Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Menkell, Wallander’in ardından gitti
Ekim 2015

Menkell, Wallander’in ardından gitti

Sevin Okyay
Henning Mankell, kısa süre önce, karakteri Kurt Wallender’in son kitabını yazarak bizi bu depresif müfettişten ayırmıştı. Hem kitap okurlarını, hem de dizi izleyicilerini... Wallander olmasa da daha uzun süre yazabileceğini düşünüyordu. Nasip değilmiş.
Henning Mankell, İskandinav polisiye yazarlarının en tanınmışlarından, en çok satanlarından biriydi. İskandinav polisiyecilerin sosyal bilinciyle, haksızlıklara karşı çıkma ve dünya ahvalini sorgulama isteğiyle daha önce İsveçli gazeteci-yazar çift Maj Sjöwall ve Per Wahlöö’nun "Martin Beck" dizisinde tanışmıştık. Daha sonra da Milenyum Üçlemesi ve Lisbeth Salander karakteriyle (gene İsveçli) Stieg Larsson geldi. Ne yazık ki çok genç yaşta öldü, kitaplarının basıldığını bile göremedi. 
Derken Henning Mankell 'toplumsal ayna' işlevi taşıyan polisiye yazarları arasındaki eşsiz yerini aldı. Politikayı, büyük şirketleri, toplumsal huzursuzluğu ve yozlaşmayı eleştirdi. Depresif, kötümser, kendini vicdan muhasebesine vurmuş karakteri Wallander’i okurlarına sevdirmeyi başardı. Önce eski kıta Avrupa’dakilere, sonra da İngiliz ve Amerikalı okurlara... Onların Wallander’i benimsemesinde, karakterin adını taşıyan dizide oynayan Sir Kenneth Branagh’ın büyük rolü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Küçük İsveç şehri Ystad da bir anda yerli-yabancı turistlerin gözdesi haline geldi. Turistler, kasvetli manzaranın keyfini çıkarırken cinayet sahnelerini ziyaret etmek için de kuyruğa giriyorlar. İdealist ve karamsar polis müfettişi Kurt Wallander, pek çok film ve TV uyarlamasına konu oldu, Mankell kitapları 41 ülkede 40 milyon satış rakamına ulaştı, çok sayıda ödüle değer görüldü.
 
Ancak Mankell, yazdıklarını sadece yazmakla kalmayıp bir de hayata geçirmekten kaçınmayan biriydi. Sıradan kahramanı, 20 bin nüfuslu küçük bir şehirde yaşıyordu. İsveç’e (hatta dünyaya) Ystad’ın merceğinden bakıyordu. Aslında Ystad İsveç’ti, İsveç de Avrupa. Mankell, yine de barışçıl olduğunu düşündüğü ülkesinde ırkçılık, şiddet ve yozlaşmanın artışından, ülkenin sosyal demokrasisini sarsmasından endişeliydi. Bu sorunlar da, Wallander’in okurlar nezdindeki çekiciliği kadar enternasyonaldi.
 
İkinci vatanı Mozambik
 
Yazar yılın yarısında Afrika, Mozambik’te, yarısında da İsveç’te kalırdı. Sahnelenen ilk oyunu için aldığı parayla Afrika’ya gitti, başka türlü gitme imkânı yoktu zaten. "Gider gitmez sadece Avrupa’dan bir pespektifim olsa görmeyeceğim şeyler gördüm. Afrika deneyimi beni daha iyi bir yazar ve daha iyi bir insan yaptı. Artık Avrupa ile aramda bir mesafe var,” diyecekti sonradan. Mozambik’e ilk kez 1985’te, Maputo’da bir tiyatro topluluğu kurmaya davet edilince gitmişti. Burası ikinci vatanı haline geldi. Maputo’da Teatro Avenida’nın da yöneticiliğini yapıyordu. 
 
Yazarın ilk anılarından biri karlardı, derin bir kar tabakası. Ama o kıta hakkında bir şeyler yazması 10 yılı buldu. Zamanını Mozambik ile İsveç arasında bölmeyi tercih ettiğinde ise şöyle diyordu: “Bir ayağım karda, bir ayağım kumda dururken insanlık hali hakkında daha da fazlasını öğreniyorum.” 
Henning Mankell 3 Şubat 1948’de İsveç’in kuzeyindeki Härjedalen’de doğdu. 17 yaşında Stockholm’e gitti, bir tiyatroda yönetmen yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 1968’de onu yönetmen ve yazar olarak görüyoruz. Sonrasında politikaya da siyasi eylemci olarak girdi. Vietnam Savaşı’na, Güney Afrika’nın Apartheid rejimine ve Portekiz’in Mozambik sömürge savaşına karşı eylemlere katıldı. 1970’lerde Norveç’e taşındı ve Norveç Komünist Emek Partisi’ne destek verdi. İlk romanı "Bergsprängaren" (The Rock Blast) 1973’te yayımlandı. 1985’te ilk kez gittiği Mozambik ikinci vatanı haline geldi. 1991-2009 yılları arasında yazdığı Komiser Wallander romanlarıyla büyük ün kazandı. Ayrıca, Afrika’da geçen romanlar, tiyatro oyunları, çocuk ve gençlere yönelik kitaplar da yazdı. 2001’de İsveç’te kendi yayınevi Leopard Förlag’ı kurdu. İsveçli ve Mozambikli yazarların kitaplarına bu yayınevinde şans tanıdı.
 
