Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Mucizeye, içindeki Sen’e davet
Haziran 2021

Mucizeye, içindeki Sen’e davet

Bir toplantı odasındaki davete icabet eden kodların davet sahibini bulma hikayesi anlatılıyor Düş/Ün/Sen’de ama o davet sahibi belki de biziz. İşte bunun kararını okuyucu veriyor. Mucizeye davet ediyor, mucizenin aslında ne olduğunu bulmamızı sağlıyor. İçimizdeki mucizeye uyandırıyor bizi. Vazgeçme diyerek yapıyor mucizeye daveti.

EREN ÖZLÜ

 

“Bu kitap bir oyun daveti. Okuyup bitirdiğinde kendinle yeniden tanışmış olacaksın” diyor arka kapağında Düş/Ün/Sen’i anlatırken yazar Beliğ A. Güreller. İlk sayfadan da sana seçme hakkını tanıyor. “Bu bölüm senin seni sen yapanları yaz!” diyerek başlıyor kitabın anlattığı oyun. Kodlar üzerinden kendimize çizdiğimiz kalıplar inceleniyor, olaylara verdiğimiz tepkiler, kim olduğumuz, neden öyle olduğumuz. Zaten kitabın ana fikri de “Merak etsen bir gün; hani belki de o hiç farkına dahi varmadığın “gerçek sen” en çok neyi düşünür, neyi düşler, kimin düşüdür?” bu cümlelerle açıklanıyor. Kitap insanın kendine yolculuğu, içindeki kalıplara yolculuğu. İnsanın en büyük kavgası kendisiyle ya aslında her olay, her kişi bize bir ayna ya işte Düş/Ün/Sen bize o aynayı berrak bir şekilde göstermeyi vadediyor. Tam da bu cümlelerle; “Sorsan bir gün kendine; hani hep o “ben” diye düşündüğün, sadece o “sen sandığın” ise. Hani “o hep düşlediğin”, belki de hiç tanışmadığın, derinlerinde sessizce durup bir gün sana sesini duyurmayı bekleyen o “gerçek sen” ise?”. Bu kitap düşle gerçeğin birbirine geçtiği bizi kalıplarımızla karşı karşıya getiren bir oyunu anlatıyor. Oyuna katılıp katılmamayı da okuyucuya bırakıyor. 

Bir toplantı odasındaki davete icabet eden kodların davet sahibini bulma hikayesi anlatılıyor Düş/Ün/Sen’de ama o davet sahibi belki de biziz. İşte bunun kararını okuyucu veriyor. Bir değerler sorgulaması da yaptırıyor insana bu davet. Kendimize neden değer verdiğimizi, bir olaya bir duruma bakış açımızı neden sorgulamamız gerektiğini ve aslında ne kadar kıymetli olduğumuzu anlatıyor. Sırf var olduğumuz için. Mucizeye davet ediyor, mucizenin aslında ne olduğunu bulmamızı sağlıyor. İçimizdeki mucizeye uyandırıyor bizi. Vazgeçme diyerek yapıyor mucizeye daveti. Düş kurmanın, kurduğun düşte kendini yaratmanın önemine değiniyor. Gerçekten yaşıyor musun yoksa yaşadığını mı sanıyorsun sorusuna yanıt vermen için belki de tüm satırlar. Düşümüzü ne kadar farkındayız, bizi biz yapan değerleri gerçekten kalpten mi benimsedik, öğrenilmiş çaresizlik mi içinde bulunduğumuz tüm bunların cevabına bir adım daha yaklaşmamızı sağlıyor.

Sadeleşmek kişinin kendine yolculuğunun olmazsa olmazı; bunu kitaptaki her satırda hissediyorsunuz. Zihnini, duygularını, sesleri, düşünceleri, hisleri sadeleştirmek insanın kendine yolculuğunu görünür kılıyor ve şifanın nereden geldiğini umursamadan şifalanmaya açık olmayı getiriyor beraberinde. Seni sen yapan değerlere bir davet niteliğinde yazarın kurguladığı oyun. Sorgular, savunmalar, kaçtıklarımız, yarım bıraktıklarımız, bizi biz yapan, gerçekliğimizi bulmamıza yarayan her done önemli oluyor artık sayfalar ilerledikçe. Kendine güvenin, seçtiğin yola güvenin verdiği cesaret hayatının biricik gayesi olsun, sen düşünsen seni belki de içinde kendine dair neler bulursun hissi uyanıyor okuyucuda kodların tüm sorgulamaları boyunca. Kendini ifade edebilme gücün, yeteneklerin belki de içinde sakladıklarındır çöz kendini, çöz kodlarını diyor yazar okuyana. Kalıpların kendi çizdiklerindir. Belki sen kendinden bile sakladığın düşlerinsindir. Biraz dön içine bak, düş de sen, düşün de sen, düşündüğün de sensin uyan uykundan insan, kır kalıplarını gerçek seni bul mesajı her satırda göze çarpıyor.

DÜŞ/ÜN/SEN, kendimizle ilgili bildiğimizi sandığımız her şeyi yeniden düşünmemizi sağlayarak içimizdeki kodları, kabulleri tek tek deşifre eden bir kitap. Ödülü kendinle tanışma olan bir oyun daveti...

 

Etiketler: Düş Ün Sen