Kitap Hakkında Bellek denilen şey, kendi başına var olamadığı içindir ki mekânlara, kokulara, seslere, fotoğraflara ve elbette yazıya ihtiyaç duyarız. Bu yüzdendir şehirlerin meydanları, her yeni iktidarda değişime uğrar; Fransa’da, Rusya’da, Türkiye’de olduğu gibi, her siyasal rejim değişiminde şehirlerin, caddelerin adları değişir, yeni bir bellek yaratmak için. Tarih, yeniden ihtiyaca uygun olarak yazılabildiği sürece iktidarların ilgi alanına girer. Çünkü insanların ve toplumların kendi yaptıklarını değerlendirişi, bellekleriyle, yani geçmişe nasıl baktıklarıyla ilişkilidir. Bazı şeyler unutturulur, bazı şeyler de olduğundan daha fazla gösterilir genellikle.
Walter Benjamin, hızla yenilenen bellek dünyalarının nasıl tehlikelere yol açacağına dair, II. Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinde bizleri uyarırken, aklına gelir miydi acaba, İstanbul’dan bir yazarın onun bıraktığı izlerden Berlin şehrinin belleğine, yani ruhuna dokunmaya çalışacağı? Enis Batur’un yeni çıkan kitabı “Siyah Sert Berlin”i, bu tür bir dokunuş olarak görmek mümkün. Bu dokunuştan siyah, sert bir çizgi çiziyor defterine, belleğe...