Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Okurların karşısında bir ayna
Kasım 2015

Okurların karşısında bir ayna

Bora Aşık’ın 2015 Everest İlk Roman Ödülü’nü kazanan kitabı "Geceyi Atlatabilmek", karakterlerinin ruh halini ve duygularını doğrudan okuruna yansıtmayı başarabilen, okurunu karakterlerinin duygularına ortak eden bir ilk roman
E. NİDA DİNÇTÜRK
 
 
Bir sinema filminden çıktıktan ya da bir romanın kapağını kapattıktan sonra, bir süreliğine o hikayenin kahramanlarından birisiymişsiniz gibi hissediyorsanız, bu hikayenin kuvvetini ispatlar. Bu, her ne kadar sizin etkilenmeye ne kadar açık olduğunuzla ve zaaflarınızla bağlantılı bir durum olsa da bir süreliğine dahi bakışınızı değiştirebiliyor, kafanızı bulandırabiliyorsa, eser başarıya ulaşmış sayılabilir. Genç yazar Bora Aşık’ın 2015 Everest İlk Roman Ödülü'ne değer görülen kitabı "Geceyi Atlatabilmek" de benzer bir etkiye sahip. 
 
 
Kitapta, sokakta yaşayan bir evsizin gözünden kendini gündelik hayatın rutinlerine kaptırmış, yaşamayı unutmuş, çalışmaya ve tüketmeye dayalı hayatın esiri olmuş karakterleri gözlemliyor Aşık. Zaten etkileyici olan da bu noktadaki yaklaşımı.
 
 
Hepimizin bir parçamızmış gibi benimsediği tüm alışkanlıklarımızın aslında ne kadar yaratılmış ihtiyaçlar olduğunu yüzümüze vuruyor. Hayati olarak addettiğimiz tüm alışkanlıkları basite indirgiyor ve kapıldığımız koşturmacanın anlamsızlığını, kendimizi boş bir çemberin içinde haybeye koşturan birer fareye dönüştürdüğümüzü ortaya çıkartıyor.
 
 
Topluma daha eleştirel bir bakışla yaklaşabilme fırsatı yaratıyor. Kahramanımız bizim artık kullanamayacağımızı düşündüğümüz kıyafetleri, bitirmeye çalışmadığımız yemekleri, okumaya değer bulmadığımız kitapları sonsuz ve sınırsız çöp dünyasının derinliklerinden çıkartarak hayatını sürdürebiliyor.
 
 
Anlık bir uyanış başlatıyor Bora Aşık. Edebi hayatında istikrar gösterebilirse bu uyanışın sürüp gitmesi ve yeni kuşakta kendine yer edinmesi çok olası. 
 
 
Önemsiz detaylar
 
 
Kitapta, bu gözetmenlik halinin yanı sıra sokakta yaşayan karakterimizin hayatta kalma ve işlediği cinayetin gerçekliğinden(!) kaçma savaşına şahitlik ediyoruz. Tabii bu savaş tek kişilik değil. Kahramanımıza elindeki her şeyi ikiye bölerek paylaşmayı düstur edinmiş Ruttuk ve mavi saçları yüzünden ona taktığı ismiyle Okyanus eşlik ediyor. Kahramanımızın ise bir ismi yok. Okyanus’un ona taktığı ve aslında ona ait olmayan ‘Ölüm’ ismini saymazsak tabi. Bora Aşık başkahramanına, okurunun ona hitap edebileceği bir isim bahşetmeyerek aslında yarattığı karakterin zihnindeki bulanıklığı, okura kuvvetli bir şekilde aksettirmeyi başarıyor. Aşık’ın romanını başarılı kılan unsurların başını da bu önemsiz görünen detaylar ve telaşsız tasvir yöntemi çekiyor. Onun gözünden takip ettiğimiz bu hikayede, onunla beraber savruluyor, kafa karışıklığı yaşıyor ya da ürperiyoruz. "Geceyi Atlatabilmek", yaşattığı tüm geçişler ile karakterinin ruh halini ve duygularını bir ayna gibi okuruna yansıtmayı başarabilen bir ilk roman. 
 
 
'Rozetliler'
 
 
Ölüm, sokaktaki yaşantısını katil olmanın verdiği ağırlıkla sürdürmeye çalışıyor. Kendini kötü ya da çaresiz hissettiği zamanlarda ise onu hep sevecenlikle karşılayan arkadaşı Ruttuk’a ya da aşkla bağlandığını düşündüğünü Okyanus’a sığınıyor.
 
 
Kendi içinde oluşturduğu bu rutinin en büyük macerası ise ‘rozetlilerden’ yani polislerden kaçmak. Ölüm’ün arkadaşlık, aşk ve hayat gibi temel konularda kafa karışıklıkları ve büyük bir kaçışın içinde geçirdiği günler, taşıdığı yükün ağırlığına daha fazla dayanamayarak rozetlilere teslim olmaya karar vermesiyle bambaşka bir noktaya evriliyor. Okurun da tüm bu olan biteni mantıklı bir temele oturtma merakıyla beklediği final, biraz hayal kırıklığı yaratacak gibi görünse de Aşık yine o sakin ve sarih diliyle, her şeyi basitçe ortaya döküyor. Böylece okurunu da sakinleştiriyor ve elinde tuttuğu romanın tüm koşturmacasına rağmen bir polisiye olmadığı, haliyle bize nefes kesici bir final vad etmediği gerçeğiyle yüzleştiriyor.
 
 
Bu haliyle okuması lezzetli ve örneğine az rastlanır cinsten bir roman olarak, benzerleri arasından sıyrılıyor. Bu özel durumu da Bora Aşık’a şaşılmayacak bir biçimde 2015 Everest İlk Roman Ödülü’nü getiriyor. Ödülünü TÜYAP’taki törende alacak olan Aşık’ın romanı, okuruyla da fuarda tanışacak. 
 
 
Ödül: Telif bedeli
 
 
Bu yıl Bora Aşık'a takdim edilecek olan Everest İlk Roman Ödülü, 2006 yılından beri, düzenli olarak Everest Yayınları tarafından veriliyor. Ödüle değer bulunan eser, Everest Yayınları tarafından basılırken eser sahibi ise ödül tutarı olarak kitabın ilk baskısının telif bedelini alıyor. Bu yılki seçici kurulu Semih Gümüş, Erediz Atasü, Müge İplikçi, Cemil Kavukçu ve İnci Aral’dan oluşan yarışma geçtiğimiz yıl, yarışmaya katılan aday eserlerden hiç birisi ödüle değer bulunmadığı için verilmemişti.