kendini ifade ederken yaşadığı, daha kişisel bir uyanış.