Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Tutsak yaşamlar
Ekim 2014
Tutsak yaşamlar
İranlı yazar Parinoush Saniee "Mevsim Hep Sonbahar" adlı romanında kadın olmanın başlı başına suç sayıldığı topraklarda doğup büyüyen Masume’nin, Şah rejiminin son günlerinde başlayan, devrimin yarattığı baskıcı süreçle devam eden ve günümüze kadar uzanan çarpıcı öyküsünü anlatıyor.
ORHAN TÜLEYLİOĞLU
Daha küçük yaştayken ailesi ile birlikte Kum kentinden Tahran’a taşınan Masume, ailesinin ve özellikle de ağabeylerinin sıkı sıkıya bağlı oldukları dini inançlarından dolayı, baskı altında tutulur ve bir an önce evlendirilmeye çalışılır. Oğullarına göre daha anlayışlı olan Masume’nin babası Mustafa, kızının en azından ortaokulu bitirinceye dek okumasına onay verir. Okulda tanıştığı Pervane adlı arkadaşıyla kurduğu yakın ilişki, büyük bir kente alışmaya çalışan Masume’nin hayata adeta farklı bir gözle bakmasını sağlar. Ortaokulu bitirmesinin ardından, öğretmenlerinin yardımıyla liseye devam etme şansı bulan Masume, bir gün arkadaşıyla birlikte gittiği eczanede gördüğü eczacılık fakültesinde okuyan ve geri kalan zamanında da eczane de çalışan Sait adlı bir çocuktan hoşlanmaya başlar. Sait’in de, Masume’ye karşı beslediği hisler farklı olmaz. En az ağabeyleri kadar tutucu olan küçük kardeşi Ali, bir gün Masume’yi genç eczacıyla gördüğünü söyleyerek ortalığı ayağa kaldırıp Sait ile Masume’nin birbirlerine yazdıkları mektupları ifşa edince genç kızın hayatı kararır. Ağabeyleri tarafından öldürülesiye dayak yiyen Masume’nin okuldan alınarak uygun bulunan ilk taliple evlendirilmesine karar verilir. Tüm bunların yanı sıra genç kızın hoşlandığı Sait de ağabeyi Ahmet tarafından bıçaklandıktan sonra ortalardan kaybolur. Babasının kendisine duyduğu güveni de tamamıyla kaybeden Masume, kapı komşularının aracılık etmesi sonucunda Hamit adlı genç bir adamla evlendirilir.
Gizli örgütler, tutuklanmalar
Masume’nin kocası Hamit, genç kızın sandığının aksine yetiştiği aile ortamındaki hassasiyetlerin hiçbirine sahip olmayan açık görüşlü, komünizm yanlısı, ateist genç bir adamdır. Masume’ye ilk günden itibaren hiçbir baskı yapmaz, dilediği gibi yaşaması gerektiğini söyleyerek onu akşam lisesine yazdırır ve bunun karşılığında da kendisine hiçbir şekilde karışmaması konusunda kesin olarak tembihler. Ailesinden ve onların sıkı sıkıya bağlı olduğu kurallardan kurtulan Masume kendini okumaya, öğrenmeye vererek hayatının yeni akışına alışmaya çalışır. Ancak evliliğinin ilk günlerinde çok fazla üzerinde durmadığı kocası Hamit’in gün geçtikçe artan gizemli davranışları tedirginliğini gün geçtikçe artırır. Gizli bir örgütün kilit isimlerinden biri olan Hamit, bazı zamanlar aylarca ortadan kaybolup, olmadık anlarda perişan bir halde eve geri döner ve Masume’yle hiçbir şekilde ilgilenmez. Bir kaybolup bir ortaya çıkan kocasının gölgesinde iki çocuğunu yalnız başına büyütmeye çabalayan Masume bir yandan da öğrenimini devam ettirerek üniversite diploması alma uğraşındadır.
Yıllar hızla geçer. Masume’nin yıllardır gördüğü kâbus gerçek olur ve kocası Hamit tutuklanır. Genç kadın uzun süre kocasının nerede olduğu ve durumu hakkında haberdar olmak için koştursa da hiçbir bilgiye ulaşamaz. Hamit 15 yıl hapse mahkûm edilir ancak dört yıl sonra gerçekleşen devrimle birlikte serbest bırakılır. Acılar içinde geçen bunca yılın ardından her şeyin sona erdiğine, çocukları ve kocasıyla artık huzurlu bir geleceğe hazırlandığını düşünen Masume’yi ise yine hayal kırıklıkları bekler.
Üç çocukla bir başına
Serbest bırakılmasını takip eden ilk aylarda evine bağlı bir aile reisi gibi görünen Hamit, karısı ve çocuklarıyla Hazar Denizi kıyısında tatile gitmeyi bile kabul eder. Burada unutamayacağı bir ay geçiren Masume, geri döndükten bir süre sonra üçüncü defa hamile kaldığını fark eder. Genç kadın bu defa kararlıdır; en azından son çocuğunun bir aile ortamında yetişmesini sağlayacaktır. Oysa Hamit, Tahran’a geri gelmeleriyle birlikte yavaş yavaş yine eski günlerine dönmeye başlar. Aylarca ortadan kaybolup karabatak gibi bir belirir bir yok olur. Ve günün birinde kaçınılmaz son gelir. Bir gün bir daha geri dönmemek üzere tutuklanır. Artık rüzgârın yönü değişmiştir, Humeyni’nin başa gelmesiyle birlikte Hamit ve aynı görüşteki kimselerin devletin içinden temizlenmesi istenir. Farklı hizip ve gruplar giderek kutuplaşır; amaca ulaşana dek kol kola hareket eden gruplar, artık birbirlerini yok etme çalışmalarına başlar. Süreç Hamit’in tutuklanması ve sonunda da ailesi dahil kimsenin haberi olmadan infaz edilmesiyle sonuçlanır. Masume üç çocuğuyla birlikte yapayalnız kalır.
Yıllar sonra, Masume'nin çocukları başarı ve mutluluğu yakalar ama o hâlâ mutsuzdur. Fakat bir gün inanılmaz bir olay gerçekleşir. Pervane, Masume’nin ilk aşkı Sait’i görür ve ilk fırsatta iki eski âşığı bir araya getirir. Yıllar sonra kalbinin yeniden çarptığını hisseden Masume, birkaç ay boyunca neredeyse her gün görüştüğü Sait’ten evlenme teklifi alınca heyecandan ne yapacağını bilemez...
Parinoush Saniee bu ilk romanında, siyasal çalkantılar, gelenek ve inançların kıskacında kadın olmanın zorluklarını başarıyla anlatırken, siyasal ve toplumsal tarihine de ışık tutuyor. Dünyada, dostluğun, tutku ve umudun her şeye karşın var olduğuna, romanın sayfalarına serpiştirdiği ünlü şair Füruğ Ferruhzad’ın dizeleriyle inandırıyor bizi: "Derinizin ardında bir ceninin keyif veren kımıldanışlarını izliyor / ve yakanızın kıvrımlarında hep taze süt kokusu havayla birleşiyor."