Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Küçük bir kızın hafızası
Eylül 2016

Küçük bir kızın hafızası

Yekta Kopan
Küçük bir kızın hafızasıAmerikalı yazar Mario Alberto Zambrano, ilk romanında Meksikalı göçmen bir çocuğun iç dünyasına giriyor.
"Lotarya"
Mario Alberto Zambrano
Çev: Neriman Akcanlı
Aylak Kitap 
ROMAN
 
 
Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduğumuz haberler. O haberlerin bizden uzakta yaşandığına dair bitmek bilmeyen ikiyüzlülüğümüz. Korunaklı dünyamızı bütün o şiddetin, umutsuzluğun, trajedilerin dışında düşünmemiz. Oysa dünyanın hangi köşesinde olursak olalım o haberlerin, o hikayelerin uzağında değiliz. Bir lotarya kartına bakıp şu satırları yazan Luz’un istediği de, dünyanın kötülüklerinden uzakta bir yerlere gidebilmek: “Ne zaman Deniz Kızı  sorulsa, iki yanına sarkıttığı kollarıyla suyun üzerindeki vücuduna, uzun ve dalgalı saçlarına bakar ve o olduğumu hayal ederdim. Güzel veya yetişkin olduğu için değil, nerede yaşarsa yaşasın hiçbir şey veya hiç kimse ona dokunamadığı ver istediği her yere yüzebildiği için.”
 
Luz Maria Castillo, 11 yaşında. Meksika’dan Amerika’ya taşınmış bir ailenin iki kızından biri. Ailenin yaşadığı dramatik olayların sonucunda psikolojik destek alacağı bir merkezde kalıyor. En sevdiği oyunlardan biri olan Meksika lotaryası, bu destek sürecinde onun tek yardımcısı. Doktorlar, her gün bir lotarya kartı çekmesini ve ona bakarak içinden geçenleri yazmasını istiyor. Rastgele kartlar seçiyor. Her kartta bir resim var; müzisyen, fıçı, tencere, kurukafa, saksı, dünya, çan... Her kart, Luz’un içine gömdüğü hikayelerden birinin daha açığa çıkmasını sağlıyor. Küçücük bir kız, kısa hayatının dikenli yollarından ve hafızasının karanlık koridorlarından yazarak kurtulmaya çalışıyor.
 
Sert bir dünya
 
Amerikalı yazar Mario Alberto Zambrano’nun 2013 tarihli ilk romanı “Lotarya”, birer oyun kartına karşılık gelen 54 kısa bölümle, yaprak yaprak açılan bir anlatı. Roman kısa sürede çok sayıda ödüle aday gösterilmiş ve pek çok dile çevrilmiş. (Aynı zamanda bir dansçı olan Zambrano’nun bu alanda da hatrı sayılır bir kariyeri var).
 
Bir çocuğun ağzından, sert bir dünyanın anlatıldığı romanlar söz konusu olduğunda Mark Haddon’un esrarengiz bir cinayeti aydınlatmaya çalışan 15 yaşındaki otistik kahramanı Christopher John Francis Boone’un ağzından yazdığı “The Curious Incident of the Dog in the Night-Time" (Süper İyi Günler) ya da Niccolo Ammaniti imzalı ve 14 yaşındaki Lorenzo’nun ben-anlatıcı olarak karşımıza çıktığı “Sen ve Ben” akla gelebilir. “Lotarya”yı en yakın hissettiğim roman ise Meksika'nın en büyük uyuşturucu tacirlerinden birinin oğlu Tochtli’nin anlatıcısı olduğu, Juan Pablo Villalobos imzalı “Tavşan Deliğinde Fiesta”. Villalobos’un romanını şu cümleyle karşılamıştım zamanında: “Şiddet dolu bir dünyada büyüyen, suç tuğlalarından oluşan bir duvarla kuşatılmış bir yaşam sürmeye mahkum edilen bir çocuk, nasıl bir içses geliştirir, nasıl bir hayal dünyasında nefes alır?”
 
Sıradan bir olayın peşinde
 
Benzer bir cümleyi “Lotarya” için   de kurmak mümkün. Dünyanın pek çok yerinde karşımıza çıkabilecek bir aile dramı, Luz’un hikayelerinde karşılığını buluyor. Yoksulluk ve yoksunluktan aile içi şiddete, göçmenliğin getirdiği sıkışmışlıktan yıkıcı bir aşkın farklı yüzlerine uzanan bir yolculuk. Zambrano’nun başarısı, hikayesini ancak bir çocuğun yakalayabileceği detaylarla aktarmadaki sürekliliğinde yatıyor. Büyüklerin dünyasında trajedi olarak değerlendirilecek bir olay Luz’un kaleminde eriyip giderken, çoğu yetişkin için üstünde durulmayacak bir detay, anlatının başrolüne çıkabiliyor. “Tavşan Deliğinde Fiesta” kadar güçlü bir olay örgüsü yok bu kitapta. Ayrıca Luz’un hayal dünyası Tochtli’ninki kadar ‘şaşırtıcı’ değil. Bunun temel nedeni Zambrano’nun bilinçli olarak ‘sıradan’ bir olayın peşine düşmesi ve Luz’un 11 yaşında olması elbette. Ama roman, kesintisiz bir okuma zevkiyle sarıyor okurunu. Kimi bölümlerde tempo düşer gibi olsa da çocuksu bakışa açısı ve dil, okuru hemen bir sonraki bölüme taşıyor. Üstelik yazar, Luz’un başına ‘gerçekten’ ne geldiği konusunda kitabın sonuna kadar merakı ayakta tutmayı başarıyor.
 
“Lotarya”, özenli bir baskı ve orijinal kapak tasarımıyla raflara çıktı. Ufak tefek yazım hatalarının ikinci baskıda giderileceğini düşünüyorum. Neriman Akcanlı’nın çevirisi kadar Avi Pardo ve Sertaç Canbolat’ın emeğini de anmak gerekiyor.
 
Büyüklerin kötülüklerle dolu dünyasına en sert eleştiri bir çocuğun bakış açısından gelebilir. Zambrano, hafızanın törpülendiği bir çağda, belleğin ve yazının değerini hatırlatıyor bize.  
 
Luz'un iç dünyasına yerleşmeye çalıştım"
 
NPR'a ilk kitabıyla ilgili söyleşi veren yazar başkarakterini şöyle anlattı: "Luz'un beyninin ve iç dünyasının içine yerleşmeye çalıştım ve onun sesini derinden işitmeyi istedim. Monologlarını kendi içinde yüksek sesle ifade edişini dinledim ve ailesiyle, arkadaşlarıyla ve babasıyla olan şiddet dolu ilişkisinde taraf olmamaya çalıştım."