Milliyet Sanat
Mayıs 2015

Zihnin gecesinde

Modern öykücülüğün en önemli temsilcilerinden olan Katherine Mansfield, öykülerinde kahramanlarının iç çatışmalarına odaklanırken psikolojik çatışmaları da anlattıkları hikayenin merkezine alıyor.
"Bir Gece Vakti"
Katherine Mansfield
Çev: Perihan Sevde Nacak
Timaş Yayınları
Fiyatı: 18.50 TL
Öykü
 
BUKET ÖKTÜLMÜŞ
 
Kutsal metinlerin neredeyse hepsi, “Evren yaratılmadan önce kaos vardı” sözleriyle anlatır bu süreci. Karanlık, çalkantılı sulardan söz edilir. Bu suların üstünde, belki içinde de, Tanrı’nın ruhunun dolaştığı söylenir. Bu ruh, suların çalkantılı kaosundan Kosmos’u çekip çıkarmış ya da karmaşaya son verip düzensizliği düzene dönüştürmüştür. Bir nefesi ya da sözü ile... 
 
Fırsatçıların yozlaşması
 
Yazarın yaptığı da Tanrı’yı taklit etmek gibidir: Duygu-düşünce sularının karanlığına ve çalkantısına aldırmaksızın doğrudan onların içine süzülüp elleriyle inşa edermişçesine, nefesi ve sözünü etkili kılma yoluyla kendine özgü bir düzen, bir dünya oluşturmak...  Katherine Mansfiled adlı bir öykü büyücüsü düşündürdü bana bunları; “Bir Gece Vakti” adlı öykü toplamını okurken. Duygulara, onlara en yakışan, elbiseler biçmekte mahir bir terzi, bir söz ustası keşfettim yeniden. 
 
Eserlerinden kimi daha önce de dilimize aktarıldığı için Türk okuru Katherine Mansfield’ın yabancısı değil. Üstelik onu seviyor da: Sıra dışı duygu renklerini anlaşılır kıldığı, anlardan oluşan hayatın bu en küçük birimine büyüteç tutup onları ustaca söze döktüğü, insan durumlarının sonsuz çeşitliliğini hem sade hem şiir dolu bir biçimde yansıttığı için... “Bir Gece Vakti”nde yer alan öyküleri, Perihan Sevde Nacak dilimize aktarmış. Epeyce hacimli bir toplam bu; öyle bir nefeste okunacak türden de değil hem. Ağır ağır, sindire sindire geçilmeli sayfalar. Kitapta 32 öykü var. İçlerinden bazıları Türkçede yayımlandığı yıllarda epeyce ses getirmiş, tanınmış öyküler; bazıları daha mütevazı. Her iki durumda da verdikleri okuma hazzı değişmiyor. İlk öykü, “Rosabel’in Yorgunluğu”nu bire bir okura geçiriyor. “Barones’in Kız Kardeşi” soyluluk takıntısı üzerine. Soyluların insanüstü varlıklarmış gibi algılanması, bundan yararlanmak isteyen fırsatçıların yozlaşmasını kaçınılmaz kılıyor sanki...
 
“Çocuksu Ama Çok Doğal Bir Şey”, öyküsünün içinde roman taşıyor sanki. Tekinsiz türde, gizem dozu hayli yüksek, merak uyandırması yanında iç sıkıntısına yol açan huzursuz edici yapısıyla okura rahat nefes aldırmayan bir öykü bu. Kitapla aynı adı taşıyan “Bir Gece Vakti” ise sevgi taşmalarının ardından gelen şüphe yüklü bulutların yüreği karartması ile ilgili. 
 
Çehov ilhamı
 
Hayatı, seçimleri ve genç yaşta ölümüne yol açan hastalığı bir tür görünmez damga izi bırakmış sanki Katherine Mansfield’ın kronolojik adımlarla ilerlediği bu öykülerde. 
 
Mansfield’ın tanışmak-söyleşmek istediği Anton Çehov’un tarzından etkilendiği biliniyor. Mansfield’ın Çehov’un izini sürüşüne, öykülerinin hem alabildiğine şiirsel oluşu hem de yorgunluğu, uykuyu, acıyı, huzursuzluğu, korku ve kaygıyı okura geçirebilme ustalığına sahip oluşu dahilmiş gibi görünüyor. 
 
“Bir Gece Vakti”nde yer alan öyküler, son derece geniş bir yelpaze oluşturuyor. Okur, bu yelpazeyi her sallayışta başka bir esinti türünün zihnini serinlettiğini duyumsayabilir. Bu hazdan kendinizi mahrum bırakmayın.