Bir hariyeci olarak bilinen, uygarlık tarihiyle ilgili eserleri ve çevirileriyle tanınan Fikret Nesip Üçcan, tarihi romanı “Konstantin‘in Yüzüğü“ ile okurlarını tarih içinde bir geziye çıkarıyor.

Uluslararası siyasete ilişkin yaşanmışlıklar

Fikret Nesip Üçcan emekli bir Dışişleri Meslek memuru. DPT’de eğitim, kültür, bilim yatırımlarını yönetti, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Müsteşarlığı yaptı. Duru ve akıcı bir Türkçe ile anlattığı hikâyede, bürokrasiye ve uluslararası siyasete ilişkin yaşanmışlıklar ve tecrübeler satır aralarında göze çarpıyor. Hikâyesini sağlam bir siyasî tarih bilgisi temeli üzerine kültür mirasının değerlerini de katarak kurgulaması, Türkiye’ye hizmeti geçmiş bazı Avrupalıları da hikâyeye katarak farkındalık sağlamaya çalışması, eseri  romancılıkta ender rastlanan örneklerden biri haline getiriyor.

565 yıllık zaman aralığında bir “yüzük“

Fikret Nesip Üçcan‘ın sürükleyici romanında tüm soruların kilit taşı bir “yüzük“. Türk televizyonculuk tarihinin duayen ismi Sedat Örsel, Konstantin‘in Yüzüğü romanı hakkında şunları kaydediyor: “Fikret Nesip Üçcan, çift başlı kartal arması oyulmuş, arkasına imperator romanum ibaresi kazınmış yakut taşlı yüzüğün peşinden uzun ve heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuyu. Zamanlar ve mekanlar arasında baş döndüren bir yolculuk.  Emek sinemasının yıkılmasıyla İstanbul surlarını yıkan devasa top Şahin‘in ne ilgisi olabilir? 19’uncu yüzyıl İstanbul’unun itfaiye teşkilatıyla günümüz Topkapı Sarayı Müzesinin kilit altındaki depoları arasında ne gibi bir bağlantı olabilir? Bizans’ın son imparatoru Konstantin’in alameti olan o yüzüğün lanetli midir? Bunca yıldır bunca insanı telef eden bu yüzük bunca yıl nerededir? Koca Fatih’e Bizans surlarını yıkacak toplar döken Urban Usta’ya ne oldu? Katolik Dominiken tarikatına bağlı “Mesih’in Gölgeleri” cemaati neyin peşinde? Ve daha birçok soru. Dokumacı mekiği gibi günümüzle 1453 arasında gidip geliyor Üçcan. 565 yıllık bir zaman aralığında adeta kolan vuruyor. Başarılı bir paralel kurguyla işlenmiş romanı okurken film seyreder gibi oluyorum.“