Milliyet Sanat
Temmuz 2015

Oya yubi se dai

Yekta Kopan
Milliyet Miço’nun yaratıcısı ve çocukların Yalvaç Abi'si Yalvaç Ural, yeni kitabında çocukların teknoloji çağında, gittikçe yozlaşan bir sistemin içine bırakıldığını düşünüyor ve ailelere tavsiyeler veriyor.
"Başparmak Çocuklar"
Yalvaç Ural
Yapı Kredi Yayınları
Fiyatı: 9 TL
DENEME
 
Sonda söyleneceği başta söyleyeyim: Yalvaç Ural kayınpederim olur. Anlayacağınız, aile içi bir durum söz konusu. “Oh ne güzel, kayınpeder yazsın, damat tanıtsın,” diyecek olan varsa, baştan uyarmak için bu girişi yaptım. Bizim ailede işler öyle sandığınız gibi yürümüyor. Herkes birbirine karşı net, herkes bir diğerinin en büyük eleştirmeni. Hani kimi aileler, birbirlerinin yanlışını görmezden gelir hatta dolandırıcılığını sümen altı eder -vıcık vıcık olana kadar yağlarlar ya, bizde tam tersi. (Örneğin bu paragrafı yazarken bile Yalvaç Ural, kaç hata bulacak diye düşünmekten kendimi alamadım.)
 
Yapı Kredi Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan “Başparmak Çocuklar”ı okuduğunuzda, ailemizin böylesine eleştirel, net ve dolaysız olmasının nedenlerini daha iyi anlayacaksınız aslında. Bütün çocukların Yalvaç Abi’sinin samimi anlatımı ve okurlarını düşünmeye davet eden dünyasının bir sonucu bu. Yalvaç Abi her zaman daha çok düşünen, sorgulayan, tartışan, merak eden, okuyan, araştıran, deneyimleyen çocuklar ve çocuklara böylesi bir dünyanın kapılarını açma arzusundaki yetişkinlerden oluşan bir dünya düşlüyor.
 
Yeni kuşak ve eski kuşak
 
“Başparmak Çocuklar”ın en büyük başarılarından biri çocuklarla büyüklere ‘birlikte okuma’ deneyimi yaşatması. Önerim şudur: Alın kitabı, her akşam bir bölümünü eşiniz ve çocuğunuzla birlikte okuyun. Bütün aile. Okuduğunuz her satır yeni bilgiler edinmenizi sağlayacağı gibi, yeni sorular da sorduracak. Yeni cevaplar arayacaksınız birlikte. Bu aramalar kimi zaman bir araştırmaya, kimi zaman başka bir kitabın peşinde koşmaya, kimi zaman da doğada uzun bir yürüyüşe davet edecek sizi. Yaşadığımız dünyayı anlamak için bundan iyi bir yolculuk olabilir mi?
Üretmeden tüketen bireylere dönüştüğümüz gerçeğini reddedebilir miyiz? İnternet çağıyla birlikte kuşaklar arası etkileşimin akıl almaz bir hızla değiştiğini görmezden gelebilir miyiz? Yeni kuşakların ilgi alanlarıyla, eski kuşakların bilgi hazineleri arasındaki çatışma hepimizi etkilemiyor mu? İşte Yalvaç Ural, kitabında bu değişimin peşinde koşuyor. Üstelik bunu yaparken ‘eski günler ne güzeldi’ kolaycılığına kaçmıyor. Bütün bu değişimin dinamiklerini anlatmaya çalışıyor; nedenlerini sorguluyor, düşünmeye davet ediyor. Bir kefesine eski kuşağı, bir kefesine yeni kuşağı oturttuğu terazisini hep dengede tutuyor. 
 
Başparmakların gidişatı
 
Gevezelik çağının boşalttığı sohbetler, bilgisayar oyunlarının savaş davetleri, yüzme bilmeyen çirkin ördek yavruları, yanlış tanıdığımız "Fareli Köyün Kavalcısı", hiç doğmamış tarihi kahramanlar, teknoloji harikası çocuklar, mekanik oyuncaklar, kurşun askerler, bilime meraklı nesil, Mevlâna, Nasrettin Hoca, Jules Verne, Leonardo Da Vinci ve çok daha fazlası geziyor “Başparmak Çocuklar” kitabının sayfalarında. Hem dile sahip çıkan hem mizahı elden bırakmayan hem de bugünün dilinden konuşan bir yazar var karşımızda. Dolayısıyla ailece okurken herkes rahatlıkla kendisinden bir şeyler bulacak bu kitapta. Büyükler küçüklere “Görüyor musun, işte ben sana bu yüzden durmadan bilgisayar oyunu oynama diyorum,” derken, küçükler de hemen cevabı yapıştıracak: “İşte ben de sana bu yüzden, bilgisayarlar önemlidir diyorum.”
 
Ders vermeye çalışmayan, bilgiyi paylaşmayı hedefleyen Yalvaç Ural, çocuklara parmak sallamayı seven büyüklerden değil. Parmak demişken... Gelelim kitaba adını veren konuya, yani “Başparmak Çocuklar” nesline. Ural, konuyu "Parmak Çocuk" masalından alıp günümüze kadar getiriyor. Son 10 yılda başparmaklarımızın hayatlarımızda ne kadar önemli olduğunun, ne çok işi sadece iki parmakla yapmaya başladığımızın farkında mısınız? Kitabın son bölümünde başparmaklarımızın ve işaret parmaklarımızın hayatımızdaki hakimiyeti üstüne örnekler-şekiller var. Bilim adamlarının yakında başparmaklarımızla işaret parmaklarımızın boylarının eşitleneceği öngörüsünü okuyunca neler düşüneceksiniz bakalım? Kitabın alt başlığı da Japonların “Başparmak Kuşağı”na verdiği isimden geliyor: “Oya yubi se dai”.
 
Adı her zaman çocuk edebiyatıyla anılan Yalvaç Ural’ın bu kitabını, çok daha geniş bir okur kitlesinin başucu kitabı yapacağına eminim. Sonda söyleneceği başta söyleyerek başladım. Başta söyleneceği sonda söyleyerek de bitireyim: Yalvaç Ural, aynı çağda yaşadığımız için şanslı olduğumuz yazarlardan.
 
**Not: Bakalım  bu yazıdan sonra aile içi eleştiri kurumumuz nasıl çalışacak. Dilerim çok hata yapmamışımdır...