Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Sözcükler dünyayı değiştirebilir mi?
Ağustos 2016

Sözcükler dünyayı değiştirebilir mi?

Terry Pratchett'ın "Ucube Kocakarılar"ı ülkelerindeki yeni düzene müdahale ederek bir halkın hayatını değiştiren üç cadıyı anlatırken okura sözcüklerin gücünü hatırlatıyor
ÖZGE TABAK
 
Terry Pretchett'ın yazdığı "DiskDünya" serisinin altıncı kitabı olan "Ucube Kocakarılar" cadı ve büyücüler, cüceler, tanrılar, ruhlar, hayaletler ve kralların hüküm sürdüğü bir dünyaya götürüyor okuru. Fantastik tarzdaki romanda ilk olarak Havamumu Nine, Ogg Ana ve Magrat isimli üç cadıyla tanışıyoruz. Cadılar genelde alışkın olduğumuz o kötü cadılardan değil, hatta oldukça insani özelliklere sahipler. Havamumu Nine idealist ve bilge, Ogg Ana oldukça anaç, Magrat ise arkadaş edinememekten yana dertli, biraz da saf bir karakter... Lancre Krallığı'nda kendi hallerinde yaşayıp giderken Kral Verence'ın oldukça şüpheli ölümüyle düzenlerinden oluyorlar. Ve bir maceranın tam da göbeğine düşüveriyorlar.
 
Sihirli müdahale 
Ölen Kral Verence kaderini gerçekleştirene kadar sarayında bir hayalet olarak yaşayamaya mahkum oluyor. Yerine geçen Dük Felmet ise eşi Düşes Felmet ile beraber kısa sürede ülkeyi felakete sürüklemeyi başarıyor. Güce tapan ikili cadıları istemiyor, halka zulmediyor, yalan hikayelerle ülkede huzur bırakmıyor. Bu arada cadılar da boş durmuyor: Ölen kralın varisi Tomjon'u gezgin bir tiyatrocu aileye verip, tacı da tiyatronun kulisindeki ıvır zıvırın arasına saklıyorlar. Fakat sorunlar çözülmüyor, krallık kendilerine değer veren bir kral istiyor. Tüm bunlara rağmen, başından beri büyü kullanarak hükmetmenin yanlışlığını savunan cadılar geleneklerini bozmayarak politikaya karışmayı reddediyor. Halkın bir şeyler yapmasını bekliyorlar. Fakat Dük Felmet'ın paronayalarıyla krallık daha da kötüye gidiyor. Cadılar ve ülke halkı, herkesi ve herşeyi suçlayan deli bir kral ile zayıflığa tahammülü olmayan dominant bir kraliçenin esiri oluveriyor. Dük Felmet'in cadıları zindana attırması cadılarla eski kral Verence arasında sürpriz bir ittifak doğuruyor. Varisin dönmesini bekleyemeyeceklerini anlayan cadılar, politikaya bulaşmama kurallarını yıkarak çok güçlü bir büyü yapıyorlar. Zamanı ileri sarıyorlar. Bu sırada yazar da "Ya Shakespeare DiskDünya'da yaşasaydı?" diye soruyor okuruna. Onu tiyatronun rolü, sözcüklerin etkisi üzerine düşünmeye çağırıyor. 
 
Tahta giden yolda adım adım
Dük, yıllar sonra harika bir hükümdar olarak hatırlanabilmek adına bir tiyatro metni yazdırmaya karar veriyor en iyi yazara. "Gelin ülkemde oynayın" diyor. Çünkü "Sözcükler dünyayı değiştirebilir." Tiyatrocu ailesinin yanında büyüyerek çok iyi bir oyuncu ve etkileyici bir konuşmacı olan Tomjon'un da kaderi böylece değişiyor. Hiç görmediği memleketiyle yolu kesişiyor. Felmet'ın ülkesine tiyatro yapmaya geldiğinde de olanlar oluyor. Yıllardır eşyaların arasında saklı olan tacı kafasına geçiriyor, oyun metni gerçekleri halka anlatmak istercesine kendini değiştiriyor. Felmet'ın yazdırdığı sözcükler değil, gerçekler dökülmeye başlıyor oyuncuların ağzından bir bir. Tüm Lancre halkı da öldürülen kral Verence'ın akıbetini ve Dük'ün bu ölümdeki rolünü öğrenmiş oluyor. 
Tüm bunlar olurken kralın akıllı soytarısı Lancre ile cadı Magrat'ın aşkı, Ogg Ana ile Havamumu Nine'nin bitmeyen tatlı didişmeleri ve Ogg Ana'nın çocuk ve torunlarının anıları, romanın mizahi unsurları olarak öne çıkıyor. Okuru gülümsetmeyi ihmal etmiyor. Bir taraftan da yazar Uyuyan Güzel'in 100 yıl uyumasından, Pamuk Prenses'in elmasına kadar hepimizin aşina olduğu birçok masal öğesini 'klişe' sınıfına sokarak, hafifçe dalga geçmeyi ihmal etmiyor. Tam da gerçek varis tahta nasıl ve ne zaman geçecek sorusunu cevapladığınızı sandığınız anda sürpriz bir sonla bitiyor roman. Aklınızda sözcüklerin ve tiyatronun değeri ile insan hayatını değiştirme gücü üzerine düşünceler bırakarak...