Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Asu Maro | ‘Depresyon üzerine komik bir film’

‘Depresyon üzerine komik bir film’

08 Kasım 2022 - 09:11
.
Siz de dört duvar arasında olan bitenin dışarıya sızmadığı, konuşulmayanlardan, anlatılmayanlardan, adı bile var; ‘aile sır’larından inşa edilmiş bir evde mi büyüdünüz pek çoğumuz gibi? Kavgalar, travmalar, hastalıklar, hele hele ruhsal rahatsızlıklar hep o ‘kapalı alan’ın konusudur, zannedersiniz ki hepsi sizin aileye özeldir ve elalem duyarsa ne düşünür hakkınızda? Sonra bir romanda okursunuz benzeri bir hikâyeyi ya da bir filmde izlersiniz, “Allah Allah” dersiniz, “bir tek biz değilmişiz bunu yaşayan”. Birisi yen içinde kalmış kırık kolları çıkarıp göstermeye cesaret etmiştir çünkü. Ve bunu ne kadar yürekten, ne kadar açıklıkla yapmışsa o kadar dokunuyor izleyene, okuyana da.
 
33. Ankara Film Festivali seyirciyi salondan salona koşturacak (Neyse ki Büyülü Fener Sineması var da katlar arasında yaşanıyor bu koşturma) programıyla başladı ve ilk üç gününü doldurdu bile. Üçüncü günde öyle bir film izledik ki sözünü ettiğim cesaret konusunda, bildiğim, gördüğüm, izlediğim her şeyin ötesine geçti. Festivalde “Yeni Usta” başlığı altında filmleri gösterilen Signe Baumane’ın “Cebimdeki Taşlar”ı. New York’ta yaşayan Letonyalı bir canlandırma yönetmeni olan Baumane’ın 2014 tarihli ilk uzun metraj filmi bu ve kendi ailesindeki üç kuşak kadının, tabii ki kuşaktan kuşağa anlatılmayan ama bir kader gibi aktarılan depresyon ya da bazısında akıl hastaneleri ya da intiharla sonuçlanan ‘ruhsal dengesizlik’ hikâyelerini anlatıyor. Doğurduğu sekiz çocuk uğruna ancak 50 yaşına kadar hayatta kalmayı başaran büyükanne Anna’dan kendisine depresyonla baş etmek için filmler yapmak, bu yolla insanlarla bağ kurmak gibi bir yaşama sebebi bulan Signe’a kadar. Toplumda kadına yüklenen roller, hayal kurma yasakları, evlenip çocuk doğurma mecburiyetleri ile kuşatılan, kimi oradan çıkan kimi çıkamayan kadınlar hepsi.
 
Filmin sonunda seyirciye “İstediğinizi sorun, hiçbir tabum yok” diyen Baumane bipolar bozuklukla geçirdiği hayatını, filme başlarken içinde bulunduğu “manik” hali ve onu izleyen depresyonu filmindeki kadar büyük bir açıklıkla anlattı. Yetmedi, seyirciden ilk gelmesini beklediği soruyu da kendi kendine sordu: “Ailem bu filmi nasıl karşıladı?”. Baumane bu filmi festivallerde gösterileceği dolayısıyla ailesinden kimsenin görmeyeceği inancıyla çekmiş. Öyle olmamış ama. Ülkesinden destek aldığı için Letonca seslendirmesini de yapmak zorunda kalmış ve ilk gösterimde aileden altmış kişi varmış. Aile büyükleri “Nasıl böyle bir şey yaparsın? Bizim nasıl bir aile olduğumuzu herkes gördü, şimdi bizden biriyle kim evlenir?” diye çok kızmışlar. Tanımadığı seyircilerden gelen tepki ne dersiniz? “Anlattığınız aynı benim ailem”.
 
‘Normal’ nedir, hangimiz inişleri çıkışları olmadığını, sarsılmaz bir ‘ruhsal denge’ye sahip olduğunu iddia edebilir? Signe Baumane yazdığı, yönettiği ve de seslendirdiği “Cebimdeki Taşlar” ile kafamızdaki sarsılmaz doğruları ciddi şekilde silkeliyor. Kendi de dile getirdiği gibi hepimizin insan olduğunu, kırılgan olduğumuzu, dengemizin bozulmasının an meselesi olduğunu ama yeniden yakalamak için de birbirimizin elini tutabileceğimizi hissettiriyor. Kendisi “Depresyon üzerine komik bir film” diye tanımladı; bana göre sadece komik değil, depresyonun soğukluğuna karşı insanın içini ısıtan, hayatı, umudu, sevgiyi seçen bir film. Baumane’ın son filmi “Evlilik Hayatım” bugün saat 16.00’da, kısa filmleri ise “Bir Kadının Seks ve Hayata Bakışı” başlığı altında saat 19.00’da Büyülü Fener Salon 3’te gösterilecek.