Unutulmayacak bir karakter
 
Kendi polis karakteri John Rebus’u emekliye ayırdığı kitabı “Veda Müziği”ni kısa süre önce okuduğumuz İskoç yazar Ian Rankin, onun için için “Kahramanım” diyor. Rebus da kafasının dikine giden, Wallander’i rahatsız eden sorunlardan rahatsız olan, aynı şekilde karamsar ve ilişki kuramayan bir karakter. Wallander’i kusurları olan ama insani yanı baskın bir karakter olarak tanımlamış ve yazarın, daha çok Mozambik ve İsveç’te bilinen 40’ı aşkın oyun yazdığını da eklemiş. 
Henning Mankell ilk Wallander kitabını 1991 yılında yazdı. Kitap İngilizceye 1997’de, Türkçeye "Ölümün Karanlık Yüzü" adıyla 2000’de çevrildi. 10 romanlık Wallander dizisi, 2009 tarihli "Huzursuz Adam"la sona erdi. Orijinali 18 yıla yayılan seri, 13 yılda Türkçeleştirildi. İngilizce çeviriler de orijinalden hayli sonra gelmişti. 42 yaşında tanışıp 60 yaşına geldiğinde ayrıldığımız Wallander’in bu kadar sevilmesinin bir nedeni yazarın kitaplarını makul bir sayıda tutmasıysa, bir diğeri de karakterini zamanla değiştirmeye özen göstermesidir. Wallander, bazen aynı kitabın başından sonuna kadar bile değişim gösterir. Tıpkı insanlar gibi... Bu arada çevresi, yakınları ve ülkesi de belli ölçülerde değişir. Hayatındaki insanların ‘çemberi’ni de 10. kitapla birlikte kapatır. Wallander dizisinin en iyi kitabı olan “Huzursuz Adam”, okurları tatmin edecek bir final sunmuştu. 
Yazarla yapılmış söyleşilerde hep ona, karakteri Kurt Wallander’i neden sevmediğinin sorulduğuna tanık oluruz. Mankell buna, sevmemekten ziyade ikisinin arasındaki farklardan söz ederek cevap verir. Kadınlara karşı davranışı hoşuna gitmez, örneğin. “Fakat bu, onu sevmediğim anlamına gelmez, yalnızca onunla bir yakınlığım yok,” der ve ekler: “Aslında sevmediğiniz biri hakkında yazmak kesinlikle daha kolaydır çünkü o kişiyle aranıza bir mesafe koyarsınız. Yine de her şeyden önemlisi, onu seven milyonlarca insan var.”
 
Doğru söze ne denir? Pek de benimsemediği Wallander, yazarını sırtında taşıyıp onun polisiye âleminde unutulmamasını sağlayacak. Wallander’in 15 yaşında intihara teşebbüs eden kızı Linda da, babasının ikinci derecede bir karakter olarak karşımıza geldiği “Before the Frost"un (Innan frosten) kahramanı olmuştu. Bu aslında üç kitaplık bir seri olacaktı ama, o sırada İsveç TV dizisinde Linda’yı oynayan Johanna Sällström’ün intiharı yazarı öyle sarstı ki, tek kitapla noktayı koydu.
 
Mankell alıntıları
 
Kurt Wallander’i yaratan Henning Mankell, insanlık durumu üzerine unutulmaz laflar etmiştir:
 
* “Çoğu kişi, enformasyon  ile bilgiyi karıştırma hatasını işler. Aynı şey değillerdir oysa. Bilgi, malumatın yorumlanmasını içerir. Bilgi, dinlemeyi içirer.”(“Dinleme Sanatı", 2011’de New York Times için yazdığı bir yazı.)
 
* “Rüyalar, onları gerçeğe dönüştürme fırsatı elinize geçmese bile değerli olabilir.” (Wallander dizisinin son kitabı "Huzursuz Adam", 2009)
 
* “Hayat, dipsiz bir uçurumun üzerindeki entipüften bir daldır.” (Wallander dizisi dışındaki "İtalyan Ayakkabıları", 2006)
 
* “Hakikat her an değişir.” ("Pekin’den Gelen Adam", 2010)