Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Bir efsane göçtü
Aralık 2014

Bir efsane göçtü

Sevin Okyay
Polisiyenin en usta adlarından, Holland Park Baronesi P.D. James bu dünyayı terk etti. Kimselere bırakmak istemediği karakteri Adam Dalgliesh öksüz kaldı.
P.D. James, İngiliz ve dünya polisiyesinin en değerli yazarlarından biriydi. İnsanın yüreğine merak da, korku da salmasını çok iyi bilirdi. Aynı zamanda yakışıklı bir şair olan bir dedektif yaratmıştı: Neredeyse yazarı kadar meşhur olan Baş Müfettiş Adam Dalgliesh. Dört yıl kadar önce bir başka polisiye yazarına, Val McDermid’e yeni bir kitap yazdığını söylerken bu kitabın bir Adam Dalgliesh macerası olmadığını da hemen eklemiş. McDermid nedenini sorunca, gözlerinde hınzır bir pırıltıyla, “Çünkü ortasında ölüp de kitabı içinizden birinin tamamlamasını istemiyorum,” demiş. Kimin ne haddine zaten!
 
Britanya’daki kadın polisiye yazarlarının Büyük 3’ünün başında gelir. Agatha Christie sonrası kuşağın en büyük polisiye yazarı sayılan P.D. James, Barbara Vine adıyla da yazan Ruth Rendell ve İskoç Val McDermid. James’in anma yazısını da o yazdı. “Kahramanım: PD James” başlığıyla. Onun, 'Az ama öz' ilkesinden yararlanarak okurun beynine damgasını basan imgeler yaratmadaki eşsizliğinden  söz ediyordu. Ödüllendirildiği bir polisiye festivalinde onu kitaplarını imzalayacağı masaya götürmekle McDermid görevliymiş. “Oda ağzına kadar doluydu,” diyor. “Yol açın,” diye bağırdım, “Efsane geçecek!”
 
İlk kitap 40 yaşında
 
Gerçekten de 1920 doğumlu James, Altın Çağı da yaşamış bir efsaneydi. 27 Kasım’da bir efsaneyi kaybettik. Diğerlerine göre çok fazla kitap yazmadığı doğru, hele Agatha Christie ile mukayese edilince çok az bile denebilir: Sadece 20 kitap. Buna karşılık hem Britanya suç sistemini çok iyi bilir ve olay örgüleriyle birleştirirdi hem de kitaplarına derin bir pisokolojik anlayış hakimdi. James, yukarıdaki bahsi geçen 20 kitabı yazmadan önce 30 yıl çeşitli devlet kuruluşlarında ve BBC’de çalıştı. Suç dünyasına, adli tıbba ve polise aşinaydı.
 
İlk kitapları da iyidir ama "Shroud for a Nightingale"den (1971) itibaren hem arka plana toplumsal ve tarihi gerçekler yerleştirdi hem de karakterlerine etkileyici kişisel özellikler verdi. 1980’lerde artık kitaplarının (daha sonra Rendell’inkilerin de olacağı gibi), edebi eserler olduğundan söz ediliyordu. Esrar çözücüleri işbaşında gösterirken, çağımızın sorunlarını da ele alıyordu. Hatta 1980 tarihli "Innocent Blood"da bir polisiye esrar bile olmadığı söylenebilir. Daha sonra da kitaplar karanlıklaştı, karakterler tanık olduklarının izini taşıdı ve iyi ile kötü arasında ayrım yapmak zorlaştı.
 
1920’de Oxford’da, kendi deyişiyle mutsuz bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası kızların eğitimine karşı olduğu için üniversiteye gitmedi. Londra’ya taşındı, doktor Connor White’la tanıştı, 1941’de evlendi. Kocası savaştan psikolojik sorunlarla dönünce onu ve iki kızını geçindirmek için, Ulusal Sağlık Teşkilatı'nın yöneticisi oldu. Polis teşkilatı ve BBC’de de yüksek kademede çalıştı. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki adli tıp birimindeki görevini 1979'a kadar sürdürdü. 40 yaşına gelince artık bir roman yazması gerektiğine karar verdi. Sabahları 5’te kalkarak kitabını yazdı. Bulduğu ajan da kitabı “Cover Her Face”i (1962) Faber & Faber’e sundu. Ömür boyu sürecek bir ortaklık işte böyle başladı. Yazarın ölümünü büyük üzüntüyle bildiren de Faber & Faber oldu. 
 
‘Hoş bir Noel hediyesi’
 
Çok sevdiği Baş Müfettiş Dalgliesh dışında (bir erkekte bulmak istediği niteliklere sahipmiş) bir de, iki kitaplı Cordelia Gray var. Dalgliesh’le uzaktan uzağa bağlantılı genç bir hanım. Adam Dalglies kitaplarının çoğu başrolünde Roy Marsden’in oynadığı sevilen bir televizyon serisine dönüştürüldü. 1991’de Barones ünvanına kavuştu. Lordlar Kamarası’ndaydı elbette. Tam karşısında ise, Avam Kamarası üyesi Ruth Rendell otururdu. Doğrusu bir oturuma katılmak isterdim.
 
Adam Dalgliesh kitaplarının sonuncusu, 1997’de basılan “A Certain Justice” oldu. Toplam on tanedir, Türkçeye üç tanesi çevrildi. Bir de Cordelia Gray macerası “An Unsuitable Job for a Woman / Kadınlara Göre Değil” (1972) var. Dalgliesh ile tanışıp severseniz, kalan 7 kitabını İngilizce okumak gerekecek. Zaten kimi çevirilerin pek parlak olmadığını da belirtmek zorundayım.
 
Kitapları bunlardan ibaret değil. Her şeyden önce, 1999’da yayımlanan otobiyografisi “Time to Be in Earnest: A Fragment of Autobiography” var. Kısa hikayeleri, iki antoloji ve diğer kitaplar. Bir tanesi, çok sevdiğim “Death in Holy Orders” (2001). Kendisi de pek ciddiye almadığı halde çok ilgi toplayan, ‘hoş bir Noel hediyesi’ olan son kitabı ise, "Death Comes to Pemberley". Evet yanlış görmediniz Pemberley, yani bir Jane Austen mekanı. Kitap, “Pride and Prejudice”taki olaylardan altı yıl sonra, 1803’te Mr. Darcy’nin malikanesi Pemberley’deki bir cinayet üzerine kurulu. İki yıl sonra BBC tarafından televizyona uyarlanmıştı.
 
Ama bir kitap daha var ki, filmini büyük ihtimalle görmüşsünüzdür. P.D.James’in 1992’de yayımlanan kitabı “The Children of Men / Son Umut”, 2006'da Alfonso Cuaron tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Clive Owen ile Julianne Moore’u unutmak mümkün mü? Evet, kasım sonunda bir efsane göçtü gitti...