Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Meyve yüklü bir ağaç
Eylül 2015

Meyve yüklü bir ağaç

Sanatın hemen her alanında üretken bir isim olan Ahmet Şişman, yeni kitabındaki şiirlerinde ayrılık, yalnızlık, karanlık, sessizlik ve ölüm konuları üzerine eğiliyor
Buket Öktülmüş
 
Sanatın neredeyse her dalı ile ilgili, sadece ilgili de değil, aynı zamanda sanatın her dalında verimli bir isim Ahmet Şişman. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim İş Eğitimi Bölümü mezunu. Pek çok resme imzasını atmakla yetinmemiş, fazladan bir de sanat tarihi üstüne kafa yormuş. Bu alanda yaptığı araştırmalar “Sanata ve Sanat Kavramlarına Giriş” adlı bir kitapta toplanmış.
 
Resmin yanı sıra sinema, edebiyat ve şiire yönelip tam bir sanat adamı olma uğraşı veren Şişman’ın şiirleri "Eksik Zaman" adı ile yayımlandı. Yaz Yayınları’nın okura sunduğu 146 sayfadan oluşan kitapta sanatçının tam 103 şiiri yer alıyor. Büyük çoğunluğu 2013 ve 2014 yıllarında yazılmış bu şiirlerden hüzün rengi bir ışık sızdığı söylenebilir. 
 
Kitap, adını, Ahmet Şişman’ın 2013’te yazdığı aynı adlı şiirden alıyor. Kısa bir şiir bu, “Doğru yaratılıp insan / Eksik kılınmış zaman” vurucu dizeleriyle son buluyor. Eksik; noksan, yarım, tamamlanmamış ve az anlamlarını içeren bir sözcük. Zaman, bir işin bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre anlamının yanı sıra vakit; bir sürenin belli bir parçası; belirlenmiş olan an, çağ, mevsim; dönem, devir; bir süre ile ilgili durum ve şartlar; evre; vakit; bir iş veya olayın geçmekte olduğu sürenin ölçüsü gibi anlamları bünyesinde barındırıyor. 
 
Zamanın eksik kılınmış olması doğru yaratılmış insanın hem kişisel hem de evrensel tarihine derin bir iz (belki de dikiş tutmayan bir yara) bırakıyor: “Bu hikâyede bir şey var eksik, / Öyle ki hâlâ eksik…” ("Eksik", s. 70). Kapanmayan, kapatılamayan bu iz, “Masalı gizledik yoklara. Yokları masallara...” ("Masal," 2013) mısrasını da anlamlı kılıyor. 
 
Ayrılık, yalnızlık ve ölüm
 
Kitaba son yılların düşünsel ve politik ortamının gölgesi düşmüş. Bu, “En kıymetlimiz, körleşen duyma halimiz.” ("Paslı Demir", s. 78) dizesinde olduğu kadar, “Sevginin utanç devrinde,” ("Çaresiz", s. 46), “Soyuldu düşünceden diller, / Çırılçıplak, kimliksizdi. / Özgür kalan kelimeler...” ("Özgür Kalan Kelimeler", s. 49) mısralarında da hissediliyor. Şairin zihninden süzülen ayrılık, yalnızlık, karanlık, sessizlik ve ölüm içeren yoğun anlatılarla da görünür hale geliyor: “Anlamı demlenen anların, / Filizlenen kelepçeli sözlerin, / Her şeye sessizce vedasıdır, / Notalardan arınmış / Bir senfonidir susmak...” ("Sessizlikte Yok Olmak", s. 34)
 
Çaresizlik ve sonbahar
 
Çok yönlü bir sanatçı olduğunu önce de belirttiğimiz Şişman'ın renkli sinemacı kişiliğine değinmeden geçmek olmaz. Türk sinemasının kalburüstü yapımları arasında hatırı sayılır yere sahip “Hayallerim, Aşkım ve Sen”, “Hanım”, “Ah Belinda”, “Asiye Nasıl Kurtulur” ile “Fikrimin İnce Gülü” gibi filmlerde da imzası var. Aslında tam bir döküm vermek gerekirse: “Bir Ömür Yetmez” (2011), “Aşk ve Ceza” (2. Sezon 2011, 1. Sezon 2010), “Binbir Gece” (3. Sezon 2008, 2. Sezon 2007, 1. Sezon 2006), “Aliye” (2004) adlı tv dizilerinde genel koordinatör, “Böcek” (1995), “Uzun İnce Bir Yol” (1991), “Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal” (1989), “Hanım” (1988), “Kadının Adı Yok” (1987), “Fikrimin İnce Gülü” (1987), “Asiye Nasıl Kurtulur” (1986) filmlerinde ise yapım yönetmeni olarak çalışmış. “Hanım” filminde oyuncu, pek çok dizi ve sinema filminde ise sanat yönetmeni, sanat yönetmeni yardımcısı; dekor tasarımı gibi işlerde çalışmış.
 
Bir şiirinde “Kilitsiz ve kapısızdır şehir...” ("Şehir", s. 73) diyen Ahmet Şişman, hızlı sonbaharı “Sağanağa dönüşür mesafeler. / En yalnız eylemdir, belirsizlik. / Dilde ve yürekte esmer bir türkü, / Unutmak, ağrılı boşluk, sessizlik... / Sonbahar başlangıcı ne acıdır; çaresizlik...” ("Sonbahar Başlangıcı", s. 124) dizeleriyle anıyor. Kehanet gibi. Nasıl da yaşadığımız şu kötü günleri tasvir ediyor.