Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Tarihteki ihmaller
Ocak 2018

Tarihteki ihmaller

Taha Akyol
Ahmet Demirel’in hazırladığı Salâhattin Köseoğlu’nun anıları, Birinci Meclis’in en heyecanlı günlerine ve İkinci Grup’un tarihinin en önemli kısımlarına ışık tutuyor.

Milli Mücadele tarihimizin ve son yüzyıllık tarihimizin en önemli tartışma konularından biri kuvvetler birliği ve kuvvetler ayrı­lığı konusunda yaşandı, hâlâ da yaşanı­yor. Tarihe bu açıdan baktığımızda önde gelen birkaç isimden biri hiç şüphesiz Birinci Meclis’te Mersin Mebusu Salâ­hattin (Köseoğlu) Bey’dir. Hatta Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kuvvetler ayrılı­ğını savunan öncü isimdir bile diyebili­riz. Böylesine önemli olduğu halde en­telektüel ve akademik camianın ilgisini pek çekmemişti. Tarihçi Ahmet Demirel “Salâhattin Köseoğlu’nun Milli Mücade­le Hatıraları”nı yayımlamakla hem siya­si tarihimize hem hukuk tarihimize çok değerli bir katkıda bulundu.

Anılar, Erzurum ve Sivas Kongreleri hakkında da önemli bir kaynaktır. Bi­rinci Meclis konusunda çığır açıcı araş­tırmaları bulunan Prof. Ahmet Demirel, kitabın ilk 120 sayfasında Salâhattin Kö­seoğlu’nu tanıtıyor. En önemlisi Birinci Meclis’teki akımlar ve özellikle muhalif ‘İkinci Grup’ hakkında bilgiler veriyor. Böylece Salâhattin Bey’in nasıl bir ta­rihi ortamda kuvvetler ayrılığı ilkesini savunduğunu ve neden Cumhuriyet’in kuvvetler birliği ilkesine dayalı olarak kurulduğunu anlıyoruz.

Birinci Meclis’te tartışmalar

Birinci Meclis’te kuvvetler ayrılığı ve kuvvetler birliği tartışmaları iki defa yoğun biçimde yaşandı: Biri 1920 sonla­rında ve Ocak 1921’de Teşkilatı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası) müzakereleri, öbürü 1922 yılının temmuz ayında Ba­kanlar Kurulu’nun yetkileriyle ilgili tar­tışmalar... Kitapta bu tartışmalara iliş­kin Salâhattin Bey’in anılarını ve Meclis tutanaklarını okuyabilirsiniz. Genelde Mustafa Kemal Paşa’ya bağlı Birinci Grup kuvvetler birliği ilkesini, muha­lif İkinci Grup kuvvetler ayrılığı ilkesi­ni savunuyordu. Salâhattin Bey, İkinci Grup’un liderlerinden biridir. Anıların çok önemli bir yönü de Salâhattin Bey’in “İkinci Grup’tan bazı simalar” hakkında yazdıklarıdır. Muhalif İkinci Grup üyele­rini genellikle ‘hürr’ül efkar’ (hür fikirli) yahut ‘serbest kanaat sahibi arkadaşlar’ gibi sıfatlarla nitelemesi önemlidir.

24 Kasım 1921 günü Meclis tutanak­larında Salâhattin Bey’in şu konuşma­sını görüyoruz: “Kuvvetler birliğinin en büyük ruhu mutlakıyetle istibdattır. Ve kuvvetler birliğinin bugünkü misali mutlakıyet ve istibdattır. Ne isterse baş­taki âmir onu yaptırır. Bu noktada daha ziyade izahatta bulunmayacağım. Çünkü bu, besbelli bir meseledir. Kuvvetler bir­liği meşrutiyet değildir. Meşrutiyet kuv­vetler ayrılığıdır. Çünkü bir devleti teşkil eden temel erkler, yani yürütme, yasama ve yargı ayrı ayrı yürür, tekâmül eder.”

Cumhuriyet kavramının söz konu­su olmadığı o dönemde Salâhattin Bey kuvvetler ayrılığını meşrutiyet olarak tanımladı. “Kuvvetler birliği istibdat, kuvvetler ayrılığı meşrutiyettir” diye ko­nuştu.

Anayasa tarihimiz açısından

Salâhattin Bey anılarında “Şiarı güya halkçılık olan bir fırkanın... halkın en bü­yük hakkı olan ‘kendi kendine idare’yi... ve demokratik gayeyi hazırlamamasını” eleştirmektedir. Kitapta, muhaliflerden Hüseyin Avni Ulaş’ın 1946’da çıkardığı Mesuliyet dergisinde ‘İkinci Grup’ konu­sunda yayımlanan yazı dizisi tam metin olarak yer alıyor. Kitabın son bölümleri belgelerden ve albümden oluşuyor.

Salâhattin Bey’in anılarında da bu yazı dizisinde de İkinci Grup’un ilkeleri anlatılırken birinci sırada Misak-ı Milli, ikinci sırada kişi egemenliğinin önlen­mesi için kanunların milli hakimiyet il­kesine göre ayıklanması, üçüncü sırada kamu haklarının dokunulmazlığı yer al­maktadır.

Birinci Meclis’teki ‘kuvvetler ayrılığı’ ve ‘hürriyet-i şahsiye’ fikirlerinin tarih­çiliğimizde yakın zamana kadar ihmal edilmesi siyasi kültürümüzde önemli bir zaafa sebep olmuştur. Salâhattin Bey’in anıları hem siyasi tarih hem anayasa hu­kuku tarihi bakımından son derece de­ğerli bir kazanımdır. Fevkalade değerli bulduğum bu kitabı hukuk devleti ilke­sini ve demokrasiyi önemseyen herkese hararetle tavsiye ederim.