Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Karanlık Sana Neler Anlatıyor?
Ağustos 2016

Karanlık Sana Neler Anlatıyor?

Ruth Ware'in romanı "Kapkaranlık Ormanda" uzun yıllardır geçmişinden kaçan Nora'nın, hiç beklemediği bir yerde her şeyle tekrardan yüzleşmesi üzerine.
BURCU ÖCALGİL
 
Son yıllarda kadın edebiyatının polisiye türüyle sıkı bir dostluk kurduğu dikkatli okurların gözünden kaçmamış olsa gerek. 2012 yılında yayımlanan, Gillian Flynn’e ait "Kayıp Kız"  ve ülkemizde de büyük ilgi gören, yakın zamanda sinema uyarlamasıyla karşımıza çıkacak olan Paula Hawkins’e ait "Trendeki Kız" , bu dostluğun kurulmasında önemli bir rol oynadı şüphesiz. Onları takip eden birkaç roman daha okurların bu türe iyiden iyiye ısınmasını ve devamını beklemesini sağladı. Bu dostluk, gerilim yazar ve yazar adaylarını da etkilemiş olsa gerek ki kısa süre sonra aynı bağ bu iki tür arasında da kurulmaya başladı. Buna örnek olarak gösterilebilecek Ruth Ware’e ait "Kapkaranlık Ormanda", kadın edebiyatı ve korku-gerilim türlerini son yıllarda görülmemiş bir ustalıkla birleştiren bir roman. Romanının merkezine, yaşadıklarıyla yüzleşmekten kaçan, korku romanları yazarken korkularını reddeden kadın bir karakteri taşıyan Ruth Ware, kadınların arkadaşlık ilişkilerindeki çıkmazları yakalamak konusunda çok iyi bir iş çıkarmış.
 
Anılar arasında yolculuk
Roman, ana karakterimiz Leonora (Lee-Nora) Shaw’ın gözünü bir hastane yatağında açmasıyla başlıyor. Kısa süreli bir hafıza kaybı yaşadığı ortaya çıkan Nora’nın ilk sorduğu şey ise “Ben ne yaptım?” oluyor. Etrafındaki polislerden ve sorgulamalardan, neler olduğunu hatırlayamadığı o gecede bir şeylerin çok yanlış gittiğini anlıyor ve gerçeği bulmak için anıları arasında bir yolculuğa çıkıyor. 
Bundan sonra roman, Nora’nın hastanede yaşadıkları ve buraya gelmesine neden olaylar arasında gidip geliyor. Bir hafta önce, hiç beklemediği, geçmişinde bıraktığına inandığı eski arkadaşı Claire’in bekârlığa veda partisine çağırılmasıyla başlıyor her şey. Sebebini anlayamadığı daveti merakından ve bir parça da vicdan azabından dolayı kabul ediyor. Ama partinin verildiği, tamamen camdan inşa edilmiş eve vardığı andan itibaren bu kararından dolayı pişman oluyor. Evin içinde bulunduğu kapkaranlık orman, Nora’nın kendisini sürekli izleniyormuş gibi hissetmesine, Claire’in tuhaf arkadaşlarıysa onun geçmişiyle hiç tahmin etmediği bir şekilde yüzleşeceğini düşünmesine neden oluyor. Alkolün ve yüksek miktarda stresin yön verdiği veda partisi eğlenceli başlasa da çok geçmeden bir kâbusa dönüşüyor.
 
Soğuk ve ıssız bir noktada 
"Kapkaranlık Ormanda" başta sözünü ettiğimiz kadın edebiyatı ve polisiye türünü harmanlayan romanlardaki cesur ve canla başla gerçeğin peşinden koşan türde bir ana karakteri anlatmıyor aslında. 10 yıl boyunca yaşadığı travmanın etkilerinden umutsuzca kaçmış, bunun için evini, arkadaşlarını ve hayatını geride bırakmış, kendine her şeyden ve herkesten izole edilmiş bir hayat kurmuş bir karakteri anlatıyor. Ancak okur karakterin gelişimini, onun en nihayetinde yüzleşmek zorunda kalacağı korkunç gerçeğe kendini hazırlayışını, olayların başlangıcından zirve noktasına kadar rahatlıkla gözlemleyebiliyor. Bu yönüyle okur Nora’yla daha rahat özdeşleşebiliyor, kendini onun yerine koyarak gerilimi sonuna kadar hissedebiliyor.
Romanın bir diğer başarısı ise okura, Ware’in başarıyla inşa ettiği rahatsız atmosferde kapana kısıldığını çok net bir şekilde yansıtabilmesi. Görünmeyen binlerce gözün takibinde gibi hissettiren cam ev fikri bir noktaya kadar bu hissin kaynağı, bir noktadan sonra da destekçisi oluyor. Evin son derece modern bir mimariye sahip olmasına rağmen, medeniyetten çok uzakta, cep telefonlarıyla iletişimin, internetin sağlanamadığı, soğuk ve ıssız bir noktada olduğu gerçeği, günümüzün ‘kolay ulaşılabilirlik’ anlayışına kafa tutuyor.
 
Film hakları satıldı
Çıkış romanı "Kapkaranlık Ormanda" ile Ruth Ware 'sarpa saran bekârlığa veda partisi' fikrini bir arkadaşından almış. Çocukluğundan beri büyük bir Agatha Christie hayranı olan yazar, duyduğu anda bu fikre ısınmış ve daha önce buna benzer bir hikaye okumadığını düşünüp yazmaya koyulmuş. Sonuç olarak ortaya New York Times ve The Sunday Times Bestseller listelerine girmeyi başarmış bir roman çıkmış. İlginç olan şey ise Ware’in korku-gerilim romanları okumaktan hoşlanmaması. Her şeyden korkan biri olduğunu itiraf eden yazar, romanı bitirdikten sonra kapıları kilitlediğinden emin olmak için sürekli kontrol eden biri haline gelmiş. Ama aynı türde yazmaya devam etmekten geri durmamış. Yazarın geçtiğimiz temmuz ayında yayımlanan gerilim türündeki yeni romanı "The Woman in Cabin 10", "Kapkaranlık Ormanda"nın başarısını yakalama yolunda hızla ilerliyor.
Kitabın yakaladığı başarıdan bahsetmişken, kısa bir süre önce film haklarının Reese Witherspoon'a ait Pacific Standart yapım şirketi tarafından New Line Cinema'ya satıldığından da söz etmemek olmaz. 2012 yılında Reese Witherspoon ve Avustralyalı film yapımcısı Bruna Papandrea tarafından kurulan ve kadın ana karakterlerin yer aldığı filmler yapmak amacıyla yola çıkan Pacific Standart üstlendiği projelerle şimdiden adından söz ettirmeye başlayan bir yapım şirketi. Filmin vizyon tarihi ve oyuncuları ise şimdilik belli değil.
"Korkunun ötesinde güvenli ve görkemli bir dünya var," derler. Ancak "Kapkaranlık Ormanda", neden bazı korkuların üzerine gidilmemesi ve rahat bırakılması gerektiğinin ürkütücü bir cevabı âdeta.
 
Etiketler: