Vaktiyle CNBC-e’de çok sevilen bir polisiye dizi oynardı. Kahramanları Cinayet Masası’nın acar dedektifi Jane Rizzoli ile soğukkanlı adli tıpçı Maura Isles’dı. Rizzoli Tess Gerritsen’in dizisine “Cerrah”- la (The Surgeon) ikincil bir karakter olarak giriş yapmış, devamı “Çırak”la (The Aprentice) yıldız mertebesine yükselmişti. Atılgan, keskin zekâlı, çabuk sinirlenen bir polisti. Boston’da yaşıyordu, cinayet soruşturmalarında çoğu kez adli tıp uzmanı Dr. Maura Isles ile eşleşirlerdi. Okurların karşısına ilk kez “Çırak”la çıkan Miles, Rizzoli’ye benzemeyen sakin bir bilim insanıydı. Dedektifi Angie Harmon, “Ölülerin Kraliçesi” denen doktoru da Sasha Alexander oynardı.

 

Artık dizi yok ama, Rizzoli ve Isles yaşıyor. Kendisi de adli tıp uzmanı olan ve kitapları bütün dünyada çok satan Tess Gerritsen geçen yıl iki karakterinin 12. macerasını yayımladı.

 

“Bir Sırrım Var”da (I Know a Secret) ikili, başlangıcı yıllar öncesine dayanan bir esrarı çözmeye çalışıyorlar. Her şey bir korku filmi yapımcısı ve senaristi Cassandra Coyle’un öldürülmesiyle başlıyor. Üstelik gözleri de oyulup avucuna konmuş. 

 

“Bilateral glob enükleasyonu” diyor Maura. Jane, “Biri gözlerini oymuş’a havalı tıp dilinde öyle mi deniyor?” diye soruyor.

Evet, öyle deniyormuş. 

 

Aksini gösteren deliller 

 

Olay yeri de acayiptir. Kadın yatağında huzur içinde yatıyor gibidir. Avucundaki iki göz ise, Cassandra’nın çekmekten hoşnut kaldığı korku filmlerini hatırlatır. Bu ölümü ikinci bir cinayet izler. Ölüm nedeni gene belli değildir. Maura Isles iki olay arasında bir bağlantı olması gerektiğini hisseder.

 

Deliller aksini gösterse de ortağı Rizzoli eski tecrübelerin ışığında, arkadaşının sezgilerine itimat etmesi gerektiğini

bilir. Her iki ölüm de azizlerin korkunç ölümlerini taklit eder çünkü. Cassandra da benzer ölümleri anlatan korku filmi “Mr. Simian”ı çekerken ölmüştür. 

 

Çevirmen de polisiyeci 

 

Kitabın bir özelliği de cinayetler üçüncü tekil şahısla anlatılırken arada birinci tekil şahısla nakledilmiş bölümler olması. Bu bölümler bizi 20 yıl önceki olaylara da bağlıyor: Martin Stanek adlı bir delikanlıya, onunla birlikte tutuklanan ailesine ve Apple Tree Daycare çocuk taciz skandalına. Çünkü bu anlatıcı, o çocuklardan biridir: Holly Devine. İki cinayet arasındaki

bağlantıya işaret eden kadındır. Her iki cenazede de hazır bulunmuştur. Lizzie DiPalma’nın bisikletiyle ormanda kaybolduğu gün

yanında o ve aynı gruptan Billy Sullivan vardır sadece. Martin, Lizzie ve Billy’yi öldürmekle suçlanır.

 

Rizzoli ve Isles, maceralı hayatlarına rağmen, gerçek insanlara benziyorlar. Kitaplardaki esrara onların hayatlarındaki olayların da eşlik etmesi, iki karakteri ve ailelerini daha yakından tanımamızı sağlıyor. Örneğin, Jane’in çok mutsuz bir evlilik yaşayan İtalyan annesi Angela’yı, Maura’nın seri katil biyolojik annesi Almalthea’yı…

 

Tess Gerritsen yazdığı konuyu bilen, iyi bir gerilim yazarı. Karmaşık olsa da olay örgüsüne hakim, karakterlerine de. Kitabın çevirmeni Algan Sezgintüredi’nin de benzer niteliklere sahip bir polisiye yazarı olması, okur için bir nimet