Milliyet Sanat
Nisan 2015

Marka olmak mı?

Pazarlama uzmanı Didem Moralıoğlu’nun "Ben Marka Olsam" isimli kitabı yaratıcılığını yönetmek isteyen okurlara yardımcı olacak bir rehber niteliğinde.
Buket Öktülmüş
 
Didem Moralıoğlu, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi mezunu. Tasarımcılıkla geçirdiği dört yılın ardından “Mesleğimi bir üst aşamaya nasıl sıçratırım?” derdine düşmüş. Elde ne mi var? Hayalgücü var; yaratıcılık var; hatırı sayılır bir deneyim de var. Bu üç artı niteliği üstüne düşünüp taşınmış ve onları birlikte soteleyip görsel pazarlama alanına akıtmaya karar vermiş. Çalışma yaşamı boyunca, hep, bir fikri tasarlama, konumlandırma ve uygulama pratiği ile haşır neşir olduğu için kendi rotasını oluşturmakta zorlanmamış: Pazarlama ve Marka Danışmanı.
 
Havalı bir unvan, ama içi boş değil. Kendi alanında stratejiler geliştirip onları hayata geçirmenin bile üstesinden gelmiş çünkü Didem Moralıoğlu. Şimdi de uzun yıllara dayalı deneyim ve birikimini okur ile paylaşmayı deniyor: "Ben Marka Olsam". 
 
Satacak bir ürünü ya da hizmeti olan herkese ithaf ettiği kitabının daha ilk sayfalarında, Didem Moralıoğlu, “Her şey, herkes, hatta siz bile bir markasınız,” dedikten sonra “Marka olmanın yolu reklamdan değil, tanıtımdan geçer,” uyarısını yapıyor. Ona göre tanıtımın en iyi yolu ise ilk olmak. Yazar, markanın reklama ihtiyaç duymasının nedenini de 'sağlıklı yaşama' ile ilişkilendiriyor.
 
Hareketli sayfalar
İş hayatında slogan diye benimsediği “Ben Marka Olsam” fikrini marka inşası ve yönetimi ile sınırlamayan Didem Moralıoğlu, kitabını kurarken de bu cümle ekseninde epeyce zihin jimnastiği yapmış. Kitabının “Marka nedir ne değildir?”, “Marka nasıl yaratılır?” gibi teknik soruları ele aldığı birinci bölümü 'marka olma' hikayesi adını taşıyor.
 
Bu bölüm epey ilginç ve beyin hücrelerini canlandırıcı içeriklere sahip, fakat hepsi bu kadar değil. Bu kitabın olmazsa olmazı nedir derseniz eğer görsellik, renk ve çizimlerle desteklenen yapı diyebiliriz. Bu yönüyle diğer kitaplara pek benzemiyor. Bir dizgi tutarlılığı aramayın. Cümlelerin, paragrafların tekdüze birbirini takip edişi gibi normal kitap sayfaları beklemeyin. Bunların yerine hareketli sayfalar, irili ufaklı puntolarla dizilmiş cümleler, çizimler, desenler, kutular ve renkler var. 
Böyle olması gerekirdi zaten. Çünkü kim durup da, kendine “Ben marka olsam nasıl olurdum?” ya da “Falanca markanın yerinde olsam ne yapar, nasıl davranırdım?” gibi sorular sorar ki. Veya "Falanca markanın tüketicisi o markadan ne bekler acaba?” ya da “Ben falan markanın yerinde olsam tüketicilerin benden ne istediğini anlamak için nasıl bir yol izlerdim?” türünden ekstra zorlaştırılmış sorularla kim kendini harap eder? Bu gibi sorulara kafayı takan bir yazarın kitabı da kendisini yansıtacaktır elbet.
 
Masal ve hikayeler
“Pazarlama Hikayesi” ve “Kişisel Marka Olma Hikayesi” adlı iki bölüme daha sahip olan kitap sadece hikayelerden ibaret değil. Kitapta masallara da yer var. Zira yazar okuruna kısa masallar anlatıyor bu bölümlerde. Günümüzde iş hayatında kişisel markalaşma önemli bir noktaya geldi. Pek çok eğitim programı ve danışmanlıkların yapıldığı bu alanda çıkan "Ben Marka Olsam", kişisel markası üzerinde çalışmak isteyenler için önemli bir kaynak.