Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Milliyet Kitap » » Yapayalnız bir iş
Mart 2023

Yapayalnız bir iş

Sevin Okyay
Bilimkurguyu edebiyat olarak kabul ettirenlerden Ray Bradbury, 1985’te basılmış “Ölüm Yapayalnız Bir İştir”de (Death Is a Lonely Business), 1949 yılında Venice, California’da genç bir yazarın keşfettiği esrarı anlatıyor.

Polisiye, kendini edebiyat olarak kabul ettirmek için hayli uğraşmış bir ‘janr’dır. Buna rağmen, çok eskilere giden bir tarihi var. Yazarlara da takma adla yazma pahasına, zaman zaman cazip gelmiştir. Çehov’a varıncaya kadar… Bilimkurgunun en tanınmış modern yazarlarından Ray Bradbury de noir desteğiyle bu alana girmiş ve 1950’lerin başında Venice, California’nın gölgeleri ve kasvetli kanallarında geçen bir kargaşa ve cinayet hikayesi yazmış. Aslında, kitapta adını hiç telaffuz etmediği genç yazar kahramanını sevmiş olacak ki “Crumley Polisiye Dizisi”nin bu ilk kitabını iki kitap daha izlemiş: “A Graveyard for Lunatics: Another Tale of Two Cities” ve “Let’s All Kill Constance”. İlk kitapta romanını bir türlü ilerletemeyen genç yazarına bu iki devam kitabında da Bradley’in, adını kendisini etkileyen yazarlardan James Crumley’den etkilenerek verdiği Elmo Crumley eşlik ve yardım ediyor. Ona ve yarım yamalak kanıtlarına burun kıvıran Elmo da amatör bir yazar. 1942 ile 1950 arasında Los Angeles’ın eski görkemini kaybetmiş deniz kıyısı ilçesi Venice’te yaşayan Bradbury aynı zamanda hikayenin anlatıcısı olan isimsiz yazarımız demek ki.

“Modern mitler yazan biriyim”

 1949’da sevgilisi Meksika’da çalışırken Venice’teki evinden ayrılmayan yazar kendini bir cesedin başında bulur. Kanalın içinde, bir aslan kafesinde yatan maktul ona hiç yabancı gelmez. Birisi de kulağına “Ölüm Yapayalnız Bir İştir” diye fısıldar. Tanıdığı, kendine yakın hissettiği kişiler birbiri ardınca esrarengiz şekilde ölür. Yazarımız da bir yandan ipin ucunu bulmaya, bir yandan da Elmo’ya işin ciddiyetini anlatmaya çalışır. Marslılar, robotlar, dinozorlar, mumyalar, hayaletler, zaman makineleri karnaval sihirbazları arasında kendini evinde hisseden Ray Bradbury’nin bir bilimkurgu yazarı olduğunu söyledik. Ama kendisi bunu kabul etmiyor: “Gerçekte bir bilimkurgucu değilim. Masallar ve teknoloji hakkında modern mitler yazan biriyim.” Çocukluğu da önce masallar, sonra mitlerle geçmiş. Annesi ve teyzesi ona “Grimm Kardeşler” ile “Andersen Masalları”nı, bütün “Oz” kitaplarını, sonra da Yunan ve Roma mitlerini okumuş, okutmuş. “Sanırım hep görsel biri olma eğilimindeydim, mitler de görseldir zaten. Derken çizmeye başladım ve mitleri devam ettirmeye karar verdim.”

Her aşaması ‘yazar’

Genç Bradbury’yi Thomas Hardy’nin “Jude the Obscure”undaki Jude Fawley ile karşılaştırabiliriz. İkisi de yetenekli, yoksullukları ve taşralı oluşları onları ait oldukları edebiyat dünyasının dışında tutuyor. Jude’un başarısız olduğu yerde Bradbury’nin başarması biraz da şanstan. Gözlerinin iyi görmemesi onu askere alınmaktan korumuş. İkinci Dünya Savaşı yıllarını da okuya yaza, kendini daha da geliştirerek geçirmiş. Başkahramanı yazar, dedektifi amatör yazar olan bu kitabın çevirmeni de yazar olacaktı elbet. “Ölüm Yapayalnız bir İştir” bize polisiye yazar Algan Sezgintüredi’nin güzel Türkçesiyle geliyor.