Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Zamanın akışında
Mayıs 2015

Zamanın akışında

Necati Göksel'in "Kara Kadife"si, 1980’lerin başında üniversite öğrencisi olan iki gencin dramatik yaşantılarından başlayarak adeta süper bir kahramana dönüşme süreçlerini, zamanda ileri / geri atlamalar yaparak okuruna anlatıyor.
"Kara Kadife"
Necati Göksel
Altın Kitaplar
Fiyatı: 18 TL
Roman
 
NİHAL ESİN
 
Bir roman düşünün, töre cinayetlerinden 12 Eylül darbe dönemine ve ülkenin tartışıp durduğu hukuk sorunlarına kadar birçok konuyu içersin... Çizgi roman ya da sinemadan çıkmışçasına süper kahramanları olsun ve bütün bunları bir arada harmanlamaya çalışsın. Onlarca konu tuhaf bir şekilde iç içe geçsin, gerçekle gerçeküstü birbiriyle dans etsin ve üstelik bütün bunların içine nüfuz etmiş 'varoluşçu' felsefe, bütün bu katmanlara yayıldığı halde hikaye aksamadan, didaktik olmadan dengeli bir şekilde satırlardan zihninize yayılsın... Necati Göksel’in "Kara Kadife" isimli romanı bu sözünü ettiğimiz.
 
"Kara Kadife", 1980’lerin başında üniversite öğrencisi olan iki gencin dramatik yaşantılarından başlayarak adeta süper bir kahramana dönüşme süreçlerini, zamanda ileri / geri atlamalar yaparak bize anlatıyor. Nihat ve Cengiz İstanbul’da üniversite öğrencisi iki kuzendir. Taşralı bu iki genç, büyük şehre uyum sağlamanın sancılarını yaşarken karşılaştıkları işkenceler, cinayetler farklı katman ve kültürlerden insanlarla ilginç bir dönüşüm sürecine girer. Bu dönüşümü hızlandıran iki önemli etken, tek çocuğunu da kaybetmiş, İtalyan kökenli, varlıklı, yaşlı bir Levanten kadın ile Uzakdoğu felsefesini özümsemiş, savunma sanatlarında ustalaşmış Han isimli Doğu Türkistanlı bir adamla tanışmaları olur. 
 
İki fantastik kahraman
 
Aradan 15 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, iki kuzen isimlerini değiştirmiş olarak karşımıza çıkar. Onlar artık yeraltı dünyasıyla, hatta devleti kullanan legal görünümlü çetelerle bile savaşan iki fantastik kahramandır. Havada oklar, bıçaklar, mermiler uçuşur, hatta yanlışlıkla girilen Konya'nın Karapınar ilçesinde, bir füze denemeleri sahasında roketler patlar... Artık onlar Nihat ve Cengiz değildirler. Başka bir şeye dönüşürler. Dönüşmek, kendini yeniden yaratmak erdem olarak gördükleri bir olgudur. Devletin, toplumun, ahlak, gelenek gibi inanç sistemlerinin iki yüzüne de tanık olurlar. Bazen sözleriyle ve fikirleriyle karşılarına aldıkları her şeyle alay ederler. Hatta romanın içinde iş o raddeye varır ki, yazarlarını da (bir anlamda yaratıcıları) hicvetmekten çekinmezler.
 
 
Yolculuk olarak hayat
 
Romanın yollarda geçen aksiyon bölümlerinden ziyade, felsefi konuşmaları veya 1980’lerin İstanbul’unu hikaye ettiği yerler okuru daha çok etkileyebilecek bölümler. Göksel’in neredeyse bütün romanlarının, kimi zaman fiziki anlamda kimi zaman düşünsel anlamda yollarda geçtiğini, yazarın da hayatı bir yolculuk olarak algıladığını söylemek mümkün. "Kara Kadife", felsefenin sıkıcı olmadan da verilebileceğinin ve satır aralarına sindirilebileceğinin başarılı bir örneği. Fakat  konuşmalar -az da olsa- öylesine teatral bir hal alıyor ki, bunun kendiliğinden olamayacağını düşündürtüyor. Zaten bunun bilinçli yapıldığına dair iki ipucu var romanda: "Kara Kadife", Shakespeare’in sözleriyle açılıyor ve yine onun sözleriyle kapanıyor.
 
Kitap, Hollywood filmlerini aratmayan bir aksiyon ve serüven hikayesiyle felsefe, sosyoloji, polisiye ve fantastik olguların iç içe geçtiği, girift ama derdini açık seçik anlatabilen bir kitap. "Kara Kadife", ismindeki kadife yumuşaklığını isminde olmayan bir umut duygusuna bağlamayı başarabilmiş kendine özgü bir roman.