Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Yalanlar ve aldatmacanın peşindeki bilim
Ocak 2015

Yalanlar ve aldatmacanın peşindeki bilim

Gerald Messadie'nin kitabı, kendi kendini aldatmaktan cehaletin getirdiği hatalara, doğrulanmış düzenbazlıktan yanlış yönlendirmeye kadar bilim tarihinin 90 farklı öyküsünü bir araya getiriyor.
Levent Özata 
 
"Eppur si muove". Yani, “Yine de dönüyor” demiş ünlü astronom Galileo Galilei, Engizisyon mahkemesi salonunda. Bilimsel gerçeğin dogmaya karşı üstünlüğünü savunanların, aydınlanmanın, bilginin ilk ve belki de en önemli zaferidir. Yine de cezayı alır Galilei. Cezasını da en ağır(!) şekilde Siena Başpiskoposu Piccolomini’nin villasında ve Floransa yakınlarındaki kendi evinde yaşar. Bugün artık dünya güneşin çevresinde dönüyor dediğimizde ilk aklımıza Galilei geliyor. Ya Hollandalı Lippershey? Niye onun teleskobu keşfindeki marifetlerini unuttuk? Niye Johann Kepler’in adı çok daha az geçiyor? Kanondan nasıl Galilei geçti de diğerleri takıldı? Belki cevabı Messadie verir.
 
“İnanışlar gerçeğin düşmanları olarak, yalanlardan bile daha tehlikelidir,” diye buyurmuştu Nietzsche Tanrı'yı öldürmeden önce. Gerald Messadie bu düşmanlıkların, bilimsel aldatmacaların, cehaletin, inatçılığın, dar görüşlülüğün ve zamanın ruhunun nasıl bazen beynimizi ele geçirdiğinin peşine düşmüş "500 Yıllık Bilimsel Aldatmacalar" kitabında. Kronolojik bir örgü peşinde, Aydınlanma Çağı'ndan bugüne, gezegenlerden kuyruklu yıldıza, kanserden genetiğe sadece sokakta üretilen dogmaları değil, laboratuvarlardan gelen bağnazlığı da, sınıflardan çıkan dar görüşlülüğü de gözler önüne seriyor.
 
Kahire’den Paris'e
Gerald Messadie ismi tanıdık gelmiştir bir çok kişiye. 1931 Kahire doğumlu. 19 yaşına kadar da orada yaşamış. Sonrasında Fransa’ya geliyor, hemen bir yıl sonrasında Albert Camus’nün ön ayak olmasıyla ilk romanını tefrikalar halinde bastırıyor. Sonrasında Fransa’da yaşıyor, çalışıyor, yazıyor. Gerçekten de işi yazarlık. Yazının her yerinde kalemi var. Bilim gazeteciliği, deneme yazarlığı, araştırmacılık ve roman yazarlığı yapmış, yapıyor. Türkiye’de en çok "Musa: Mısır Prensi", "Musa: Ulus Yaratan Peygamber" ve "Martin Heidegger'le Aşk ve Suç Yaşamım" kitaplarıyla tanınıyor. Gerçekte 20'den fazla romanı, din, felsefe, bilim ve tarih üzerine yazdığı onlarca kitabı ve araştırması var. Elbette Türkçeye çevrilenlerin sayısı hâlâ az.
 
Messadie kitabı yazarken çoğunlukla kinayeli; bazen sinirli, bazen de esprili olmayı başarıyor. İronik çünkü bilim adamı kisvesi altında Fransa sınırına ayak basınca gördüğü ilk kadın kızıl olunca, bütün Fransızlar kızıldır tüme varımı yapanlardan muzdarip. Sinirli, çünkü dogmaları körü körüne destekleyenler hâlâ her yerde. Esprili çünkü kendisini rahatlatması için en iyi yol bu.
Kitap çok yönlü bir bilimsel saçmalıklar serisi çevresinde dönüyor. Messaide adeta “Hepiniz oradaydınız be!” diyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Galileo Galilei de var kitabın içinde dönen dünyasıyla, bildiğiniz yoğurdun 140 yaşına kadar yaşattığına inanan ünlü biyolog Ilya Metchnikoff da. Kendisi 71 yaşında aramızdan ayrıldı. Toprağı bol olsun. 
 
Sadece insanlar değil Messadie’nin savaştığı; kimi zaman fikirlerle de savaşıyor. Mastürbasyonun kör edeceğini savunanlardan vajinal orgazmın imkansız olduğuna kadar, greyfurtun yağları eriteceğini düşünenlerden beyaz ırkın en üstün olduğunu inananlara kadar irili ufaklı herkesle ince ince dalga geçiyor Messadie. Sağ olsun bize biraz da bilim tarihi öğretiyor bu arada.
 
Aldatma bilimi
Sadece geçmişteki bilimsel safsatalarla da uğraşıyor. 2000 yılında başımıza bir türlü gelemeyen Y2K problemine de dem vuruyor, insan klonlaması çalışmalarından da bahsediyor. GDO’lu ürünleri es geçmiyor, yüzde 100 doğal yalanlarına da değiniyor. Bir anlamda hatırlatıyor bize bu aldatmacanın henüz bitmediğini. Bilimsel gelişimin sonunda olmadığımız için ve daha uzunca bir sürede o sona ulaşamayacağımız için aldatılmaya devam edeceğimiz konusunda uyarıyor bizi Messadie. Bu aldatmadan kaçmanın yolu var mı? Bilinmez. Eğer Messadie’nin ömrü elverir de 20 yıl içinde bir kitap daha yazarsa öğreniriz. 
 
Bütün bunlarla birlikte kitabın çevresinde döndüğü temel kavram bir çeşit otorite eleştirisi. Messadie’ye göre bütün bu aldatmacaların sebebi otorite. Önceleri dini otoriteydi dünyanın düz olduğunu iddia eden, bunu koşut olarak kabul ettirmeye çalışan. Sonra siyasi otorite çıktı, "Beyaz siyahtan daha iyidir ve güzeldir," diyen. Nihayetinde ekonomik otorite bize "Estetik çirkinden daha kalitelidir," diyor. Messadie de bütün bunları çürütmeye çalışıyor.
 
Bir nevi 'bilim ciddi bir iştir' kitabı "500 Yıllık Bilimsel Aldatmacalar". Bu ciddiyetin arkasındaki aldatmacayı, savsaklamayı, işgüzarlığı araştıran bütünlüklü bir kitap. Messadie roman da yazdığı için belki, küçük hikayeler şeklinde verilmiş bilimsel aldatmacalar. Kimi zaman bilim magazininde kayboluyorsunuz, kimi zaman tarihin kanonuna takılmış bilim insanlarını keşfediyorsunuz. Geriye koltuğa yaslanıp okumak kalıyor.