Milliyet Sanat
Ekim 2014

Muhteşem şiirler

Necmiye Alpay
Nilay Özer'in şiirleri her açıdan 'gelenekten yararlanma' çizgisini düşündürüyor, ama yine her açıdan aşıyor o çizgiyi
"Ol!.."
Nilay Özer
Yasakmeyve Yayınları
Fiyatı: 7 TL
Şiir
 
 
Nilay Özer’in ikinci kitabı “Ol!..” yayımlanalı neredeyse on yıl olacak. 2010’da ikinci baskısını yapmıştı. Uzun uzun okunmayı hak eden, muhteşem şiirlerdir bunlar.
 
'Muhteşem' sözcüğünü her iki anlamını da kastederek kullanıyorum, hem ‘çok güzel’ hem de düpedüz ‘ihtişamlı’ anlamında. İhtişamda eski biçim öğeleri kadar, bir kadın öznenin bütün kişiselliği ve toplumsallığıyla batınî kültürü içselleştirmiş zengin imgeselinin de payı var. Ama belki en önemlisi, içeriği taşıyan yoğun sorgulama ile yoğun bir dramatik kararlılığın aynı kulvarda koşması ve çizgileri aşmasıdır.
 
Kararlılık diyorum, söylemde bu gayet belirgin, dilin kipleri ve görünüşleriyle kaim. Apokaliptik bir doğruculuğu var kararlılığın. Öyküsünü 'ben'in şiirden şiire fark ettiğimiz oluşum süreçleri boyunca, ergenliği ve bilinçdışı dünyaları anıştıran 'gece' ortamları içinde, ipuçları halinde anlatıyor. Şu iki dize, kitapla aynı adı taşıyan şiirden (s. 73): 
"dilsiz olsan faydasız demişti babam
yüzümdeki ah’dan anlarlarmış her şeyi"
Buradaki 'ah'ın yalnızca bir yüz ifadesi değil, hurufî inancını çağrıştıran bir biçimde yüzdeki yazı olduğunu hemen önceki dizelerden anlıyoruz
 
Dildeki tarihsel yük
 
Özer’in gelenekle kurduğu bağlantı, kitaptaki ilk şiirle birlikte çıkar aslında karşımıza: Dört bölümlü “Gece Ayinleri”, bileşik bir hece vezniyle yazılmıştır. Ve hece vezni, kitap boyunca sese hem varlığı hem de yokluğuyla egemen olacak bir biçim öğesidir, özellikle 7’li tadıyla. Nâzım, İsmet Özel ve Kemal Varol gibi, geleneğin gereği kadar, 'yasağını' da umursamamış şairleri yankılamakta sakınca görmemiş gibidir Özer: Veznin etki gücünü ve sözcüklere gömülü kolektif bilincin ihtişamını gözden çıkaracak en son şairlerden biri gibi yazmaktadır. Sözcüklerinde benim 'tarihsel yük' adını verdiğim ağırlığı ustaca kullanan şairlerdendir (bkz. 11.1.2002 tarihli Radikal Kitap’taki yazım). Bu konuda hatırı sayılır bir düşünsel altyapısının da olduğunu eklemem gerekir: “Ol!..” kitabı ile aynı tarihi taşıyan “Turgut Uyar’ın Divan’ında Bir Araç Olarak Biçim” başlıklı yüksek lisans tezinde, kendi şiir anlayışıyla yüzde yüz ilintili olan bu meseleyi yakından incelemiştir. 
 
Gelenek ve “çağdaş içerik”
 
“Geleneksel yapının çağdaş içerikle birleştirilmesini dene”mek. Özer bu cümleyi tezinde "Turgut Uyar’ın Divan"ıyla ilgili bir saptama olarak Konur Ertop’tan hak vererek alıntılıyor. Saptama elbette Özer için de geçerli. Ancak, 'çağdaş içerik' denen şeye ruhbilimcilerin ve feministlerin katkılarını, 'gelenek' dediğimize de, yukarıda andığım büyük şiirlerin sesleri kadar, batınî kültürlerin yalnızca toplumsal / ansiklopedik verilerini değil, kitabı oluşturan şiirlerdeki öznenin kendi kişisel tarihine ait verileri de dahil etmek kaydıyla. Özer’in bu ikinci tür göndermeleriyle ilgili hayli ayrıntılı bilgi ve yorumlar için, Cemil Okyay’ın “Yaşamın Lirik Söylemi” adlı kitabındaki “Nilay Özer’le Gecenin Oylumunda” başlıklı yazısına bakılabilir.
 
“Ol!..”daki bence en özgün ve en köşe taşı şiirlerden biri olan “Pembecik”in giriş bölümüyle bitireyim. Yorumlamaya kıyamıyorum ama, anne karnında olmalıdır “Pembecik”:
 
"kız çocuk rengindesin hayat anlıyor seni
seni dünden biliyor kitaplardan biliyor,
seni görklü taşlardan ırmaklardan şimdicik
bir yaran yok pembecik adın da yok böylece
çocuklardan birisin ama hangisi"