Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Şiirle kurulan dünya
Haziran 2015

Şiirle kurulan dünya

Necmiye Alpay
Kendi anadilinde yazan Türkiyeli Ermeni Zahrad'ın kitabı "Ferah Tut Yüreğini", şairin kitaplarından yapılan bir seçkiyi barındırıyor.
"Ferah Tut Yüreğini"
Zahrad 
Çev: Ohannes Şaşkal
Aras Yayınları
Fiyatı: 20 TL
 
NECMİYE ALPAY
 
Aras Yayınları şahane bir Zahrad kitabı yayımladı: “Ferah Tut Yüreğini”. Zahrad kendi anadilinde yazan bir Türkiyeli Ermeni şair. Asıl adı Zareh Yaldızcıyan (1924 Nişantaşı-2007 Şişli). 
 
Bu son iki cümledeki bilgileri vermekle işgüzarlık etmiş olmayı çok isterdim; bir açıdan, sözgelimi Orhan Veli’yi tarif etmek gibi bir şey çünkü şu yaptığım. Gelgelelim, biz bir tuhaf yabancılıklar ülkesi olduğumuzdan, söze bu tür bilgilerle başlamak gerekli oluyor. Ne de olsa, ilk şiir kitabı 1960’ta yayımlanıp dünya dillerine çevrildiği halde Türkçede ilk kitabının yayımlanışı tam 33 yıl sonrasını, 1993’ü bulmuş bir şairden söz ediyoruz. “Ferah Tut Yüreğini”, Zahrad’ın Ermenice yayımlanmış kitaplarından yapılan dördüncü seçki. Şiirleri Türkçeye Ohannes Şaşkal çevirmiş. Baştan beri, Can Yücel ve Sosi Antikacıoğlu gibi başka çevirmenleri olduysa da, Zahrad’ın bir numaralı çevirmeni o. Öyle görünüyor ki Zahrad’ın şiirleri genellikle çevrilmeye elverir türdendir. Şu dizeler “Selam” adlı şiirinden: “Dalarım sonra düşlere / Ve bir anda içeri uğrar göz kapaklarımdan / İsimler -  yüzler -  yüzler -  isimler / İsimsiz yüzler / Yüzsüz isimler”
 
Yaşam felsefesinin şiirleri
 
Zahrad özellikle ilk dönem şiirleri açısından çoğu kez Orhan Veli ile birlikte anılıyor. Ancak, ikisi arasında tam ya da belirleyici bir örtüşmeden söz etmek zor. Zahrad daha çok ‘hikemî’ tarzın şairi. Bu tarz onun şiirlerini bazen neredeyse şiir dışı bir öğretici söylemselliğe (manzumeye) doğru götürüyor. Bir iki şiirinde 'kıssadan hisse' diye de adlandırılabilecek sonuç bölümleri bile var. Şaşkal bu bölümlerin başlığını 'Çıkarım' diye çevirmiş, ‘vargı’ anlamında (s. 108, 154).
 
Hikemî tarz, felsefeyle birlikte anılır. Zahrad’da gerek humor ve kara mizahın, gerekse diğer sıkı şiirlerin temelinde kendine özgü bir yaşam felsefesinin yattığını söyleyebiliriz. Çoğu şiiri bu iki ucun arasında, daha çok da ikincisine yakın seyrediyor. Sözgelimi “Sınır Noktası” adlı şiirinin tamamı şöyle: "Sınır noktasını geçtik / Orada da insanlar bu kadar deli / Farklı sanırdık - aldanmışız meğer / Sordular - siz de mi aynı tür delisiniz? / Farklı olduğumuzu sanmışlardı - aldanmışlar besbelli"
 
Tarihin içi ve dışı
 
Yücel Kayıran’ın, Zahrad’la ilgili 2005 ve 2007 tarihli iki yazısında son derece ufuk açıcı analizleri var. Ufuk açıcı oldukları kadar, kavramları açısından tartışma da gerektiren analizler bunlar. 2 Mart 2007 tarihli Radikal Kitap’taki yazısında şöyle diyor Kayıran: “İnsanın tarih dışı kılınmasının veya tarih dışında kalmasının imgesini dile getirmektedir.  Aşırı yorum denilebilir buna ama 'şairin hayatı şiirine dâhil' değil ise.” Buradaki ‘tarih dışılık’ meselesini, “Kritiğin Toprağında” adlı kitabında bulabildiğimiz diğer yazısında da açıyor. 
 
Çoğu düşünür gibi Kayıran da kavramları kendine özgü içeriklerle kullanıyor. İlgili tartışma için “Ferah Tut Yüreğini” ile ilgili yazısını beklememiz gerekecek. Şimdilik şu kadarını söyleyebilirim: “Şairin hayatı şiirine dâhil” meselesi açısından Zahrad’ın çoğu şiiri iki yordamla da okunabiliyor. “Hayra Alamet”, “Toprak”, “Başka” başta olmak üzere hemen her şiirinde, genellikle ‘evrensel’ kavramıyla anlatılmaya çalışılan türden bir 'tarih dışı' bağlam yaratmayı başaran bir deha görüyoruz Zahrad’da. Öte yandan, özellikle “Sayılı Şiir”, “Kara Şarkılar”, “Sohbet” gibi diğer bazı şiirlerini Kayıran’ın dediği gibi 'şairin biyografisiyle birlikte' okuduğumuzda, özneyi resmî tarihten dışlanmış özgül Ermeni varoluşu içinde de konumlandırabiliyoruz. 
 
Bitirmeden önce, geçen yıl bu vakitler yitirdiğimiz Erdoğan Alkan’ın “Türkiyeli Ermeni Şairler” adlı değerli çalışmasını da anmalıyım. Tuhaf yabancılıklarımızı biraz olsun giderebilmemiz dileğiyle.